Manisa'nın Soma ilçesinde 301 madencinin hayatını kaybettiği faciaya ilişkin görülen davada ara karar öncesi müşteki avukatları, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.'ye kayyum atanmasını talep etti.
Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın beşinci duruşmasının sekizinci celsesinde Savcı Oğuz Köktan, tutuklu maden mühendisleri Yasin Kurnaz ve Hilmi Kazık için adli kontrol şartıyla tahliye istedi. Sanık avukatları ise savcı mütalaasını sürpriz olarak nitelendirirken şehit madenci aileleri ve yakınları da tepki gösterdi.
SAVCIDAN TUTUKLU İKİ SANIĞA TAHLİYE TALEBİ
Duruşmada daha sonra Savcı Köktan'ın talepleri alındı. Mahkemeye mağdur ailelerce yapılan müdahillik taleplerinin kabul edilmesini isteyen Köktan, halen tutuklu bulunan maden mühendislerinden Kurnaz ve Kazık'ın, yattıkları süre ve aynı görevdeki tutuksuz sanıkların durumu gözönünde bulundurulup adli kontrol şartıyla serbest bırakılmalarını talep etti. Bunun üzerine duruşma salonunda bulunan madenci aileleri ve mağdur avukatları tepkilerini dile getirdi.
'BURADA BİR OYUN OYNANIYOR'
Mağdur avukatlarından Sercan Arat, şirketin patronu Alp Gürkan hakkındaki soruşturmanın ne aşamada olduğunun, savcılığa yazı yazılarak sorulmasını istedi. Av. Denizer Şanlı da Bursa'nın Mustafakemalpaşa ilçesinde 19 madencinin hayatını kaybettiği kazayı anımsatarak, bu davada verilen kararın Yargıtay tarafından, "olası kasıt" hükümlerine göre cezalandırılması talebiyle bozulduğunu aktardı. Kendi davalarıyla benzerlik gösterdiğini belirten Av. Şanlı, "Yerel mahkeme, bozma kararına uydu ve bir kişinin ifadesini alıp tekrar bilirkişi heyeti görevlendirdi. Bu, davayı uzatmaya yönelik bir çaba. İleriki aşamada Can Gürkan da bu davayı emsal gösterip tahliyesini isteyecek. Burada bir oyun oynanıyor ve bu oyuna izini verilmemesi gerekiyor." dedi.
'SAVCININ TAHLİYE TALEBİ SÜRPRİZ'
Mağdur ailelerin avukatlarından, Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ise savcının mütaalasının sürpriz olduğunu belirtti. 65 eksikliğin tespit edildiği madenle ilgili bütün bilirkişi raporlarının, var olan kusurlar konusunda ortak sonuca vardığını, bu durumda tahliye talebinin yanlış olduğunu söyleyen Av. Kozağaçlı, "301 kişinin bile tek seferde katledilmesi, sanıklara üst sınırdan ceza verilmesine tek başına yeterli bir neden. Bu nedenle tahliye talebini kabul etmemiz mümkün değil." dedi. Kozağaçlı ayrıca 2016 yılı içerisinde davanın sonuçlanacağına inandıklarını, bu sebeple sanıkların tutukluluk hallerinin bile gözönünde bulundurulamayacağını ifade etti.
'ŞİRKETE KAYYUM ATANSIN'
TKİ'nin keşif için olumsuz karar vermesine tepki gösteren Av. Selçuk Kozağaçlı, sözlerini şöyle sürdürdü: "TKİ, 'Ben yetersizim, bu nedenle sanıklar sizin için açsın.' demek istiyor TKİ'de eksiklik varsa MİGEM'e yazın, Zonguldak'tan kamudan yetkililer gelip ocağı açsın. Sağlıklı keşif öyle yapılmalı. Ayrıca bu şirketi ocaktan uzaklaştıralım. Ocağı mahkemeye, ruhsat sahibi olan kamu, yani TKİ açmalı. Şirket, ocağı keşif için açmamalı. Şirket zaten 2017 yılına kadar çıkaracağı kömürü çıkarmış, yapacağı bir şey kalmamış. Bu nedenle kayyuma verilmelidir."
