Minik Aylan Kurdi'nin de aralarında bulunduğu tekne faciasında organizatör oldukları iddiasıyla tutuklanan, 'Göçmen kaçakçılığı yapmak' ve 'Taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet vermek' suçlarından tutuklu olarak yargılanan Suriye uyruklu Muwafaka Alabash ve Asem Alfrhad, bugün ikinci kez hakim karşısına çıktı. Duruşmayı, Muwafaka Alabash'ın eşi Nida Hafız ile oğlu da izledi.
İlk duruşmada Aylan Kurdi'nin babası Abdullah Kurdi'yi 'organizatör' olmakla suçlayan sanıklar, iddialarının arkasında olduklarını yenilerken, sanık avukatları da bu iddiayla ilgili yeni delilleri mahkemeye sundu. Avukatlar, Suriye'deki bazı televizyon kanallarında yayınlanan ve faciadan kurtulan kişilerle yapılan röportajları mahkeme heyetine dinletti. Kayıtlarda, kazada yakınlarını kaybeden mültecilerin minik Aylan'ın babası Abdullah Kurdi'yi suçladıkları ve kendisinin işi organize eden kişilerden biri olduğunu iddia ettikleri görüldü.
İkinci duruşmada, iki tanık da dinlendi. Muhamed Ali Dip ile Ziyad Zein isimli tanıklar, sanık Muwafaka Alabash'ı Suriye Lazkiye'den tanıdıklarını, çok eski arkadaş olduklarını ve kendisinin kaçakçılıkla bir ilgisi olmadığını savundu. Her iki tanık da Alabash'ın çocuğunu tedavi ettirmek için Avrupa'ya geçmek istediğini, bu nedenle kendilerinden bin 500 dolar borç para aldığını da söyledi.
Tutuklu yargılanan Muwafaka Alabash da mahkeme heyetinin sorularını cevaplarken, "Ben kendi halimde biriyim. Bu tür işlere bulaşacak biri değilim. Türkiye'de de mutluyum. Oğlum hastaydı, onun için yurt dışına çıkmak istedim. Oğlumun hasta olduğunu ispat edebilirim." dedi.
Salonda eşi ve oğlunu gören Alabash, gözyaşları içinde, "Hem şerefim hem namusum hem de oğlumun üzerine yemin ederim ki ben suçsuzum." diye konuştu. Asem Alfrhad da suçsuz olduğunu iddia ederek, mahkeme süresince adı geçen Abdullah Kurdi'yi tanımadığını söyledi. Hakim, diğer sanık Muwafaka Alabash'ın bir önceki ifadesinde, "Abdullah Kurdi ile görüşmeye birlikte gittik" beyanını hatırlatarak sanıkların çelişkili ifade verdiğine dikkat çekti.
Mahkemede tanık ve sanık ifadeleri dinlendikten sonra savcı esas hakkındaki mütalaasını okudu. Savcılık mütalaasında sanıkların orgnaizasyonun 'emanetçisi' olduğu ve bu nedenle göçmen kaçakçılığı suçu işledikleri ancak bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme suçunun delil yetersizliği nedeniyle tespit edilemediği belirtildi. Mahkeme heyeti, sanıkların Yargıtay 18. Ceza Dairesi'nin 55. Maddesi gereğince göçmen kaçakçılığı suçunun sabit görülmesi ve kaçma şüphesinin bulunması nedeniyle, tutukluluk hallerinin devamına, taksirle ölüme sebebiyet verme suçundan ise beraatlerine karar verdi.
Öte yandan Muwafaka Alabash'ın, 'yurt dışına gitme' düşüncesi olduğunu sık sık yinelemesi de sanıkların 'tutuksuz' yargılanma ihtimalini ortadan kaldırdı. Hakim, "Sanığın yurt dışına gitme ısrarı, kaçma şüphesini getirmektedir." diye konuştu. Sanık avukatlarının itirazları için mahkeme 4 Mart 2016 Cuma gününe ertelendi.
Duruşma sonrasında gazetecilerin sorularını cevaplayan sanık Muwafaka Alabash'ın karısı Nida Hafız, eşinin göçmen kaçakçılığı ile bir ilgisinin olmadığını yenileyerek, "Bütün Suriye Abdullah Kurdi'nin kaçakçılık yaptığını biliyor. Bunu burada dile getirmemize rağmen kimse bizi dinlemiyor. Benim eşim suçsuz, biz boşu boşuna mağdur ediliyoruz." diye konuştu.
OLAY
2 Eylül tarihinde Yunanistan'ın İstanköy (Kos) Adası'na geçmek isterken bindikleri fiber tekne, Akyarlar Mahallesi Alihoca Burnu açıklarında alabora olması sonucu Suriyeli 3 yaşındaki Aylan Kurdi, ağabeyi 5 yaşındaki Galip Kurdi ve annesi 35 yaşındaki Rihan Kurdi'nin de aralarında bulunduğu 5 kişi hayatını kaybetmişti. CİHAN