Danıştay 6. Dairesi, Bakanlar Kurulu'nun Aydın'daki jeotermal santraller için uygulanan "acele kamulaştırma" kararının yürütmesini durdurdu. Olağanüstü haller ve savaş durumlarında alınan bu kararın durdurulmaması durumunda telafisi mümkün olmayan sonuçlar oluşabileceği belirtildi.
Efeler ilçesi Yılmazköy Mahallesi'ndeki 34 mülk sahibinin, Aydın Valiliği ve Başbakanlık'a açtığı, acele kamulaştırma kararının yürütmesinin durdurulması davası sonuçlandı. Danıştay 6. Dairesi, oy çokluğuyla Bakanlar Kurulu kararının yürütmesinin durdurulmasına karar verdi. Bu durumu, davayı açanlarla birlikte değerlendiren Av. Hüseyin Yıldız, "Aydın'da yapılacak olan jeotermal tesislerin projeleri için verilmiş olan, 'ÇED gerekli değildir' kararına karşı açtığımız davayı kazandık. Bu projelere istinaden Bakanlar Kurulu tarafından alınmış olunan 'acele kamulaştırma' kararları hakkında da Danıştay 6. Dairesi, telafisi mümkün olmayan zararlar ortaya koyabileceğini gerekçe göstererek söz konusu kararın yürütmesinin durdurulması kararını verdi. Buna istinaden de söz konusu alanların, ekili dikili ve tarıma elverişli araziler olduğu gerekçesiyle Bakanlar Kurulu kararının iptal edilmesi yönünde bir görüş bildirildi. Bizim açtığımız davada halk jeotermal, pis koku istememektedir. Biz mahalle sakinlerinden, bu kokuyu, pisliği istemediklerini dile getirmelerini istiyoruz." dedi.
Bu kararla insanların arazilerini ellerinden alacak bir durumun söz konusu olmadığının ortaya çıktığını belirten Av. Arif Ali Cangı ise, "Sizin arazilerinizi, zeytinliklerinizi yurt savunması için başvurulması gereken olağanüstü yol olan 'acele kamulaştırma' yoluyla elinizden almak istediler. Danıştay, bunun yürütmesinin durdurulması kararı verdi. Danıştay dedi ki böyle insanların elinden zorla arazisinin alınacağı koşullar yoktur. Yapılacak işin, kamu yararına olup olmadığı daha belli değildir. Hattâ mahkeme, 'Kamu yararına aykırıdır' diye karar verdi. Diğer yandan acele yapılacak bir yurt savunması gibi bir mesele ortada yoktur. Siz sezsiz kalırsanız birileri projelerini ortaya koyar, izinlerini alır, santralini kurar. Bu saatten sonra sesimizi daha fazla yükseltme vaktidir." şeklinde konuştu.
Vatandaşlara rağmen "acele kamulaştırma" ve "ÇED gerekli değildir" denerek Aydın'ın verimli topraklarının yok edildiğini öne süren Çevre ve Kültür Platformu (AYÇEP) Başkanı Mehmet Vergili de, "Bize rağmen bize sorulmadan, Aydın coğrafyası yok edilmekle karşı karşıya bırakılıyor. Aydın'ın ovaları, dağları talan edilmiş durumda. Sadece jeotermal değil, maden firmaları da dağımıza, hayatımıza kastediyorlar." dedi.
Jeotermal kuyu ve santral istemediklerini belirten Yılmazköy Mahallesi Muhtarı Muhtar Şahin Can ise, "Yılmazköy halkı olarak bu tesisleri istemiyoruz. Zeytin, incir ağaçları, jeotermal için kesiliyor. Jeotermal tesislerden çıkan kokudan evlerimizde duramıyoruz." diye konuştu. Mahalledeki kahvehanede yapılan basın açıklamasına ilgi gösteren kadınlar da kokudan evlerinde duramadıklarından, pencerelerini açamadıklarından ve yakınlarının jeotermal santraller kurulduktan sonra artan hastalıklarından dert yandı. Bazı kadınlar da zeytin ve zeytinyağı fiyatlarının artmasının, jeotermalden olumsuz etkilenen veya kesilen zeytin ağaçları yüzünden olduğunu iddia ederek, geçim kaynakları olan zeytinyağının kilosunu 20 liradan almak zorunda kaldıklarını söyledi. CİHAN