Küresel ısınma ve virüsler önemli bir cinsi tehlike altında bırakıyor. Yapılan bir araştırmaya göre; ABD’de arıcıların yönetilen kolonilerinin neredeyse yarısını kaybetmesiyle, rekor seviyede ölüm oranlarına ulaşıldı.
İnsanların beslenmesinin yüzde 35’i böceklerle tozlanan bitkilerden gelirken ve bu tozlaşmanın yüzden 80’inden de bal arıları sorumluyken bu ölüm oranları uzmanların dikkatini çekiyor. Arıcılar, popülasyonun devamlılığını sağlamak ve yeni koloniler oluşturmak için pahalı ve zorlu önlemler kullanarak bir şekilde ayakta kalmayı başarıyorlar.
Bal arılarının hayatları tehlikede olsa da araştırmalar, yapılan bu çalışmaların bir noktada işe yaramaya başladığını da gösteriyor.
RAHATSIZ EDİCİ BİR KAYIP
Maryland Üniversitesi ve Auburn Üniversitesi’nin çalışması da 1 Nisan’da sona eren yılda kolonilerin yüzde 48’inin yok olmasına rağmen, ABD bal arısı kolonilerinin sayısının kısmen sabit kaldığını gösteriyor.
Araştırmaya göre geçen yılın yüzde 48’lik yıllık kaybı, bir önceki yılın yüzde 39’luk kaybından ve 12 yıllık ortalama yüzde 39,6’dan oldukça yüksek, ancak 2020-2021’deki yüzde 50,8’lik ölüm oranı kadar da değil.
Çalışmanın bir parçası olmayan küresel arıcı derneği Apimondia’nın başkanı ve hükümetin eski arı bilimcisi Jeff Pettis, “ABD’de tozlaşma taleplerini karşılamak için yeterli koloniyi zar zor yönettiğimiz göz önünde bulundurulunca bu çok rahatsız edici bir kayıp rakamı. Ayrıca, arıcıların koloni sayılarını her yıl yeniden inşa etmek için yapmaları gereken sıkı çalışmayı da vurguluyor” dedi.
HENÜZ BİR ARI KIYAMETİ YAŞANMIYOR AMA…
Anketin baş yazarı Maryland Üniversitesi arı araştırmacısı Nathalie Steinhauer, ticari arı yetiştiricilerinin kovanlarını ayırıp yeniden stoklamaları, yeni kraliçeler bulmaları veya satın almaları nedeniyle genel arı kolonisi popülasyonunun nispeten sabit olduğunu söyledi.
Steinhauer, prognozun 15 yıl önceki kadar kötü olmadığını, çünkü arıcıların büyük kayıplardan nasıl kurtulacağını öğrendiklerine de dikkat çekti:
“Durum gerçekten kötüye gitmiyor, ama aynı zamanda iyiye de gitmiyor. Henüz bu bir arı kıyameti değil.”
ABD Tarım Bakanlığı’ndan böcekbilimci Jay Evans da büyük yıllık kayıplara rağmen, durumun birçok arı uzmanının yönetilen tozlaşmanın sona ermesini beklediği 2007’den çok daha iyi olduğunu söyledi:
“Çevrede kesinlikle tehditler var ve bal arıları devam etti. Bal arılarının neslinin tükeneceğini düşünmüyorum ama bence her zaman bu tür zorluklarla karşılaşacaklar.”
Evans, daha önce arı popülasyonlarını korumayı başaran bazı ticari arıcıların geçen yıl kolonilerinin yüzde 80’ini kaybederken, bazı arıcıların ise iyi iş çıkardığını söyledi.
ARILARIN YAŞAMI TEHDİT ALTINDA
Arılarda yaşanan rekor kayba rağmen bazı uzmanlar popülasyonun devamlılığı için yapılan çalışmaların işe yaradığına dikkat çekse de bal arıları hâlâ tehlikede.
Sebzelerden turunçgillere tükettiğimiz 100’den fazla besinin tozlaşmasını sağlayan bal arıları, bir süredir parazitler, böcek ilaçları ve iklim krizi nedeniyle ölüyorlar.
Steinhauer, özellikle virüsleri bulaştıran asalak Varroa yıkıcısının baş suçlu olduğunu, ancak kötü hava ve ana arı sorunlarının da geçen yıl oldukça etkili olduğunu söylüyor. Pestisitler de arıları hastalıklara karşı daha savunmasız hale getirdikleri ve yiyecek aramalarını azalttıkları için işleri daha da kötüleştiriyor.
Diğer bir sorun ise, yalnızca tek ürüne sahip araziler veya diğer bir deyişle arıları yiyecekten mahrum bırakan araziler… Ayrıca yapılan böcek ilaçları ve aşırı hava olayları da arı popülasyonunu olumsuz etkilemeye devam ediyor.
Örneğin, ocak ayında Washington DC bölgesinde yaşanan alışılmadık derecede sıcak hava, bazı arıları normal kış rutinlerinin dışına çıkardı. Ve tekrar hava soğuduğunda acı çekmelerine neden oldu.