Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Bülent Arınç'ın Dolmabahçe Mutabakatı ile ilgili sözlerine cevap veren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştirdi. Bahçeli, "Bülent Arınç geçtiğimiz günlerde, 'Erdoğan'ın haberi var' diyerek bir kez daha malumun ilanını yapmıştır. Erdoğan ise, eski dostuna okyanusun karşı kıyısından cevap vermiş, birden bire 'o zat dürüst değil' sözleriyle telaşının kurbanı olmuştur." dedi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli partisinin Meclis'teki grup toplantısında konuştu. Bahçeli, konuşmasına rahatsızlığı nedeniyle mesaj ve telefonlarıyla geçmiş olsun dileklerinde bulunan Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlara, diğer parti genel başkanlarına teşekkür ederek başladı.
Hükümetin aklının karışık, politikalarının karanlık olduğunu ifade eden MHP Genel Başkanı, gelişmelerin Türkiye'nin aleyhine gerçekleştiğini kaydetti. Devlet Bahçeli, "Doğru olan, doğru yapılan hiçbir şey yoktur. Türkiye'de itiraf edilmemiş bir yönetim boşluğu vardır. Milli güvenliğimiz her yönden açık ve alarm vermektedir. Özellikle Sur ve Cizre'den her gün şehit haberleri gelmektedir. Analarımız her gün ağlamaktadır. Çözüm sürecinden azami ölçüde istifade eden terör örgütü Doğu ve Güneydoğu'ya silah ve bomba depolamış, militan kadrosunu doldurmuştur. Düşman vatanımıza tahkimat yapıp her yere konuşlanırken bu hükümet ne yapmıştır? Fiili işgale nasıl göz yumulmuştur? Yabancı ajanlar, alçak provokatörler, kan tutkunu katiller Cizre'ye, Sur'a, Silopi'ye iyice yerleşip cinayet planları yaparken, bu ülkeyi yönetenler nereye gitmiş, nereye sinmiştir? Keskin nişancılar 'Sur'da yüksek binalardan ateş açıyor' diyorlar. Evlerin kapıları bombalarla tuzaklandı diyorlar. Yerin altına tüneller kazıldığını söylüyorlar. Ayn el Arap'tan, yani Kobani'den terörist geçiş ve sızmaları olduğunu iddia ediyorlar. PKK'nın vatan toprakları üzerinde terör kampları kurduğu söyleniyor. Haraç almaları, sözde mahkemeler kurmaları, hendekler kazıp pusu atmaları, özyönetim ilanlarını konuşan bile kalmamıştır. Cizre'de bir evin bodrum katında yaralılar olduğunu günlerdir diline dolayıp teröristleri kaçırmanın peşinde olan HDP'liler milletin gözünün içine baka baka kin kusuyorlar. Halbuki şehit olan polislerimizi, askerlerimizi, sivil ve masum insanlarımızı bu PKK yedekleri ağızlarına dahi almaktan imtina ediyor. Tamam da, bunlar oluyorken AKP hükümeti neredeydi?" ifadelerini kullandı.
"KEYFİ VE TOTALİTER BİR YÖNETİM MODELİ BİNA ETMEK İÇİN ÇIRPINIYORDU"
Bu süreç yaşanırken Cumhurbaşkanı'nın ne yaptığını soran MHP Genel Başkanı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ne yaptığını ben sizlere söyleyeyim. Keyfi ve totaliter bir yönetim modeli bina etmek için çırpınıyordu. Milleti kutuplaştırıp birbirine düşürmek için hesaplar yapıyor, yeni anayasa hazırlık sürecine vadeler biçiyor, istikamet çiziyordu. Dünyevi makam ve servet kibriyle başkanlık çetelesi tutuyor, yeni Türkiye bozgununun çatısını örüyordu. PKK kan dökerken; Erdoğan Şili'ye, Peru'ya, Ekvator'a, Senegal'e uçuyor, saltanat sürüyor, gezip tozuyordu. Hatta zırhlı makam araçlarını yüz binlerce dolar maliyetle okyanusun üstünden uçuruyordu." diye konuştu.