'İŞYERİ HEKİMLERİ DE DİNLENSİN'
Duruşmada söz alan diğer mağdur ailelerin avukatları, işyeri hekimlerinin dinlenmesini, müfettiş raporlarının Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan istenmesini talep etti. Ayrıca tahliyenin olumlu karşılanmasının, sağlıklı yargılamayı etkileyeceğini savundular.
SEKİZ SANIKTAN TAHLİYE TALEBİ
Sanık avukatlarının, taleplerini mahkeme heyetine sunmasının ardından tutuklu sanıklardan Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, Genel Müdür Ramazan Doğru, İşletme Müdürü Akın Çelik, İşletme Müdür Yardımcısı İsmail Adalı, maden mühendisleri Yasin Kurnaz, Hilmi Kazı ve Ertan Ersoy ile emniyet teknikeri Mehmet Ali Günay Çelik de taleplerini iletti. Sekiz tutuklu sanığın her biri tahliye talebinde bulundu.
'ADALET GEREKTİĞİ GİBİ İŞLEMEDİ'
Sanık Gürkan, zor bir dava süreci yaşandığını, bilirkişi raporları ve iddianameler bazında adaletin, işlemesi gerektiği gibi işlemediğini savundu. Hiçbir ön keşif ve belge olmadan kendilerinin sorumlu tutulduğunu söyleyen Gürkan, "Sonuca bakıldı, 301 kişi vefat etti ve sorumlu gerek. Toplumsal bir linç kampanyası, siyasi boyutlar ve ortada kalan bizler. İki tarafın avukatları arasında geçen tartışmalar ve arada kalan bizler. Ben bu mahkemeye çok güveniyorum. Adaletin yeri geldiğinde doğru cezayı vereceğine, suçu olana ceza vereceğine, suçsuz olanı beraat ettireceğine, her şeyden önemlisi olayın gerçek sebebinin ortaya çıkarılacağına inanıyorum." şeklinde konuştu. Babası Alp Gürkan ve kendisinin hırslı olduğunu, bir motivasyonları bulunduğunu belirterek, "Bu, daha çok istihdam yaratmaktı." dedi.
'BASİRETSİZ KİŞİLER ÇALIŞTIRMADIM'
Hiçbir delil olmadan, olası kasıtla görülen nadir davalardan birini yaşadıklarını ifade eden sanık Can Gürkan, iftiralarla suçlandıklarını savundu. Tutuklanmalarını değil de süreci yadırgadığını, şirkette basiretsiz kişilerin çalıştırılmadığını ve yönetim kademesinde çalışanların Soma'da yetişmiş, 25-30 yıllık tecrübeli kişiler olduğunu belirtti.
'HURAFELERLE, DEDİKODULARLA YARGILANDIK'
Yönetim kurulu başkanı olarak, şirketteki her birimi denetleme gibi bir yükümlülüğü olmadığını söyleyen Gürkan, "İşimizi çok severek yaptık. Elbette hırslarımız da vardı, motivasyonlarımız vardı. Bu motivasyon, şirketi daha iyi yerlere getirebilmek içindi. Bize, çok paralar kazandığımıza dair eleştiriler geliyor. Açın bakın şirket bilançolarına, şahsi hesaplarımıza aktarılan tek kuruş yok. Hepsi maden sektörüne, şirkete geri harcanmıştır. Ben hukuki ehliyetim dahilinde yapmam gerekeni yaptım. Hurafelerle, dedikodularla yargılandık." dedi.
