‘BAĞIRTA BAĞIRTA’
Hemen herkesin bildiği bir anekdot vardır hani…
Fatih Sultan Mehmet 1453 yılında Bizans’ı kuşatma altında tutarken; hatta Osmanlı askerleri surları birer birer ele geçirirken, o sırada henüz İstanbul olmayan Konstantinapolis’te meleklerin cinsiyeti üzerine hararetli bir tartışma yapılıyormuş diye…
İşte o hesap Ankara’da da meleklerin cinsiyeti tartışmasına fark atacak bir Başkanlık kavgası veriliyor uzun zamandır.
Hem de ülke kan gölüne dönmüş, toplum kutuplara ayrılmışken…
“400 vekili verin rahat edin” söylemiyle girdikleri genel seçimden umduğunu bulamayan AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Haziran 2015’ten bu yana Türkiye yanarken sadece seyrediyorlar.
1,5 YILDA 497 KURBAN
Mesela…
Son 18 ayda gerçekleştirilen terör saldırılarında kaç kişi öldü biliyor musunuz?
BBC Türkçe‘nin derlemesine göre 497 kişi hayatını kaybetti. Yaralananların sayısı da 2 bini geçti.
Kimin umurunda?
15 yıldır ülkeyi yönetenlerin tek derdi Başkanlık sistemine geçmek…
Sosyal medyada vahşi görüntüler yayınlandı yaklaşık bir hafta önce.
Kanlı terör örgütü IŞİD, uzun zamandır elinde bulunan iki Türk askerini yakarak katlettiğini iddia etti.
Haber doğru ya da yanlış bilmiyoruz. Uluslararası bağımsız kurumlar, görüntülerin doğru olduğunu savunuyor.
NEDEN KONUŞMUYORLAR?
Peki ülkeyi yöneten sorumlular ne diyor?
Her konuda muhtarlara konuşan Erdoğan tek kelime etmedi bu konuda.
Neyi bekliyor acaba?
Görüntülerdeki katilin yakalanmasını mı?
Hükümet de askeri cenah da suskun. Hâlâ araştırıyorlar konuyu…
Bu görüntülerin gerçek olup olmadığından tutun ailelerin yaşadığı drama kadar konuyla ilgili kamuoyunun merakını giderecek ciddi bir değerlendirme gelmiyor yetkililerden maalesef.
Neden?
Çok mu meşguller?
Başkanlık rejimi uğruna sarf edilen enerjinin yüzde biri kadar bile bir çabanın bu iki askerin kurtarılması için gösterilmediği iktidar partisinin beyanlarıyla ortaya çıktı zaten.
KURTULMUŞ’TAN İZAH YERİNE GÖZDAĞI
Yoksa Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş niye medyayı tehdit etsin ki…
“Sosyal medyadaki bazı arkadaşlar ayaklarını denk alsın. Uyduruk görüntüler üzerinden Türk halkının moralini bozmak vatanseverlik değildir” diyor Kurtulmuş…
Ne yapacaksınız bir elin parmakları kadar kalan insanları da mı içeri tıkacaksınız?
Bakın uluslararası basın örgütleri ne diyor 15 yıldır tek başınıza yönettiğiniz Türkiye için?
– 2016 yılı Türkiye’deki basın özgürlüğü için kara bir yıl oldu.
– Türkiye’de 148 gazeteci halen cezaevinde…
– 170’e yakın medya organı kapatıldı, binlerce medya çalışanı ve gazeteci işsiz…
Daha dramatik olanı ne biliyor musunuz?
Basın özgürlüğü konusunda Türkiye, 180 ülke arasında 151’inci sırada. Önünde Tacikistan, arkasında Demokratik Kongo Cumhuriyeti var.
AKP için gurur tablosu…
“Geçelim bu konuyu, Başkanlık gelince hepsi düzelecek nasılsa…” mı diyorsunuz?
SUİKAST YALANLARI
Başkanlık gelse de gelmese de bu kara bilanço hep AKP ile birlikte anılacak…
Tıpkı Cumhuriyet tarihinde bir yabancı Büyükelçi’nin, Rus Karlov’un muvazzaf bir polis tarafından sırtından vurularak öldürülmesi gibi…
AKP yerli kamuoyunu algı operasyonları ile kandırmaya devam etsin, suikastı yapan polis üzerinden suçu Cemaat’e yıkmaya çalışsın.