'O ZAT DÜRÜST DEĞİL' SÖZLERİYLE TELAŞININ KURBANI OLMUŞTUR
20 Temmuz'dan bu yana gelen şehit haberlerini değerlendiren Bahçeli, terörle mücadele konusunda hükümetin kafasında soru işaretlerinin olduğunu ifade etti. Devlet Bahçeli, açıklamalarına şöyle devam etti: "Çözüm süreci tamamıyla komada bulunan PKK'ya yaramış, canlandırmış, büyütmüş, silahlandırıp azdırmıştır. Bugünkü ortamda, Sur ve Cizre başta olmak üzere, şehirlere kadar terör inmiş, sokak savaşı çıkmışsa, bunun gerisinde Oslo'da verilen sözler vardır. İmralı'da kurulan pazarlık masaları al bayrağa sarılı tabut olarak fatura edilmiştir. Dolmabahçe Sarayı'nda AKP-PKK buluşmasıyla ilan edilen ihanet mutabakatının kanlı sonuçları Cizre'de, Sur'da görülmüştür. Erdoğan Dolmabahçe kepazeliğini doğru bulmuyor, kabul etmiyor, hatta yaftalıyordu. AKP'li bakanlarla PKK temsilcilerinin İmralı canisinin 10 maddelik ihanet metinini kamuoyuna duyurmasına Erdoğan işler sarpa sarınca tepki gösteriyor, sert çıkıyordu. Erdoğan 'haberim yok' diyordu. Ancak Bülent Arınç geçtiğimiz günlerde, 'Erdoğan'ın haberi var' diyerek bir kez daha malumun ilanını yapmıştır. Erdoğan ise, eski dostuna okyanusun karşı kıyısından cevap vermiş, birden bire 'o zat dürüst değil' sözleriyle telaşının kurbanı olmuştur. Dolmabahçe mutabakatı madem Erdoğan'ın bilgisi dışında yapılmış, madem çok yanlıştır; o halde, PKK'nın ara elemanlarıyla fotoğraf karesine giren, koltuklarında zafer kazanmış komutan edasıyla oturan malum bakanlar hak ettikleri karşılığı niçin görmemişlerdir?"
"AKP HÜKÜMETİ MUTLAKA TEDBİR GELİŞTİRMEK ZORUNDADIR"
Bayırbucak Türkmenlerinin yurtlarından edilmesiyle yeni bir mülteci dalgasının geldiğini hatırlatan MHP Genel Başkanıi, "Dün Türkiye'ye gelen Almanya Başbakanı Merkel'in derdi de bu mülteci sağanağına ülkemizi kalkan yapmaktır. Sayıları 3 milyona yaklaşan mülteciler Türkiye'nin sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik dengesini zaten olumsuz derecede etkilemiştir. Yeni bir mülteci akınının sonuçları ise daha da ağır olacaktır. AKP'nin dış politikası geri tepmiş, imha olmuştur. Bu kadar büyük bir göç hareketinin milli güvenlik ve huzurumuzu dinamitleyeceği çok nettir. AKP hükümeti mutlaka tedbir geliştirmek zorundadır. Ve bunu yaparken yabancı başkentlerin gözüyle değil, milli politikaların ve başkent Ankara'nın vizyonuyla hareket etmelidir." şeklinde konuştu.
"TARİH OKURKEN NE YAPIYORDUN, O ZAMAN DA ŞİVAN PERVER Mİ DİNLİYORDUN?"
