Diyarbakır'da gelen sanatçı, siyasetçi, akademisyen, yazar, gazeteci ve aktivistlerden oluşan 106 kişilik barış grubu, ortak çağrı yaptı. Türkçe ve Kürtçe okunan çağrıda "Koşar adım iç savaşa gidiyoruz farkında mıyız? Vatanın bölünmesinden kaygı duyanlara sesleniyoruz: Vatan bölünüyor, yüreklen bölünüyor farkında mıyız?" denildi.
Diyarbakır'ın Yenişehir ilçesinde Sümerpark'ta 'Aslolan hayattır, silahlar sussun, zulüm dursun barış konuşulsun' sloganıyla bir araya gelen aydınlar, Türkiye'ye seslendi. Programın açılış konuşmasını İstanbul'da öldürülün Hrant Dink'in eşi Rakel Dink ile Diyarbakır'da öldürülen Baro Başkanı Tahir Elçi'nin eşi Türkan Elçi yaptı. Türkan Elçi, "Hoşgeldin kardeşim. Bugün acılı yalnızlığıma. Ben kardeşimi sevmişim bugün kime ne? Mahzun bir kırgınlıktır benimkisi çok görme bana. Beni anlamayan toprak avuçlayıp koklasın. Yağmur kokan toprak beni anlatır. Taze mezarlar yağmur kokar. Kaderimi belki o zaman anlarsın." ifadelerini kullandı. Hrant Dink'in eşi Rakel Dink ise "Hoş bulduk kardeşim yalnız değilsin demeye geldik. Toprak yeter demez biz yeter demeye geldik. Artık bitirin bu kan akışını." dedi.
Ortak çağrıyı Kürtçe sanatçı Rojda, Türkçe ise yazar Lale Mansur okudu. 106 barış savunucusu aydının imza attığı çağrıda şöyle denildi: "Diyarbakır'dan Türkiye'ye sesleniyoruz: Koşar adım iç savaşa gidiyoruz, farkında mıyız? Vatanın bölünmesinden kaygı duyanlara sesleniyoruz: Vatan bölünüyor, yüreklen bölünüyor farkında mıyız? Savaş kararı alanlara sesleniyoruz: Kan- ölüm- yıkım üzerine iktidar kurulmaz. Bir durun, bir görün, bir anlayın; savaş kararınız kurşun olup bomba olup, ateş olup insanları öldürüyor, doğayı tarihi kültürleri, insanlık mirasını, dostluğu, kardeşliği yıkıyor; farkında mıyız? Ortak vicdanı temsilen sesimizi duyurmak için buradayız: Eller tetikten çekilsin, silahlar susturulsun, ölmeye öldürmeye son verilsin. Acilen çözüm masasına dönülsün Meclis de sürece dahil edilsin, demokratik ortamda oturulup konuşulsun. Aslolan ölüm değil hayattır. Aslolan insandır, insanın özgürlüğü insanın mutluluğudur. Artık yeter. Çocuklarımızı kurban etmeyin, bizleri kurban etmeyin. Geleceğimizi bin yıllık kardeşliğimizi kurban etmeyin. Yarın çok geç olacak, farkında mısınız?"
MUHTARLAR : SUR'DA HALK MAĞDUR
Çağrının ardından bölgede yaşayanlar tanık olanlar konuştu. Sur ilçesinin Savaş ve Ziya Gökalp Mahalle muhtarları ilçede yaşananları anlattı. Halkın mağdur olduğunu dile getirdi. Sur ilçesinde yaşayan Berivan Kaplan ise kızı Eylem kaplanla birlikte kürsüye çıkarak yaşadıklarını anlattı. Anne Berivan Kaplan, kızının kazağını çıkartarak, "İşte izleri, kızımın düştüğü durum." diye konuştu. Anne Kaplan, kızının bir okul bahçesine gittiğini ve ne olduğunu bilmedikleri bir madde sonucu vücudunun yandığını ve bunun savaşın kötü bir örneği olduğunu dile getirdi.
CENAZELERİNİ ALAMAYAN AİLELER: SORUN VAR ADI DA KÜRT SORUNUDUR
Sur ilçesinde öldüğü belirtilen İsa Oran ile Mesut Sevitek'in aileleri de konuştu. İsa Oran'ın babası oğlunun tek suçunun kampüste Azadiya Welat ve Özgür Gündem Gazetelerinin standını açmak olduğunu dile getirdi. Oğlunun defalarca gözaltına alındığını anlatan baba, "7 gün oldu ama oğlumu cenazesini daha alamadım. Savcı ve valiyle görüştüm bana 'kağıt imzalayın ölümünüzden sorumlu değiliz' diyorlar. Çocukların cenazeleri üzerinden kirli siyaset yapılmasın" ifadelerini kullandı. Mesut Sevitek'in ağabeyi İhsan Sevitek ise " Kardeşlik bu değil, bu mudur vicdanınız ve kardeşliğiniz. Bir sorun var adı Kürt sorunudur. Saray ve çetelerin dediği gibi midir gerçekler. Cenazelerimiz çözüm pazarlığı yapmak kadar kötü bir yoktur." şeklinde konuştu.
BÖLGEYE GELEN GAZETECİLER HALKLA GÖRÜŞMEDEN GİDİYOR
Programda Silvan ilçesinde kafasını silah dayanan gazeteci Serhat Yüce ise ilçede yaşananları anlattı. Yüce, bölgeye özel olarak getirilen gazetecilerin zırhlı araçlardan inmeden, halkla görüşmeden yazılar yazdığını söyledi. Yüce, "Sokağa çıkma yasaklarıyla ilgili bir belgesel çekildi devlet televizyonu tarafından herkes izledi. Emniyetin bahçesinde çatışma varmış gibi görüntü çektiler gittiler. Halkın içine karışmadan gerçekler yazılabilir mi?" diye sordu.
OKULDAN AYRI KALAN KIZ ÇOCUĞU HEM AĞLADI HEM AĞLATTI
Bu arada çatışmalardan dolayı eğitiminden yoksun kalan ve adını açıklamayan bir kız çocuğu da kürsüye çıktı. Aylardır okula gitmediğini anlatan kız çocuğu gözyaşlarına hakim olamadı. Kız çocuğu, "Ben de okumak istiyorum. Benim ne suçum var?" diye sordu. Bu sırada salonda bulunan bazı aydınlar da ağladı.
AYDINLARIN SUR'A GİRMELERİNE İZİN VERİLMEDİ
Aydınlar buradaki programın ardından Sur ilçesi Balıkçılarbaşı semtinde bulunan Sevgi Anıtı'na doğru yürüyüş yapmak istedi. Ancak güvenlik güçleri, aydınların ilçeye girmeleri izin vermedi. Aydınlar, Gazi Caddesi'nde yasağın kalktığını hatırlatsa da polis, kitlesel yürüyüşün yasak olduğunu belirtti. Aydınlar, Dağkapı semtindeki polis noktasına kadar yürüdü. Burada çağrıyı bir daha okuyan aydınlar, daha sonra dağıldı.
CİHAN