Türkiye’nin komşu ülkelerin ucuz Pazar yerine döndüğüne dikkat çeken Babacan, ”Paramızın, karşısında değer kaybetmediği para birimi neredeyse kalmadı. Bir tek senelerdir topraklarında iç savaş süren Suriye dışındaki tüm komşularımızın karşısında paramız eridi.” ifadelerini kullandı.
Ankara’da partisinin 8. İl Başkanları Toplantısı’nda konuşan Babacan şu ifadeleri kullandı:
”TÜRKİYE, KOMŞU ÜLKELERİN ‘HER ŞEY 1 LİRA’ MAĞAZASINA DÖNDÜ”
Ülkemiz, sınır komşularımızın ucuz pazar yeri oldu. Paramızın, karşısında değer kaybetmediği para birimi neredeyse kalmadı. Bir tek senelerdir topraklarında iç savaş süren Suriye dışındaki tüm komşularımızın karşısında paramız eridi. Azerbaycan, Gürcistan, Yunanistan, Bulgaristan için adeta bedava bir ülkeye döndük. Elbette ülkemizin komşularının rahatça geldiği bir ülke olmak isteriz. Ticaretimizle, sanayimizle, kültürümüzle, turizmimizle bir cazibe merkezi olmak isteriz. Ama bu öyle bir şey değil. Koskoca Türkiye, komşu ülkelerin ‘Her şey bir lira’ mağazasına döndü neredeyse.
”FAİL BEŞTEPE’DE”
‘Türk lirasını gidip dövize çevirmek ahlaksızlık’ diyorlar. Bu seviyeye iniyorlar. Kimse, kendi kötü yönetiminin bedeli altında ezilen bu ülkenin haysiyetli vatandaşlarına hakaret etmeye kalkmasın. Dün yine ‘Stokçuluk cezasını arttırıyoruz’ diye faturayı yine başkalarına kestiler. Piyasadaki sorunların faturasını üretene, tacire, esnafa kesemezsiniz. Bu cezalarla vatandaşa dönüp, ‘Fiyat artışların sebebi şu kişiler’ diyerek başka failler uyduramazsınız. Stokçu dediğiniz insanlar bugün sattığını yarın alamayan esnaf. İktidardakilere sesleniyorum: Bu eser, sizin eseriniz. Fail sizin yönetiminiz. Hiç sağı solu işaret etmeyin. Haksız yere cezalar yağdırmayın. Fail Beştepe’de.
”BU ÜLKE BU DEĞERSİZLİĞİ HAK ETMİYOR”
Hani pazarlarda kullanılan bir tabir vardır, ‘Batan geminin malları bunlar’ diye. Türkiye’ye alışverişe gelenler, ‘Batan Türkiye’nin malları bunlar’ diye diye kapış kapış alışveriş yapıyorlar. Emeğin sömürüldüğü, alın terinin değersizleştiği bir ülke olduk. Yabancılar için ucuz ürünlerin cennetine döndük. Kur arttığında tüm ham madde fiyatları artıyor. Artmayan ne var? İş gücü. Yeni model diye ortaya koydukları bu ülkenin işçisinin, çalışanın alın terini daha ucuza yurt dışına pazarlamaktan başka bir şey değil. Bu ülke 7’den 77’ye, hiçbir ferdiyle bu değersizliği hak etmiyor. Meşhur bir lafları vardı ‘değerli yalnızlık’ diye. Değer meğer kalmadı sadece yalnızlık kaldı. Dünyadan kopmuş, dünyada itibarsızlaşmış, güveni yitirmiş bir ülke görüntüsü var.
”ERDOĞAN’I DİNLEYEN YAYA KALIYOR”
Kaç yıldır aynı şeyleri söyleyip duruyor. Ancak Erdoğan’ı dinleyen de yaya kalıyor. ‘Bozdurun’ diyor ya hani… Elinde üç kuruşu olan, yarına yok olmasın diye, sırf parasının değerini korumak için mecbur kalıyor. Bankalarımızda tarihin en yüksek yabancı para mevduatına sahip olduğumuz bir dönemindeyiz. Vatandaşlarımız Türk lirasına güvenini ilk kez bu denli yitirdi. Bakıyoruz şu an iktidara sanki başka bir ülkede yaşıyorlar. Tarif ettikleri ülke başka bir ülke. Çevresindekiler halkın durumunu anlamıyor diyorlar. Tek imzayla her şeyi yaparım diyen çevresini yönetemiyor mu?
”AİHM KARARLARINA SAYGI DUYMAYIN SONRA GÜVENİ OLUŞTURMAYA ÇALIŞIN”
Güven nasıl kazanılır bilmiyorlar. Zamanında güveni nasıl inşa ettiğimizi anlattık yine anlatıyoruz. Defalarca da anlatmamız gerekiyor, belki anlarlar. Yine anlatıyoruz. Bir, konuşunca doğruyu söyleyeceksin; iki, söz verince tutacaksın; üç, emanete hıyanet etmeyeceksin; dört, her daim adalet ve hukukla hareket edeceksin; beş, dürüst ve ehil kadrolarla çalışacaksın; altı, istişareyi asla bırakmayacaksın; yedi, şeffaf olacaksın; sekiz, planlı programlı olacaksın. Siz her türlü haksızlığı hukuksuzluğu yapın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararına saygı duymayın, imza attığınız sözleşmelere sadık kalmayın sonra güveni oluşturmaya çalışın. Beyhude ama biz anlatmaya devam edeceğiz.
”BİR İNSAN, NASIL OLUR DA BU AYMAZLIK İÇİNDE OLABİLİR?”
Kasa önünde parası çıkışmadığı için aldıklarını iade eden vatandaşlarımızı, pazarda taneyle meyve alan, sebzeleri yarım yarım alan emeklilerimizi her gün görüyoruz. Ama iktidarın büyük ortağına bakıyoruz. Genel başkanları da Beştepe’dekiler de şaşkınlık veren bir kopukluk halindeler. Hayret ediyorum, bir zamanların en güçlü halk hareketlerinden birinin başında olan bir insan, nasıl olur da bu aymazlık içinde olabilir? Çevreyi, merkeze taşımayı başaran bir ekibin başındaki kişi, nasıl olur da çevreden tamamen kopmuş olabilir?
”BU BASKI GÜNLERİNİ SONA ERDİRECEĞİZ”
Biz bu demokratik gerilemeyi durduracağız. Bu baskı günlerini sona erdireceğiz. Bu karabasandan, bu kabustan hızla refaha geçeceğiz. Kararlı adımlarla, emaneti teslim almaya geliyoruz. Nasıl ki kötü bir rüyadan, kabustan uyandığımızda bir bardak su içip ‘oh’ diyerek rahatlıyorsak, işte DEVA iktidarı o huzur dolu nefes olacak.’’