Başbakan Davutoğlu'nun, 'Bakanlar Kuruluna baktığımda, ben bir Türkmen aşireti çocuğuyum. Sol tarafımda bir Mezopotamya çocuğu, bir Kürt çocuğu oturur, Mehmet Şimşek Başbakan Yardımcımız. Sağ tarafımda Karadeniz'den bir başka vatan evladı, Numan Kurtulmuş. Ama en uç noktada Batı Trakya'dan, Rumeli'den gelen bir Rumeli çocuğu, Mehmet Müezzinoğlu Sağlık Bakanımız."sözlerini değerlendiren Bahçeli, "Evet, bu esef verici talihsiz sözlerin sahibi Türklüğü etnik seviyeye indiren, bakanlarına etnik mercekle bakan Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'dır. Davutoğlu Anadolu kültürü diyor, Türk kültürünü yok sayıyor. Davutoğlu aynen bebek katilinin jargonuyla Mezopotamya halkları, Anadolu halkları diyor; Türk milletini inkar ediyor. Davutoğlu Haçlılardan, Moğollardan, emperyalizmden dert yanıyor; ama bunlara da taş çıkartıyor. Parçalayıcı ulus anlayışı yerine birleştirici millet anlayışını getireceklermiş. Sayın Davutoğlu senin dilin ne söylüyor? Varmak istediğin yer neresidir? Hiç mi sosyoloji okumadın? Tarih okurken ne yapıyordun, o zaman da Şivan Perver mi dinliyordun?" dedi.
Başbakan Davutoğlu'nun 'Ortadoğu'da kapsamlı birleştirici ruh hareketi başlatıyoruz' sözlerini de eleştiren Devlet Bahçeli, şöyle devam etti: "Pes doğrusu. Sayın Başbakan, Ortadoğu'nun ruhu çalınmışken, Türkiye bölgenin her köşesinden tasfiye edilmişken bu hayal mahsulü palavrayı ağzına almaktan vicdan azabı duymuyor musun? Davutoğlu Türklüğe ve Türk kimliğine Kandil'den bakmış, Erivan, Moskova, Brüksel, Washington'dan yaklaşmıştır. Bu çok büyük bir geri adım, izahı olmayan zihni bulanıklıktır. Başbakan 'yerel yönetimlerin yetkilerini genişleteceğiz' diyor, PKK'da tam bunu istiyor. 'İstişare meclisleri kuracağız' diyor, bölücüler de özyönetim ve özerkliğin kabulü için bunu bekliyor. Ankara'da masa kuracağız diyor, zımnen PKK'yı başkente davet ediyor. Akıl alır gibi değil, bu ne rezilliktir? Ve Davutoğlu freni patlamış, contaları yanmış bir kamyon gibi konuşmayı sürdürüyor ve diyor ki 'Çukur kazacağınıza gelin anayasa komisyonuna istediğinizi söyleyin' Kime söylüyor? PKK'ya; kim söylüyor? Serok Ahmet. Yani Davutoğlu Mardin'de PKK'yı açıkça masaya davet etmiştir."
"MONDROSÇULAR, SEVRCİLER, AKP'Yİ KISKIVRAK ELE GEÇİRMİŞ"
Devlet Bahçeli, sözlerini şöyle tamamladı: "Şehitlerimizin ruhu azap içindedir. Milli ve üniter devletimiz, birlik ve kardeşlik duygularımız linç edilmektedir. AKP hiçbir şeyden ders almamıştır. İhanet bu siyaset anlayışının hücrelerine kadar sinmiştir. AKP-PKK'ya ateşkes teklifi getirmiş, teslim senedini imzaya hazır olduğunu ima etmiştir. Mondrosçular, Sevrciler, manda ve himaye özlemi çeken köksüzler AKP'yi kıskıvrak ele geçirmiş, Davutoğlu'nu da vesayet altına almışlardır. Sayın Davutoğlu bilesin ki, bu vatan Türk vatanıdır. Türkiye Cumhuriyeti'ni nice badirelerden, nice felaketlerden sonra Türk milleti kurmuştur. Kutlu ecdadımız Alpaslan bir Türk komutanıdır, askerleri Türk'tür, bu toprakları da can pahasına Türkleştirmişlerdir. Bu aziz vatanda Mezopotamya çocukları değil, tamı tamamına Türk çocukları vardır ve hepsi bu milletin eşit, saygın, onurlu ve aralarında fark bulunmayan evlatlarıdır."
CİHAN