Hollanda'nın sömürgeci geçmişi hakkında hesap verebilirliğinin sağlanacağının altını çizen uzman, "Böylece torunların da iyileşmesi sağlanacak" dedi.
Teffera, köleliğin kaldırılmasından 150 yıl sonra gelen özrün yine de "bir şeylerin değişeceğine ve değişimin artık eyleme dönüştürülmesi gerektiğine dair bir işaret" olarak görülmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Hollanda, özür dileyen ya da kölelik ve köle ticaretini insanlığa karşı işlenmiş suçlar olarak resmen tanıyan Danimarka, Fransa, Birleşik Krallık ve Avrupa Parlamentosu'na katılmış oldu.
Eski Papa John Paul de kilisenin kölelikteki rolü nedeniyle özür dilemişti.
Belçika gibi birçok Avrupa ülkesi ise özür konusunda hala düşünmeye devam ediyor.
Belçika Kralı Philippe, haziran ayında Demokratik Kongo Cumhuriyeti'ne yaptığı bir ziyaret sırasında atalarının ülkesinde açtığı "yaralar için en derin üzüntülerini" dile getirmiş ancak resmi bir özür dilememişti.
Black Lives Matter protestolarının ardından Belçika parlamentosunda ülkenin sömürge geçmişiyle ilgili kurulan komite, milletvekillerinin eski sömürgelerden "özür dilenmesi" konusunda uzlaşamaması üzerine hafta başında çalışmalarını sonlandırdı.
"Özür son adım değil"
İnsan Hakları İzleme Örgütü araştırmacısı Teffera, özrün "kölelik geçmişiyle ve bunun bugün köleleştirilmiş insanların torunları üzerindeki etkisiyle hesaplaşmanın son adımı olmadığını" da savundu.
"Bir özrün yeterli olabilmesi için sömürge döneminde suç işlendiğinin kabul edilmesi ve bu yanlışların onarılması için gerçek bir taahhütte bulunulması gerekir" diyen Teffera, kraliyet ailelerinin de kendi rollerini oynamaları ve benzer şekilde özür dilemeleri gerektiğini söyledi.
Teffera, eski sömürgelere ve kölelik mağdurlarının torunlarına mali tazminat ödenmesinin yanı sıra gelecek nesillerin daha iyi eğitilmesi için işlenen suçların okul müfredatlarında daha dürüst bir şekilde anlatılmasının da ihtiyaç duyulan önlemler arasında olduğunu söyledi.