HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, faili meçhullerin eskiden devlet görevlilerin kontra örgütlenmeleri tarafından gerçekleştirildiğini belirterek "Bugün kontralara ihtiyaç duyulmadan kamu görevlileri tarafından insanlar sokak ortasında vurulmakta, öldüren kamu görevlileri ile ilgili ciddi bir yasal işlem gerçekleşmemektedir." dedi.
HDP Grup Başkanvekilleri Çağlar Demirel ve İdris Baluken, Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı bölgelerdeki derin yapıların araştırılması için Meclis Araştırması talebinde bulundu. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı'na verilen araştırma önergesinde, Türkiye'de derin devlet tartışmalarının on yıllardır süregelen tartışma konusu konumunda olduğuna dikkat çekildi.
Özellikle Kürt sorununun çözümsüzlüğünden kaynaklı gelişen çatışmalı süreçte derin devletin Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları bölgede faaliyet gösterdiğinin vurgulandığı önergede, son dönemlerde tekrar alevlenen derin devlet tartışmalarının, geçmişe ait bir hesaplaşma olarak algılatılmak istendiği kaydedildi.
"ESEDULLAH TİMLERİ DEVREYE KONDU"
Kürtlerin dün olduğu gibi bugün de derin devlet ve uzantıları ile karşı karşıya bulunduğu ve her türlü acıyı yaşamakta olduğu dile getirilen önergede, bu ifadeler yer aldı:
"İçindeki derin yapılanma ile mücadele eden devletler pratiğinde derin devleti açığa çıkarmanın en sağlam yolunun bu derin yapılanmaların üzerine gidip, derin devlet yapılanmalarını var eden resmi ideolojiyi de değiştirip bir hesaplaşma/yüzleşme süreci yaşanmasıdır. 1990'lara atıfla tartışılan derin devlet yapılanması pratiğinin bölge insanına dayattığı olaylar kaba hatları ile toplu mezarlar, faili meçhuller, yerinden edilmeler ve resmi ideolojinin yok saydığı Kürt kimliğinin sahiplenilmesinin ölüm sebebi sayılmasıydı. Türkiye demokrasisi açısından derin devlet ile yüzleşildiği iddia edilmesine rağmen bu durum Kürtler açısından iddia bile edilemez. Şöyle ki; o dönem var olan derin devlet uygulamaları günümüzde de bölgede uygulanmaktadır. Bölgede var olan toplu mezarlar açığa çıkarılmamış ve bu konuda ciddi bir adım atılmamıştır. Faili meçhuller eskiden devlet görevlilerin kontra örgütlenmeleri tarafından gerçekleştirilirken, bugün kontralara ihtiyaç duyulmadan kamu görevlileri tarafından insanlar sokak ortasında vurulmakta, öldüren kamu görevlileri ile ilgili ciddi bir yasal işlem gerçekleşmemektedir. Yine siyasi bir sorunun güvenlik konseptine devredilmesi sonucu ilçe ve merkezleri hızla boşalmaktadır. Velhasıl, Kürtler için 1924'ten beri devlet-derin devlet ikileminde değişen herhangi bir şey yoktur. 1924 ve 1938 arası tenkil harekatları, 1990'larda köy boşaltmalara sebep olurken 2015 itibariyle 'temizlik operasyonları' adı altında para militer Esedullah Timleri devreye konmuştur. Hepsinden önemlisi ve belki de bu tarz uygulamalara kaynak oluşturan resmi ideolojinin tekçi/ötekileştirici anlayışının değiştirilmemesi günümüzde derin devlet tarafından uygulanan politikaların kendi politik meşruiyetine de zemin hazırlamaktadır. İktidar partisine mensup siyasilerin kullandığı her ayrıştırıcı dil, derin yapıları harekete geçirmekte ve Kürtlere yönelik şiddet dalgası büyümektedir. Derin devletin, derinliğe ihtiyaç duymadan Kürtlere insanlık dışı uygulamaları dayatmaya devam ettiği Kürt kamuoyunda son dönemlerde rağbet gören bir kanıdır. Bu kanının siyasal ve toplumsal alana yansıması da birlikte yaşam açısından değerlendirilmesi gereken bir konudur. Yaşanan acıların katmerleşmesi halklar arasındaki güveni, halklar arasındaki güvenin zedelenmesi de birlikte yaşamın sağlanmasını ciddi ölçüde etkilemektedir. Tüm Türkiye kamuoyunun en yüksek temsil organı olan TBMM'nin derin devlet-devlet uygulamalarını masaya yatırması, var olan resmi ideoloji çarpıklığını ortaya çıkarması, birlikte yaşam isteklerini bitirmek üzere olan tehlikelerin önüne geçmesi amacıyla bir Meclis Araştırması talep ediyoruz." CİHAN