Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, yargının gündemine ilişkin konularda açıklamalarda bulundu. Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuru hakkıyla ilgili soruya, bireysel başvuru hakkının sınırlarının çizilmesi gerektiği yanıtını verdi.

Ankara’da Medya Temsilcileri Buluşması’nda gazetecilerle bir araya gelen Tunç, 2010 referandumuyla getirilen AYM’ye bireysel başvuru hakkınının sınırlandırılması gerektiğine işaret etti. Bu konuda yeni bir çalışma yapılması gerektiğini de söyleyen Bakan Tunç, verilen kararların zaman zaman Yargıtay ile Anayasa Mahkemesi arasında sorunlara neden olabildiğini vurguladı.

Bakan Tunç, konuşmasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) karşı olmadıklarını söyledi. Tunç, “Ancak çifte standarda karşıyız.” dedi. Türkiye’nin AİHM kararlarını uygulama oranının yüzde 90’a ulaştığını söyleyen Bakan Tunç, diğer ülkelerde bu ortalamanın yüzde 79 olduğuna dikkat çekti.

“Öncelikli talebimiz, Türkiye’ye çifte standart uygulanmasın. Özellikle bazı kararlar bakımından AİHM’in doğru olmayan kararlar verdiğini görüyoruz.” diyen Bakan Tunç; AİHM’in Türkiye ile ilgili kararlarında yerleşik içtihatlardan ayrılarak çifte standartta bulunduğunu söyledi.

AİHM’in KHK’lı öğretmen Yüksel Yalçınkaya’nın adil yargılanmadığı yönündeki kararı sonrası AKP Hükumetinden AİHM’e eleştiriler gelmişti.

Yargıtay’ın Gezi davasındaki kararı nedeniyle milletvekilliğinin düşmesi gündemde olan Can Atalay hakkındaki kararın, Anayasa Mahkemesi tarafından 12 Ekim günü ele alınacağını söyleyen Bakan Tunç, “AYM’nin vereceği karar kesin olur. Uyulması gerekir. Yanlış olursa eleştirmek herkesin doğal hakkı.” ifadelerini kullandı.

Yeni Anayasa çalışmaları hakkında da konuşan Bakan Tunç, ilk dört maddeyi asla tartışmaya açmayacaklarını vurguladı. “Değişmez maddelerin dışındakiler konuşulabilir.” diyen Bakan Tunç, yeni anayasa için “Muhalefetin, STK’ların görüşleri ile yapılması lazım.” dedi.

Bakan Tunç, 50+1 uygulamasının değişip değişmeyeceğine yönelik soruya ise, “Bu konuda tartışma söz konusu değil.” yanıtını verdi. Adalet Bakanı, aksayan yönlerini gördüklerini, yeni anayasa çalışmalarında bu noktaların konuşulabileceğini söyledi.

NTV’nin haberine göre terör suçlularının Türkiye’ye iadesi noktasında yabancı ülkelerin Türkiye’ye yardımcı olmadığını söyleyen Bakan Tunç, “İsveç’ten 28 terör suçlusunun iadesini istedik, bunların çoğu reddedildi.” dedi.

Adalet Bakanı Gezi'yi 'terör eylemi' ilan etti: 'Siz yorumlar yaparsanız o doğru olmaz'

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Gezi’nin zaten tartışmasız biz terör eylemi olduğunu, halkımız da bunu bu şekilde biliyor çünkü orada ölüm var, mala zarar verme var" açıklamasında bulundu.

Yargıtay'ın Gezi kararı hakkında konuşan Tunç, yaptığı açıklamalarda "Şiddet, şiddeti teşvik, hiçbir demokratik düzende kabul edilemez. Yargıtay da en son geçen hafta kararını verdi. Yargı, Gezi'nin bir suç olduğunu, şiddet hareketleri olduğunu ve bütün ülkeye yaygınlaştırılmak istendiğini ve seçilmiş hükümete yönelik bir kalkışma hareketi olduğunu kabul etti. Şimdi tabii bu delilleri bir tarafa bırakıp, siz yorumlar yaparsanız o doğru olmaz" dedi.

"GEZİ TERÖR EYLEMİDİR"

TİP'ten milletvekili seçilen ancak Anayasa'nın ilgili maddelerine rağmen tahliye edilmeyen Can Atalay hakkında da konuşan Tunç, Gezi'yi terör eylemi ilan etti.

Adalet Bakanı, "Uygulanması gereken bir Anayasa var. Anayasa’nın ilgili maddesi yasama dokunulmazlığının dışındadır diyor. Şimdi Anayasa’nın 14’ncü maddesine gidiyoruz. Ne var orada? Milli güvenlik, kamu düzeni, genel sağlık, buna ilişkin hususlar var. Buna ilişkin suçlar bakımından dokunulmazlık yoktur diyor seçimden önce başlanmışsa. Tabii neticede bunun kararını verecek olan Adalet Bakanlığı olarak biz değiliz. Biz sadece Anayasa’nın mevcut hükmünü ortaya koyduk ve Gezi’nin zaten tartışmasız biz terör eylemi olduğunu, halkımız da bunu bu şekilde biliyor çünkü orada ölüm var, mala zarar verme var. Bir kalkışma olduğu tartışmasız. Ama bunun sorumluları yargılanamayacaksa orada hukuk devletinden bahsedilemez" ifadelerini kullandı.

BİREYSEL BAŞVURUYA SINIR GELİR Mİ?

Tunç ayrıca AYM'ye bireysel başvuru hakkında da şunları söyledi:

"Anayasa Mahkemesi bireysel başvuruyla ilgili özellikle bireysel başvurunun sınırlarının çizilmesi noktasında bir çalışma yapılması gerekir. Bu anlamda özellikle Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru kararlarında bir yüksek temyiz mahkemesi gibi kararlar alması Yargıtay ile Anayasa Mahkemesi arasında bir tartışmaya da neden olur. O açıdan da bireysel başvuru ile ilgili aksayan hususlar özellikle sistemimize zarar verecek noktaya varmadan bir düzenleme yapmak gerekir."