Kocaman, Hürriyet Gazetesi'nden Mehmet Arslan'a verdiği demeçte şunları söyledi:
*Olayları iki bölümde incelemek lazım. Birinci bölüm, statlardaki vahşet! Evet Fenerbahçe Stadı'nda yaşananlar bir normal bir futbol taraftarı profili düşünüldüğünde olağan dışıydı. Sahalarda şiddet var. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor… Sonuçta tüm statlarımızda bir şiddet olduğu açık. Bu gerçeğin altını çizelim. Bu tür davranışları ve sporda şiddeti de tüm kalbimizle kınadığımızı ifade edelim.
*Birçok kulüpte görev yaptım. Hiç hoşuma gitmezdi ama hep duyardık. Olay çıkaracak taraftarlar, "Sizi 250'lik yapacağız" derlerdi. Yani öyle bir olay çıkaracaklar ki, kulüp 250 bin TL ceza alacaktı. Bunu açıkça söyler, eyleme geçer ve söylediklerini de gerçekleştirirlerdi. Ya da hepimiz hatırlarız. Bir dönem 120 saniye kuralı vardı. Taraftar 120 saniyeden uzun bir küfürlü eylem yaparsa kulübe ceza gelirdi. Bunu bildikleri için de 118. saniyede tezahüratı bitirirlerdi. Yanlış anlaşılmasın kesinlikle bunları onaylamıyorum. Tüm vicdanımla kınıyorum. Bu tarafı net. Sadece bir tespitte bulunuyorum.
*Olaylar skor dahil, rakip 10 kişi kalmışken yani her şey Fenerbahçe'nin lehineyken başlıyor ve durmuyor. Az önce yukarıda ifade ettiğim gibi hiçbir taraftar profiline uygun olmayan davranışlar sergileniyor. Her yerde yapılanı da kınıyorum, kendi taraftarım yapıyorsa da kınıyorum. Ama öyle bir eğilim oluşturulmaya ve herkesin kafasına öyle bir düşünce pompalanmaya başladı ki, olay artık 'Fenerbahçe vahşetine' dönüştürüldü.
*Fenerbahçe misafir takımın hocasının kafasını yardı. Ama bakıyorsunuz, kafayı yardığı söylenen çakmak ortada yok. Sadece Şenol Güneş'e değil kim olursa olsun herhangi bir canlıya bir şey atılması yanlış. Bunu kınıyorum net. Sportif mesleğimin bitmesi bile umurumda değil. Bu konuda en net ve kararlı tavrı koyarım. Ama bir de neler olduğuna bakmak lazım.
*Şimdi olayların o anına gelelim. Şenol Güneş'in yere düştüğünü gördüm. Ani bir refleksle hemen yanına koştum. Yanımda Hasan Çetinkaya'da vardı. Hocanın yanındaki bir görevliye sordum. 'Herhangi bir şey yok' dedi. Görüntüde de var. Olayların çıkma nedenin Tolga Zengin'in tartışması olduğunu gördüm. 'Ne yapıyorsun? dedim' Tolga'ya. Tolga ile konuşurken, hocanın çıktığını görmedim.
*Şenol Güneş'in kafasında bir açık kanama, bu anlamda müdahaleyi gerektirecek bir durum görmedim. Sonra ne oldu bilmiyorum. Görüntülere bakın. Bende de var. Size göndereyim. Hoca yere düştükten sonra kulübede oturuyor. Yanında da kulüp doktoru var. O anda bir kanama veya yarılma olsa müdahale orada yapılmaz mı? Şenol Güneş'in kafasına 5 dikiş atıldı. Bütün her şey bu cümle üzerinden başlıyor. Lanetliyorum, sahaya ya da birine bir şey atılmasını. Kınıyorum. Ama o dikişin abartılmasını da kınıyorum. Doktorun ya da Şenol Güneş'in bu konuda bir açıklama yapması gerekiyor.
*Statlardaki vahşeti lanetliyorum. Ama olayların saptırılmasını da lanetliyorum. Çok hırpalanıyoruz. Ben Şenol Güneş'in başında o kanı görseydim 'Lanet olsun maça da futbola da' derdim. Meselenin özü sadece Fenerbahçe vahşeti denilerek saptırılamaz. Her şeyin yerli yerine oturtulması lazım.
*Şenol Güneş'in kafası yarılmışsa kulübede oturduğu o dakikalarda defalarca başına müdahale edilmesi lazım. Bunları söylemekten hicap duyuyorum. 'Şenol Hoca'nın kafası yarıldı ve 5 dikiş atıldı' cümlesi üzerinden tüm olay değerlendiriliyor. Dikiş atılması için cildin açılması ve doğal olarak kanaması lazım… Ama en azından kulübedeki o görüntüde akan kanın görülmesi lazım değil mi?
*Vahşet yaşanıyor tribünlerde tamam. Ama özellikle bizim yaşımızdaki insanların 50, 60, 70 yaşına gelmiş insanların bu noktada daha dikkatli davranması gerekmez mi?
*Ayrıca o başlığa çok takıldım. 'Ölseydim bu dikiş gerçek mi olacaktı?' Şenol Güneş bu sözleri söylemiş. O sözler bir vicdan hesaplaşması olduğunu gösteriyor. Ve herkes Türkiye'de bu milat olsun diyerek söze başlıyor. Her şey Fenerbahçe üzerinden mi milat olacak?