Türk bankacılık sektöründe tartışmalara yol açan BDDK’nın “Bank Asya”ya el koyma operasyonun perde arkası netleşti. Taraf Gazetesi'nin haberine göre, sermaye yeterlilik rasyosu kamu bankalarının bile üstünde olan Bank Asya’yı, cemaatin itibarını zedelemek için el konuldu. Eyl koyma işleminde ise murakıp raporlarından çok, güvenlik ve bazı ekonomi birimlerinden gelen raporlar etkili oldu. El koyma işlemini ise, mesleği muhasebeci olan BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben gerçekleştirdi. Akben ile hükümetin BDDK Başkanlığı’na atanmadan önce, Bank Asya’ya el koyma pazarlığı yapıldığı iddia edildi. Akben’in koltuğa oturmadan önce, “Bank Asya’nın, anahtarını getirmeyi” kabul ettiği öne sürüldü. Bank Asya’ya el koyma operasyonun ayrıntıları şöyle:
RASYOSU KAMUDAN DAHA İYİ
Bank Asya’ya el koyma süreci, 17 Aralık yolsuzluk operasyonunun ardından başladı. AKP Hükümeti, hizmet hareketine ekonomik açıdan darbe vurmak için yol ararken, Bank Asya üzerinden gidilmesini kararlaştırdı. Ve bu karar doğrultusunda, önce bankanın aleyhinde açıklamalara başlandı. Ardından da hükümete yakın medya kuruluşlarında bankanın itibarını zedeleyecek, haberlere yer verildi. Bu süreçte, kamu kurumlarının mevduatı da bankadan çekilerek, nakit sıkıntısına girmesi amaçlandı. Ancak hiçbir işlem, bankanın mali rasyolarını bozmayı yetmedi. Tam tersine, mudilerin para çekmeyip, yeni para yatırmasıyla da sermaye yeterlilik rasyosu yüzde 18’e çıktı. Böylece oran kamu bankalarının bile üstüne yükseltildi. Buna rağmen, BDDK yönetimi, hakim hissedarların evraklarının eksik olduğunu öne sürerek, Şubat ayı başında Bank Asya yönetimine el koydu.
ANKETLER OPERASYONU TETİKLEDİ
BDDK’nın kararı ile bankanın yönetimine atanan TMSF yetkilileri Şubat ayından bu yana bankanın tüm hesaplarını adeta didik didik araştırdı. Bu araştırmalarda, usulsüzlük tespit edilemedi. Bankanın yönetiminin TMSF’ye geçmesi ile birlikte, banka hesaplarında bu kez güvenlik birimleri ile MASAK gibi diğer ekonomi birimleri de inceleme yaptı. Söz konusu birimler, bankanın kuruluşundan bu güne kadar geçen dönemdeki tüm işlemleri tek tek kontrol etti. Yine de bankanın rasyosunu bozacak veya bankanın batmasına neden olacak bir işlem bulunamadı. Banka ile ilgili işlemlerin zaman kazanabilmek amacıyla bir süre daha incelenmesi kararlaştırıldı. Çünkü bankaya 7 Haziran seçimlerinin ardından el konulması planlanıyordu. Ancak, anketlerde seçimlerde AKP’nin tek başına iktidar olma şansının çok azaldığı ortaya çıkınca, hükümet harekete geçti. El koyma işlemi öne çekildi.
ÜNAL BAŞKANLIĞI İSTEMEDİ
El koma işlemi için başkan arayışlarına başlanıldı. Merhum BDDK eski Başkanı Mukim Öztekin’in görevden ayrılmasının ardından başkanlığı vekaleten yürütmeye başlayan Mutalip Ünal başkanlığı kabul etmedi. Ünal’ın dışında bazı adaylarla da görüşüldü. Ancak, söz konusu adaylar da ateşten gömlek olarak nitelendirilen BDDK Başkanlığı’nı red etti. En sonunda Mehmet Ali Akben bulundu. Ve Akben ile pazarlık yapıldı. Akben, bankaya el koymayı kabul edince de BDDK Başkanlığı’na 15 gün önce atandı. Akben ilk kurul toplantısında da Bank Asya’yı el koyarak Türk bankacılık tarihine geçti. Akben, bankacılıkta muhasebeci olarak biliniyor. Ve bugüne kadar görev yaptığı bankalarda daha çok idari ve mali işlerde çalıştığı öğrenildi.