Putin ve Rusya, 10 günde çürüyen bu yalanlara kanar mı?
Yoksa AKP seçmeni gibi “önce çıkarımız ne” diye mi bakar?
Peki alacağını aldıktan sonra ne olur?
Yarın bu kadar yalanı Putin, yüzüne vurunca AKP ne yapar?
Benden yalan söyleyenlere bir tavsiye…
Putin’in, Karlov’un cenaze töreninde tarihe geçen fotoğrafına iyi bakın sonra da ona göre yeni yalanlar uydurun.
EL BAB’DA KAYBETTİKLERİMİZ
Bilgi paylaşılmayan bir konu da Suriye’deki askerlerimiz…
Medya sadece sınıra askeri sevkiyattan bahsediyor. Cumhurbaşkanı da El Bab düştü düşecek mealinde konuşup duruyor.
Ya kara toprağın bağrına düşenler?
Onların acısıyla yürekleri kör gibi yanan analar, babalar, eşler, çocuklar, sevgililer…
Bu insanların, oy verme dışında AKP ve hükümet için bir anlamı var mı pek emin değilim.
Kendi evlatları gibi düşünseler çoktan yeri göğü inletip El Bab’da neler olup bittiğini açık yüreklilikle anlatırlardı.
ŞEHİTLİK LAFTA
şehit aileAma anlatmıyorlar. Sadece şehitlikten, şehadetten bahsediyorlar. Laf ebeliği yapıyorlar yani…
Hem de İslam’ın kutsal kabul ettiği bir kavramı -tıpkı diğerleri gibi- politik hedeflerine meze ediyorlar.
Niye?
Milliyetçi oyları, Arınç’ın tabiriyle ütüp vatan, millet, şehitlik gargarasıyla rejim değişikliği yapmak istiyorlar.
AKP’nin ve Erdoğan’ın tek derdi bu…
Gerisi hikâye…
40 bin insan “terörist” ithamıyla cezaevlerinde…
Hayatını kaybedenler…
Parçalanan aileler…
Binlerce acı…
Umurlarında değil.
Şırnak’ta, Cizre’de gözyaşı döken ailelere merhamet etmedikleri gibi zulmettikleri Cemaat mensuplarına da evlatlarını kaybeden şehit ailelerine de acımıyorlar.
KUZU VE GÖKÇEK
Yüreklerinde onlara yer yok çünkü…
Maalesef yok…
Varsa yoksa Başkanlık…
Burhan Kuzu, rejim değişikliği olunca MHP diye bir parti kalmayacağını işte bu nedenle kolayca telaffuz edebiliyor.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek başkanlık konusunda CHP’lilere, “Boşuna nefes tüketmeyin, anayasa değişikliğini bağırta bağırta geçireceğiz” deme cüretini işte bu sebeple gösterebiliyor.
Aslında sözün bittiği yer burası…
AKP ve Erdoğan gücün zirvesindeler.
Kuzu da Gökçek de bunun farkında…
Mutlak iktidar sahiplerine yaranmak için diğer partililer gibi olağanüstü çaba sarf ediyorlar.
ALMA MAZLUMUN ÂHINI…
Üzücü olan ne biliyor musunuz?
Erdoğan ve yandaşları, Başkanlık hedefine ulaşmak için İslami değerleri ucuz siyasetlerine alet ediyorlar ama dini bilmiyorlar.
Allah’ın mazlumun ahını yerde bırakmayacağı, zalimlerin burnundan fitil fitil getireceği gerçeğine gözlerini kapatıyorlar.
Ne diyelim bu kadar zulmü açıktan işlediklerine göre bizim bilmediğimiz ama onların bildiği bir kurtuluş reçetesi var demek ki…
Bediüzzaman Hazretleri’nin ortaya koydu ölçü ise şu: Zarara rızasıyla girene merhamet edilmez ve lâyık değildir.
Türkiye’nin dört bir yanından acı feryatlar yükseliyor.
Bu çığlıkları duymayan AKP ise tıpkı Bizanslılar gibi tali bir konu olan Başkanlık meselesini “bağırta bağırta” geçireceğiz diyerek ülkenin altını üstüne getiriyor.
İlgililere duyurulur.
– Zarara rızasıyla girene merhamet edilmez ve lâyık değildir.
Vehbi Şahin tr724