Hükümetin 2020 yılında Türkiye ekonomisinin yüzde 5 büyüyeceğine dönük hedefinin gerçekleşmesi çok zor görünüyor. Bütçe dengeleri açısından bu hedefe ulaşılması zaten zor görünürken, büyüme hedefi için gereken banka kredilerindeki artışın gerçekleşmesi ise bankacılar açısından “imkânsız” görünüyor.
DW Türkçe'de yer alan ve Erdal Sağlam imzası taşıyan habere göre mevcut kredi gelişmelerini ve bunun büyümeye katkısını sorduğumuz bankacılar, istenen kredi genişlemesinin olmadığını söylediler. Hükümetin kredi artış hızına göre bankalara zorunlu karşılık düzenlemesi yaparak teşvik sağlaması, Merkez Bankası’nın faiz indirimlerini hızlandırması, kamu bankaları kanalıyla ucuz kredi temini için formüller bulup uygulamaya koyması da toplam hacmi istenildiği kadar büyütmeye yetmiyor.
Konuştuğumuz bankacılar, kendi hesaplarına göre yüzde 5’lik büyüme için bankacılık sektörünün kredilerinin 2020 yılında 400 milyar TL artması gerektiğini belirtiyorlar. Buna karşılık kendi tahminlerinin ise iyi bir yıl yaşanması halinde, ancak 150 milyar TL artacağı yönünde olduğunu belirtiyorlar.
Bankacılar, önümüzdeki yıl kamu borçlanma ihtiyacının çok büyüyeceğini, bunun 2020 bütçe yasa tasarısında da açıkça görüldüğünü hatırlattılar. Kamu borçlanmasındaki artışın toplanan kaynakların hazine tahvil ve bonolarına kayması sonucunu doğuracağının altını çizen bankacılar, bunun da kredi büyümesine olumsuz etki yapacağı görüşündeler.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) 7 Kasım 2019 verilerine göre, haftalık bazda bankacılık sektörünün kredi hacmi 6,6 milyar TL düşüşle 2 trilyon 556,9 milyar TL’ye indi. Yine BDDK’nın açıkladığı 2019 Eylül sonu bilanço rakamlarına göre sektörün kredi hacmindeki ilk 9 aylık artış yüzde 5,8’de kaldı.
Bankacılar: "Kredi talebi yok”
Bankacılar kredi talebinin artmamasının birinci nedenini “talep eksikliği” olarak nitelendiriyorlar. Kredi talebinin az olduğunu çünkü yeni yatırımların olmadığının altını çizen bankacılar, böylesi bir ortamda faizler ne kadar inse de kredi artışının hızlanamayacağı görüşündeler.
Kamu bankalarının sektördeki paylarını, son dönemde artırdıkları krediler nedeniyle yükselttiklerini, hükümetin bu yolla piyasalardaki gerilemenin önüne geçmeyi planladığını kaydeden bankacılar, özel bankaların bu oranlarla ve şartlarla kredi veremeyeceğini söylüyorlar. Bilançoları düzgün şirketlerin yeni yatırım düşünmedikleri için kredi talep etmediğini, az da olsa gelen kredi talebini yapanlara bakıldığında ise hem sektör hem şirket olarak kredi alacak sağlamlıkta bulunmadığını kaydediyorlar.
Hükümetin bu konuda bankacılarla aynı görüşte olmadığı kesin. Bir ara kredi talebini artırmaları için bankaları sıkıştıran, banka sermayelerinin artırılmasını isteyen hükümetin bir süredir bu baskıyı kaldırdığı görülüyor. Bankacılar bu tavır değişikliği konusundaki tahminlerini, “Hükümete sorunun sermaye olmadığını, mevcut sermaye düzeylerinde de kredi verilebileceğini ama bunun için uygun şartların bulunmadığını sürekli anlattık. Sanıyoruz bu gerçeği gördüler” şeklinde özetliyorlar.
Kamu bankaları kanalıyla talebin canlandırılması
Hükümet gerçekten bu konuda ikna oldu mu, yoksa banka sermayelerinde artırım baskısını önümüzdeki dönem tekrar gündeme getirir mi, bilmiyoruz. Ancak hükümetin şimdilik kamu bankaları kanalıyla ekonomiyi canlandırma planını uygulamaya devam edeceği söylenebilir.
Siyasi kulislerden gelen duyumlara göre ise hükümet, kendi parti tabanına ekonominin mutlaka canlandırılacağını söylüyor. Bunun için kamu bankalarının kullanılacağını, faizlerin düşmeye devam edeceğini kaydeden hükümet yetkililerinin, “Kamu bankaları ile tüketimde belirli bir canlılık oluşturacağız. Özel bankalar da mecburen tüketici kredileri vermeye başlayacaklar. Tüketim harcamalarının artırılmasıyla birlikte oluşacak olumlu havayla, bu kez yatırımların yeniden başlaması kaçınılmaz olacak” dedikleri konuşuluyor.
Baz etkisi nedeniyle 2020'de küçük oranlı büyüme rakamları görülebilir ama yüzde 5’lik hedefin gerçekleşmesi çok zor görünüyor.