BİLİRKİŞİLER HAKKINDA SUÇ DUYURUSU TALEBİ
Sık sık bilirkişi heyetinin raporunu suçlayan, ailelerin bu sebeple kendilerine tepki göstermekte haklı olduğunu söyleyen sanık Gürkan, "Benim asli görevim bu yaraları sarmak, geride kalanlara sahip çıkmaktır ama serbest kalmadığım için bunu bugüne kadar yapamadım. Bu dava, çok zor bir dava. Sizin için de zor bir dava. Bu zorluğu yaratanlar bilirkişi heyeti. 140 panosunun sensörünün, binde 1 bile ihtimalle U3 bölgesindeki yangını ölçme ihtimali bulunmamaktadır. Eğer bilirkişinin bu yöndeki ifadesine inanıyorsanız sözüm yok ama eğer inanmıyorsanız, heyet hakkında suç duyurusunda bulunun. Bilirkişinin bu yaptığı, ağır bir itham. Bu insanları, sizi yanıltmaktır. Heyetin raporundan dolayı herkes bizleri suçlu gördü. Bu insanlar, aileler bağırmakta, küfür etmekte çok haklı. Ben olsam ben de küfür ederdim." dedi. Adaletin rayına oturtulması gerektiğini de savunan Gürkan, "Binde 1 bile sabotaj, kundaklama ihtimali varsa neden araştırılmasına karşı çıkılıyor? Bizler gerçeği ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Gelin, adaleti rayına oturtalım. Gelin sizi, kamuoyunu yanıltan bilirkişi heyeti hakkında suç duyurusunda bulunun." dedi. Can Gürkan, tahliyesi için takdiri mahkeme heyetine bıraktığını ifade etti.
'ÇOCUKLARIMIN DERSLERİNE YARDIMCI OLMAK İSTİYORUM'
Sanık Akın Çelik ise tutuklu kaldığı sürece hiçbir bilgi ve belgeye ulaşamadığını belirtip tahliyesini talep ederek, "Tutukluluğum kaldırılmasa dahi adli kontrol şartıyla çocuklarımın yanına gidip de onların derslerine yardımcı olmak istiyorum." dedi. Bunun üzerine aileler, "Biz çocuklarımızı göremiyoruz. Benim çocuğum öldü, bir de çocuklarından bahsediyor." diye tepki gösterdi.
'KEŞFE KATILMAK İSTİYORUM'
Sanık Çelik, şahitlerin her birinin mahkeme önünde farklı ifadeler veridğini öne sürerek, şunları söyledi: "Bant görevlilerinin, delil karartmaya karşı başka bir madene gönderilmesini talep ediyorum. Tanıkların her biri, birbirinden farklı ifade kullandı. Bize vebal yüklendi. Gerçeğin ortaya çıkarılması için keşfe katılmak istiyorum. Bu kazaların gerçek nedeni ortaya koyulmazsa ileride yeniden yaşanacaktır. Raporları ve dosyaları okuyunca ne olduğunu anlamak mümkün değil. Harddisklerin içindeki bilgilere sahip değiliz. Biz de olayın neden olduğunu ve gerçeği ortaya çıkarmak istiyoruz."
'TANIKLARIN İFADELERİNİN HEPSİ BİRBİRİNDEN ÇELİŞKİLİ'
Sanık maden mühendisi Ersoy da eşini ve çocuklarını görebilmek için elektronik kelepçeyle tahliyesini istedi. Sanık emniyet teknikeri Çelik, üzerine isnat edilen suçları kabul etmediğini belirterek, tahliye talebinde bulundu. Sanık Genel Müdür Doğru ise şahit ve mağdurların ifadelerinin hepsinin birbirinden çelişkili olduğunu öne sürerek, tek talebinin olayın gerçek sebebinin ortaya çıkması ve tutukluluğunun kaldırılması olduğunu belirtti.
'HİÇBİR İŞÇİYİ RENCİDE ETMEDİM'
Maden mühendisi olan sanık İşletme Müdür Yardımcısı Adalı, hiçbir madenciye üretim baskısında bulunmadığını, hiçbir işçiyi rencide etmediğini söyleyerek, tutuksuz yargılanma talep etti. Maden mühendislerinden Kazık da tutuksuz yargılanma talebini iletirken Kurnaz da tahliyesini istedi.
Daha sonra duruşmaya öğle arası verildi. Öğleden sonraki oturumda, sanık avukatlarının da taleplerinin alınması ve savcı mütalaasının ardından ara karar verilecek. CİHAN