EL KOYMA RAPORLARLA DESTEKLENDİ
BDDK ve TMSF, Türkiye’ye 47 milyar dolara mal olan 21 bankanın el koyma işlemlerini, murakıp raporları ile gerçekleştirmişti. Söz konusu murakıp raporlarında, usulsüz kredi işlemlerine yer verildi. Bank Asya’nın murakıp raporlarında ise, sadece teknik ve hukuki eleştiriler yer aldı. Dolaysıyla, kurul üyelerinin önüne bankaya el konulmasına gerektirecek bir rapor konulamadı. Bunun üzerine, bankanın bazı müşterileri hakkında hazırlanan güvenlik raporları ile istihbarat birimlerinden gelen genel değerlendirme raporları ile “el koyma” kararı desteklendi. Böylece, bir anlamda Bank Asya murakıp raporlarından çok, diğer kurumlarının güvenlik raporları ile el konulmuş oldu.
BANKAYA NE EL KONULDU?
17 Aralık yolsuzluk operasyonun ardından Hizmet Hareketi'ni MGK Kararları ile terör örgütü ilan etmek için her türlü girişimde bulunan AKP Hükümeti, bu kararlardan istediği sonucu alamadı. Türk okullarının kapatılması konusunda yapılan başvuruların tamamına ret cevabı verildi. Yani bu kararlarla, cemaatin itabırının zedelenmesi konusunda istenilen sonuca ulaşılamadı. Bank Asya operasyonu ile, cemaet şirketlerine “hortumcu” ilan edilmesi planlanıyor. Aynı şekilde yine camaate yakınlığı ile bilinen medya kuruluşlarına da, TMSF aracılığı ile gidilmesi öngörülüyor. AKP Hükümeti, yeni dönemde mücadeleyi TMSF ile yürütecek.
BANK ASYA OPERASYONUNA TEPKİLER
Demokratik Sol Parti (DSP) Antalya 2. sıra milletvekili adayı Ahmet Çakmak, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun (BDDK), Bank Asya’nın TMSF’ye devrine karar vermesi ile ilgili olarak, “Bank Asya’ya el koyma, siyasi iktidarın seçime sayılı günler kala köşeye sıkışmanın verdiği çaresizlikle algı oluşturmaya yönelik siyasi bir girişimdir. Bir gazetenin gün yüzüne çıkardığı gerçekler siyasi iktidarın kimyasını bozdu. Gündem değiştirilmesi gerekliydi, ülke ekonomisini ateşe atarak Bank Asya’ya çöreklenmeyi tercih ettiler.” dedi.
CHP’Lİ TÜRKMEN: BANK ASYA KARARI SKANDALDIR
CHP Adana milletvekili adayı avukat Elif Doğan Türkmen, Bank Asya’nın şubat aynıdan beri TMSF’de olduğunu, devrin şimdi olmasının sorgulanması gerektiğini söyledi. Bankanın TMSF’ye devredilmesini ‘skandal’ olarak yorumlayan Türkmen, “Bu karar bankacılık sistemine tehdittir ve hukuki bir temeli yoktur.” dedi. Kararın sorumlusunun BDDK olduğunun altını çizen CHP’li Türkmen, “Bugün her sektörde olduğu gibi bankacılık sektöründe de AKP iktidarının baskılarının izleri ve sonuçları görülüyor. Öyle ki bu iktidar kendisini hukuktan bile üstün tutarak hareket ediyor.” diye konuştu.
CHP’Lİ AYTAÇ: BANK ASYA GASP EDİLMİŞTİR
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Tokat İl Başkanı Dursun Aytaç, Türkiye’de hukukun rafa kaldırıldığını söyledi. Aytaç, “Artık hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku geçerli.” dedi. Aytaç, “Bir kişiden gelen talimat ile TMSF tarafından Bank Asya gasp edilmiştir. Cumhuriyet gazetesinin MİT TIR’larını yayınlamasının ardından zor durumda kalan iktidar, bu olayı perdelemek adına, önce MİT TIR’ları haberine yayın yasağı getirmiş, gazeteciye dava açılmıştır.”
HÜSEYİN ÖZAY - TARAF