Hürriyet'in haberine göre, Bahçeli, “Cumhurbaşkanı seçiminin yenilenmesinden başlar demokratik açılım. Seçimin kaybedeni Erdoğan’dır. Gecenin bir yarısı getirilen torba yasalarla, bir sürü soygun olayları var. Bunların not defterini açmak isteriz” dedi. MHP Genel Başkanı soruları şöyle cevapladı.
ÇATI, DOLMABAHÇE OLUR
Başbakan Ahmet Davutoğlu ziyarete geldiğinde, kırmızı çizgileriniz mi ön koşul olacak?
Sayın Erdoğan başta olmak üzere, AKP’nin tüm yöneticileri, aydın grupları Çözüm Süreci’ne ağırlık verdiler ve PKK’nın siyasallaşması konusunda aşırı gayretleri oldu. Dolmabahçe Sarayı’nda kabul edilen 10 madde, AKP ve HDP’nin kurabilecekleri bir koalisyonun ana çatısını oluşturabilir. O zaman ilk akla gelen AKP ile HDP’nin bir koalisyonudur.
AKP içerisinde, ‘MHP ile koalisyon yapmak istiyoruz’ diyen çok.
MHP ile koalisyonu o kadar çok arzuluyorlarsa önce oy verselerdi.
Klasik otomobillere ilgisiyle bilinen ve garajında 7 eski aracı bulunan Devlet Bahçeli, Hürriyet’i ziyaretinde de binanın önünde bulunan eski araçlara ilgi gösterdi. Bahçeli, 1963 model Chevrolet İmpala ve klasik Mercedes’in şoför koltuğuna oturdu. “Burada Adana usülü poz vermek lazım” diyerek, tespihle kapıda fotoğraf çektiren Bahçeli şunları söyledi: “Bu araçları bilseydim, son aldığım Chrysler Lebaron ile gelirdim. Bizimkiler hurdanın sanayide toparlanmış hali. (RIZA ÖZEL - ANKARA)
‘SEROK AHMET’ DE DUYACAK
Kapınıza geldiklerinde ne diyeceksiniz?
Aynen size anlattıklarımı onlara da anlatacağım. ‘Serok Ahmet’ geldiğinde de farklı bir cümle bulamayacaksınız. Şimdiden Serok Ahmet ile görüşmenin özetini anlatıyorum.
Onların söyleyeceğine bağlı olarak görüşünüz değişebilir mi?
Hayır, önce bunu görmemiz lazım. Bunu yeterli bulmuyorsanız, CHP’nin seçim beyannamesinde buna benzer çözümle ilgili önemli söylemler var. Demek ki AKP ile HDP hükümet kurduğu zaman bu gibi konular üzerindeki atacakları adıma CHP’den de katkı sağlanabilmesi lazım.
‘Çözüm Süreci’nden vazgeçtik’ deseler de mi AKP ile masaya oturmazsınız?
Siyasette kapris olmaz. Normalleşmiş bir siyasi ortam, normalleşmiş bir siyasi parti, normalleşmiş bir cumhurbaşkanı ortaya çıktıktan sonra oturulur konuşulur. MHP de ‘Şu şu şartlarda destek olur’ diyebilir. O aşama yok şimdi. Bütün bunların hepsinde bir çıkmaza girildiğinde, başvuracağınız tek yer millet iradesidir. Bu da seçim demektir.
CHP-MHP-HDP dışarıdan destek versin, azınlık hükümeti ile seçime gidelim diyorlar. Gerçekçi formül mü?
Bunu AKP ‘kurduğunuz yetmiyor ama biz olmalıyız’a getirecektir. Etnik bölücülüğü esas almış siyasi teşebbüsü, MHP zaten kabul etmiyor. Kabul etmediğiniz bir partiyle hangi konularda birlikte hareket edebilirsiniz? AKP, 17-25’in hesabını verecek mi, çözümden vazgeçecek mi, ‘Başkanlık sistemi bölücülüğü teşvik eden unsurdur’ diyecek mi? Kaçak binada oturmakta ısrarcı olacak mı? Türkiye’nin 13 yıllık tahribatını MHP’nin sırtına yükleyerek ‘Sen bunu taşı, biz de yeni hedeflerimize doğru gideriz’; böyle bir mantık olabilir. Nereye giderlerse gitsinler, toplumsal talep AKP-CHP’ye doğru yönelecektir.
AKP biz her şeyi denedik olmadı, kilitlediler derse.
Onu algı merkezinin bir kavramı olarak topluma sunabilirler. AKP ile hesaplaşma millet huzurunda olmalıdır. İleride neyin ne olacağı belli olmayan konularla tartışma olmaz. Seçimden korkmamak lazım; ama seçime en son noktaya doğru gelip olup olamayacağına baktıktan sonra toplumsal huzursuzluğa sebep verebilecek bir tehlike görüldüğü anda millet iradesine başvurmak toplumu rahatlatır.
Cumhurbaşkanı’nın erken seçime yatkın olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Zaten kendisinin şu şartlar altında istifa etmesi lazım. Cumhurbaşkanı seçiminin yenilenmesinden başlar demokratik açılım. Seçimin kaybedeni Erdoğan’dır. Gecenin bir yarısı getirilen torba yasalarla, bir sürü soygun olayları var. Bunların not defterini açmak isteriz.
ERKEN SEÇİM CESARET İŞİ
Kemal Kılıçdaroğlu kapınızı çalarak, ‘Not defterinizdekileri yapacağım’ derse...
