''Şöyle düşünün; her birimizin bir günde yapması gereken aktiviteler var. Bunun içine yeme, içme, öz bakım, konuşma, yazma, okuma girmez mi? Bunların içerisinden bazılarını çıkardığınız da geriye ne kalır? Kimsenin yardımı olmadan bir başına kalamayacak bir insan kalır…Günlük bir rutin içerisinde bir sürü şeyi unuttuğunuzu düşünün. Nasıl yol alabilirsiniz tek başınıza, imkanı var mı? Olamaz. Ayrıca bu halde bile kendisi bir hassasiyet yaşıyor. Aysel Hanım uzunca bir süre cezaevinde daha ağır koşullarda olan mahpuslar var diyerek kendisinin gündeme getirilmesinin haksızlık yaratabileceğini düşündü. ''
Aysel Tuğluk annesinin naaşın yeniden gömüldüğü yerden çıkarılmasına tanıklık etti. Aysel Hanımın bugün yaşadığı sürecin müsebbibi o gün o mezarlıkta bizlere saldıranlar ve onları koruyan kolluyan siyasi iktidarın kendisidir
Tuğluk’un muayenesini yapan doktorların da aynı kanaatte olduğu bilgisini paylaşıyor:
''Cezaevinde birinci yılı dolmadan annesinin ölüm haberini aldı. Ve izinli olarak çıkarıldı. Ben de bu süreçte avukatı olarak yanındaydım. Ve bizim annesinin defin süreci esnasında yaşadıklarımız var. Bu şu anda bu ülkede yaşayan seksen milyon insanı yakından ilgilendiren bir mesele. Mezarlığa girdiğimiz andan itibaren ırkçı sözlü saldırılara ve tacize maruz kaldık, akabinde de hepimize yönelik fiziken taşlı saldırılar başladı. Bu durum defin esnasında ve sonrasında da daha korkunç bir hal alarak devam etti. Havaya ateş de açmaya başladılar. Bugün değerlendirdiğimde korkunç bir katliam çıkabilirdi. Aysel Hanım bütün bunları, gördü, duydu, yaşadı ve tanıklık etti. Naaşın yeniden gömüldüğü yerden çıkarılmasına da tanıklık etti. Gün be gün Sayın Tuğluk’un bu etkiden kurtulamadığını, üzerinde kalıcı etkiler bıraktığını gözlemledik. Ve hatta cezaevi idaresi ve personeli ile eş zamanlı gözlemledik. Çok ağır bir hale döndüğünü gözlemledik. Aysel Hanımın bugün yaşadığı bu sürecin müsebbibi o gün o mezarlıkta bizlere saldıranlardır, onları koruyan kollayan siyasi iktidarın kendisidir.’’
Kocaeli Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı: 'Aysel Tuğluk'un cezasının infazı ertelenmeli'
Bu muayene sonunda Kocaeli Tıp Fakültesi, siyasetçi Aysel Tuğluk için; ‘Hastalığının kronik seyirli olduğu ve ilerleyici vasıf arz ettiği, cezaevi koşullarında sağlanabilecek tıbbi destek ve bakımının yeterliliğinde sorun yaşanabileceği, ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyeceğine ve dolayısıyla cezasının infazının ertelenmesi’ tespitinde bulundu.
Temmuz ayında açıklanan bu rapordan sonra hem avukatları hem de cezaevi idaresi Tuğluk’un İstanbul ATK Başkanlığı’na sevkini talep etti.
ATK Raporu: Cezaevi şartlarında hayatına devam edebilir
Bunun üzerine Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı; Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’nun raporunu esas alarak, 03 Eylül 2021 tarihinde infaz erteleme talebini reddetti.
ATK'nin tespitine ve Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı kararına tepkili olan Tuğluk'un avukatı Reyhan Yalçındağ, kararın siyasi olduğunu vurguluyor:
''Biz müvekkilimizin bir an önce tahliye edilmesi gerektiğini söyledik, cezaevinde tek bir an kendini idame ettiremeyeceğine dair dokuz kişilik bir uzman raporu var. Ama burada bir Türkiye klasiği yaşadık. Maalesef Adli Tıp Kurumu Başkanlığı politik mahpusların cezalarını ertelemiyor. Hasta mahpusların bulunduğu, cezaevlerinin bağlı olduğu tıp fakültelerinin adli tıp kurumlarını by-pass eden, yok sayan ve onlar uzman hekim değilmiş gibi davranan bir ATK Başkanlığımız var. Sadece siyasi bir departman olarak duruyor. Tıp etiğinden uzak raporlar veriyor.''
''ATK muayenesi sırasında hekimler Tuğluk'a rencide edici söylemlerde bulunmuş''
TİHV: ''Her iki raporda çelişkiler var, Tuğluk'un durumu ATK bünyesinde bir üst kurul tarafından incelenmeli''
''Türkiye İnsan Hakları Vakfı raporunda önemli çelişkilerin olduğunu ve bunların giderilmesi için mutlak suretle Tuğluk'un bir üst kurul tarafından tekrar ATK bünyesinde muayenesinin şart olduğu söyledi. Bu rapor da mevcut ve Adalet Bakanlığı biliyor. Biz ATK Üst Kurulu'na da itiraz ettik. Fakat elimizdeki raporlara rağmen bir uzatma hali var. Ne evet ne hayır deniliyor, donmuş durumda.''
Avukat Yalçındağ ayrıca, Aysel Tuğluk için infaz erteleme sağlanması gerektiğini söylüyor:
''Bir kez daha diyoruz ki; tek bir gün kaybetmeyelim. Tıp etiğine, ahlaka, bilime ve hukuka dönün. İtirazlarımızı kabul edin. Ve Sayın Tuğluk'un gerekli muayenesi gerçekleştirildikten sonra durumuna uygun bir rapor hazırlanarak infaz ertelemesi sağlansın.''
İHD: Kocaeli Üniversite Adli Tıp raporunda, Aysel Tuğluk’un ‘demans’ hastalığının olduğu açık biçimde ifade edilmiştir
Aysel Tuğluk’un serbest bırakılması için çağrı yapan İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, ''12 Temmuz 2021 tarihli Kocaeli Üniversite Adli Tıp raporunda, Aysel Tuğluk’un ‘demans’ hastalığının olduğu, hayatını sürdürmek için ikinci kişilerin yardımına ihtiyaç duyduğu açık biçimde ifade edilmiştir. Hastalığı hızla ilerleyen Tuğluk'un yaşamı riske atılıyor.'' ifadelerini kullandı.
Ne olmuştu?
Tuğluk hakkında hazırlanan iddianamede, DTK Eş Başkanlığı döneminde yaptığı açıklamalar ve faaliyetleri nedeniyle suçlanmıştı.
16 Mart 2018’de kararını açıklayan Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi, Aysel Tuğluk'a “örgüt yöneticisi olmak” iddiasıyla 10 yıl hapis cezası vermişti.
Yapılan itirazlara rağmen, Yargıtay 16. Ceza Dairesi de Tuğluk hakkında verilen hapis cezasını onadı.
Son olarak ise Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 6-8 Ekim Kobane eylemlerine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında eski HDP milletvekili Aysel Tuğluk için tutuklama kararı verilmişti.
Aysel Tuğluk hakkında
Demokratik Toplum Partisi'nde (DTP) Eş Başkanlık yaptı. 2007-2009 yılları arasında Diyarbakır milletvekili, 2011-2015 yıllarında HDP Van milletvekili oldu. Ayrıca HDP Hukuk ve İnsan Haklarından sorumlu eski Eş Genel Başkan Yardımcılığı görevini sürdürdü.