Devlet Bahçeli, partisinin Mersin'de düzenlediği mitingde konuştu. İktidar partisine ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'na yüklenen Bahçeli, "Davutoğlu dünkü Balıkesir konuşmasında, AKP’yi Kuvay-i Milliye olarak tanımlamıştır. Sanıyorum kendisi yanlış bilgilendirilmiş veya bile bile Balıkesirlileri yanıltmıştır. Çünkü AKP Kuvay-i Milliye değil, Kuvay-i İnzibatiye’dir. AKP milli birlik değil, BOP’un kiralık zihniyetidir. AKP milletin birliğine değil, parçalanmasına hizmet eden Kandil yedeği, İmralı vagonu, Mondros artığı, Sevr kanalıdır. 13 yıldır, Türkiye’de bozulmadık denge, kırılmadık gönül, oynanmadık değer bırakılmamıştır. AKP yalandır, yozlaşmadır, yolsuzluktur, kanunsuzluktur, yabancılaşmadır." diye konuştu.
Türkiye'nin AK Parti'nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002’den beri esaret altında olduğunu kaydeden Bahçeli, şöyle devam etti: "Ne insanımız mutlu, ne geleceğimiz huzurludur. Ne itibarımız kalmış, ne saygınlığımız bırakılmıştır. Mersinli kardeşlerim, şimdi söz sırası sizdedir: AKP’nin iktidar yıllarında; Yüzünüz güldü mü? Sorunlarınız bitti mi? Huzurunuz arttı mı? Cebiniz para gördü mü? Milli ve manevi değerlerimiz savunuldu mu? Unutuduldu sanılmasın, zira Mersinli unutmaz; Başbakan, vatan topraklarından kaçmanın ismine 'başarı' dedi. Korkaklıkla kahramanlık yer değiştirdi. Zaferle hezimet birbirine karıştırıldı. Ürkeklik erkekliğin önüne geçirildi. Melanet mertliğe üstünlük kurdu. Aziz ceddimiz Süleyman Şah’ın türbesinin kamyona yüklenmesini Erdoğan kutladı, 'geri çekilme yok' yalanından medet umdu."
'SÜREKLİ ÇARK ETTİLER'
Diyarbakır’da bayrak indirildiğinde hükümetin provokasyona sığındığını hatırlatan Bahçeli, "Şehitler arka arkaya geldi, 'mücadelenin doğasında var' dediler. Gezi olayları başgösterdi, dış güçleri suçladılar. 17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu yapıldı, darbeye bağladılar. Mısır’da darbe oldu, Rabia işaretindan aylarca nemalandılar. Sisi adaleti, Mursi'yi idama mahkum etti, hala bağırmakla, eften püften çağırmakla oyalandılar. Erdoğan dünyaya seslendi, 'sandığa idam cezası verildi' sözleriyle sızlandı ama hiçbir yaptırım ve engellemesi görülemedi. Suriye uçaklarımızı düşürdü, pilotlarımız şehit düştü; desteksiz attılar. Reyhanlı’da 53 vatandaşımız katledildi, mezhepçilik yaptılar, Esad’a fatura kestiler. Mavi Marmara gemisine baskın düzenlendi, hesap sorulacak masalı anlattılar. Libya Türk gemisine havadan ve karadan saldırdı, kınamakla geçiştirdiler, 'Türk bayrağı olsaydı farklı olurdu' dediler. Sürekli çark ettiler. Sürekli mirastan yediler. Sürekli alttan aldılar." ifadelerini kullandı.
'DAVUTOĞLU HELİKOPTER, GENELKURMAY HAVA ARACI DEDİ'
Dün sınırda Suriye'ye ait bir hava aracının Türk hava sahasını ihlal etmesi üzerine düşürüldüğünün açıklandığını kaydeden Bahçeli, şöyle devam etti: "Davutoğlu bunun helikopter, Genelkurmay hava aracı, Suriye ise insansız hava aracı olduğunu söyledi. Davutoğlu, bir daha sınırlarımızı ihlal etme cüretini kimsenin gösteremeyeceğini ekranlardan açıkladı. Bunca yıldır sınırlarımız yol geçen hanına dönüyorken, Davutoğlu nerelerde geziyordu? Bunca yıldır terörist geçiş güzergahına dönen sınırlarımız kana ve bombaya havale edilmişken, Davutoğlu ne yapıyordu? Silahı eline alan, bombayı vücuduna saran yüzlerce katil sınırlarımızdan girip çıkarken, bu müflis zihniyet hangi tezgahın içindeydi? Barzani ve PKK militanları sınırlarımızdan Kobani’ye geçerken ihlal ve ihanet olmamış mıydı? Davutoğlu ve hükümetinin gizli gündeminde; Suriye’ye yönelik Suudi Arabistan ve Katar takviyeli bir operasyon varsa, bunun altından ne Erdoğan ne de Serok Ahmet asla kalkamayacaktır."
'BUNLAR YOLSUZDUR, YOLDAN ÇIKMIŞ VE YOLUNU KAYBETMİŞTİR'
7 Haziran seçimlerini gölgeleme kumpasının tutmayacağını ifade eden Bahçeli, "Savaş çıkarmak için bahane arayışı varsa, bu hesap Davutoğlu ve Erdoğan’ın başında patlayacaktır. Hükümet aklını başına almalıdır. Sınırlarımızı savunmak milli şereftir. Türkiye’nin milli bekasını muhafaza etmek milli onurdur. Fakat Davutoğlu ve Erdoğan’ın hedefi Türkiye’nin çıkarlarını müdafaa değil, başkanlık sistemine geçmek için milli duygularla oynamak, milli iradeyi oldu bittiye getirmektir. Bunların yürüdüğü yol istikrarsız ve istismardır. Bunların yürüdüğü yol kin, ihanet ve husumettir. Bunların yürüdüğü yol kumpas, tuzak ve yenilgidir. Bunların yolu yol değildir. Bunlar yolsuzdur, yoldan çıkmış ve yolunu kaybetmiştir." dedi.