CHP, AKP’siz HDP’siz bir hükümet olmayı sadece MHP ile gerçekleştirmek istiyorsa 132 + 80 = 212. 212 ile Türkiye’nin bu kadar sorunlarının olduğu bir dönemde çok cılız bir hükümet olur. Hele hele Oslo süreci halen devam ederse, AKP ile HDP’nin oyuncağı olan bir CHP’yi düşünmek dahi istemiyorum.
Hükümette görev almanızın alt yapısı nedir?
Sıra bize geldiğinde bir şey söyleyeceğiz. Ben hükümet nasıl olması gerekirin şartlarını sayarım.
1 Temmuz günü nasıl bir Türkiye bekliyorsunuz. Koalisyon mu olur, erken seçim mi?
Erken seçim cesaret işidir. O cesaret MHP’de var.
Bu tabloda MHP’ye ana muhalefet düşer
Yaptığınız denklemlerin hiçbirinde MHP yok mu?
Hayır, yok. Önceliğiniz Çözüm Süreci ise bize gelmeyin.
HDP de AKP ile koalisyon yapmayı istemiyor.
O zaman öncelikle AKP’nin, ‘Aldatma ve Kandırma Partisi’ özelliğinden kurtulması lazım. Bugüne kadar İmralı başta olmak üzere HDP ile ne konuşmuşlarsa kamuoyuna açıklayıp, ‘biz bu görüşmelerde ulaştığımız esasları inkar ediyoruz, reddediyoruz. Çözüm sürecini bundan sonra kabul etmiyoruz’ demeleri lazım. Selahattin Bey dışında konuşan var mı? İmralı daha bir cümle sarf etti mi? Biz HDP’yi başından beri kabul etmiyoruz. Önce bağımsız olarak geldikleri Meclis’e, şimdi bir tüzel kişilik olarak geldiler. Gizli gizli PKK yanlısı bakan ya da milletvekili olacağı yerde, koalisyonun net görülebilir insanlarını da beraber görmek lazım. Türkiye’nin çıkış yolu burasıdır. Koalisyon şöyle olsun gibi bir siyasi hesabın içinde değiliz. Böyle bir durum karşısında MHP’ye siyasi olarak ne düşer, anamuhalefet.
Adını sık kullanırsanız devre dışı bırakırım haberiniz olsun
Meclis Başkanı adayınız için İhsanoğlu’nun veya Meral Akşener’in adı söyleniyor?
Bu şekilde söylenen isimlerden hiç hoşlanmam, ismi geçeni de devre dışı tutarım. Meral Akşener’i eğer çok sık kullanırsanız, o devre dışı kalır haberiniz olsun. 80 milletvekilimiz var, her şeyde Meral Akşener. Bu o zaman başka bir şey var burda demektir. Onun için bir Meclis açılsın.
Baykal'a eleştiri: 116 günün mimarlarından
Yolsuzluklarla ilgili bir hesaplaşma bekleniyor sizden.
Meclis’e geldiğinde 80 milletvekili ile gerekeni yaparız. Yolsuzlukları rahatlatacak, havuzdakileri sıcak havada serinletecek davranışlara bizi mahkûm etmeyin. Deniz Baykal Bey ile niye konuşuyor acaba? Biraz gerilere giderek düşünmekte yarar var. AKP Genel Başkanı’nı, Başbakanlık’a doğru götüren 116 günlük sürecin mimarlarından biri olduğu şüphesi vardır Deniz Baykal’ın. Eğer Erdoğan’ın her zor gününde Türkiye’de birileri, birileri adına ona sahip çıkacaksa o zaman Recep Tayyip Erdoğan’dan başlamak lazım. Niye Deniz Baykal ile uğraşalım biz? Bunun açıklanması lazım, kimseyi suçlamıyorum. Baykal Bey çok tecrübeli bir siyasetçidir. Oktay Ekşi Bey’in (En yaşlı üye sıfatıyla Meclis açılışında başkanlık yapmıştı) Başbakan’la özel bir görüşmesi oldu mu? Erdoğan, engin tecrübelerinden faydalanmak için Baykal’dan önce Dolmabahçe Sarayı’nda 63’leri toplasın. Akil adamları bir araya getirsin. 116 günü izah etmeleri lazım. Bir şiir okudun, 4.5 ay cezaevinde kaldın. Giderken kahraman oldun, gelirken genel başkan oldun. Sonra Siirt’ten seçilmiş adamı istifa ettirdiniz. Bu iyiliği AKP’de kimse yapmazken Baykal bu kolaylığı niye sağladı? Bunların hepsi tartışılacaksa bir hesaplaşma ve yüzleşme süreci başlatalım.
Beştepe’den çıkıp Çankaya’da 1071 rakımına gelsin
Seçim sonuçlarını başta Erdoğan doğru yorumlamalı. Beştepe’den çıkıp Çankaya’da 1071 rakımına gelip anayasal çerçevede kendisine şöyle bir yuva yapması lazım. Ankara’da Gazi Mustafa Kemal Bulvarı var. Bu bulvarın Büyükşehir Belediyesi’nin sahip olduğu temizleme aracıyla süpürülmesinde yarar var. Gazi Mustafa Kemal Bulvarı anlamlıdır. Cumhuriyet’in tüm kazanımlarıdır. Onun üzerindeki tüm tahribatların temizlenmesi lazım. Gazi Mustafa Kemal Bulvarı bir sözcüktür; ama 92 yıllık bir derinliktir. Bu derinliği kirletenlerin temizlemesi lazım.
Hürriyet