Rapor, Avrupa Konseyi (AK) ve Avrupa Birliği (AB) üyesi devletlere Türk yetkililere yaptırım uygulaması çağrısı yapıyor. Raporda, “Polis memurları, savcılar, hakimler, cezaevi yetkilileri başta olmak üzere Kavala ve diğer siyasi tutukluların hukuksuzca özgürlüklerinden mahrum bırakılmasına katkısı olan herkese yönelik yaptırımlar uygulanması için “Magnitsky yasaları” ve diğer yasal araçları uygulamak” gerektiği belirtiliyor.
Cross Border Jurist’ten (Sınır Aşan Hukukçular) yapılan açıklamada karar şöyle yorumlandı: “AİHM YALÇINKAYA kararı, pek çok paylaşımla ifade ettiğimiz gibi; öncelikle AİHM’de bulunan 8000 dosya ve henüz AİHM önüne gitmemiş yüzbini aşkın dosya içinde uygulanması zorunlu bir karardır. Açıkçası, 17/25 Aralık sonrası oluşturulan yargı düzeninde yukarıda ifade edilen şekliyle yargı kararının uygulanması için üzülerek ifade edecek olursak yargıçlar talimat bekliyorlar. Kuşku duymayınız; yargıçlar AİHM kararlarına uymaları hususunda serbest bırakılacaklar. Uyma hususunda iradelerini yukarıya iletecekler. Neden mi? Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, sadece Kavala dosyası için değil tüm siyasi davalar yönünden bu soruşturma ve kovuşturmalara bakan savcı ve hakimler için de Magnitsky yasası hükümlerinin uygulanarak haklarında yaptırım uygulanması istenecek. Burada ilk günden itibaren paylaştık, tekrar edelim. Yalçınkaya kararının çok önemli sonuçları olacak!”
Avukat Osman Zerey, konuyla ilgili paylaşımında raporu,”AİHM’in Kararları Türkiye için bağlayıcıdır. AİHM’den, Yalçınkaya kararını uygulamayan hakimlere önemli bir uyarı yapıldı.Siyasi dosyalarda kanunları ihlal eden yargı mensupları ve memurların şahsi sorumlulukları olacak. Siyasilerin köpekliğini yapan herkesi, yargılamalar, cezalar ve tazminatlar bekliyor.” diyerek değrelendirdi.
Avukat Hakan Kaplankaya ise raporu alıntıladığı palaşımında, “Tüm siyasi tutuklular için yaptırım gündemde. Yalçınkaya kararını uygulamayacak hâkimlerin de kulakları çınlasın.” dedi.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin, ‘Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılması çağrısı’ konulu görüşme öncesi hazırlanan taslak raporda Türkiye’deki yargı mensuplarına ağır eleştiriler var. “Parlamenterler Meclisi, insan hakları savunucusu ve hayırsever Osman Kavala’nın 18 Ekim 2017’den bu yana Türkiye’de tutuklu bulunduğunu, münavebeli olarak üç ayrı suçtan dolayı sürekli tutukluluğunun devam ettiğini hatırlatır.” denilen raporda, Osman Kavala’nın yerel mahkemede beraat etmesine rağmen tahliye edilmediği hatırlatılıyor. Gezi’de beraat eden Kavala hakkında 15 Temmuz’la ilgili yeni bir soruşturma açıldığı ve mahkum edildiği belirtiliyor.
Ardından Osman Kavala’nın AİHM’e başvurduğu ve AİHM’in ‘ihlal’ kararı vererek Türkiye’yi mahkum ettiği aktarılıyor. “Mahkeme ayrıca Türkiye’nin, Sayın Kavala’ya zulmüne son vermek için gerekli tüm tedbirleri alması gerektiğine karar verdi.” denilen taslak raporda, AİHM’nin kararına rağmen Kavala’nın tahliye edilmediği vurgulanıyor.
“AKPM, Türkiye’nin derhal serbest bırakılması yönündeki açık yükümlülüğüne rağmen, bu durumdan derin kaygı duymaktadır. Osman Kavala halen cezaevinde. Türk makamları etkin bir şekilde tahliye kararını uygulamamaya devam ediyor.” denilen raporda yaşananların ‘hukukun üstünlüğü açısından bir ‘trajedi’ olduğu vurgulanıyor.
TÜRK HAKİMLERE ‘GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA’ SUÇLAMASI
“Bu karar sadece Osman Kavala ve ailesi için kişisel bir trajedi değil; hukukun üstünlüğü açısından bir trajedidir.” denilen taslak raporda, şu ifadeler kullanlıyor:
AKPM, en üst düzeydeki Türk yetkililerinin bu konuda acilen harekete geçmeleri gerektiği konusunda ısrar etmektedir. Mahkeme kararına uyulması ve Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılması yönünde anlamlı bir eylem yürürlüğe konmalıdır. Türkiye’nin Mahkemenin bağlayıcı kararlarını uygulama yükümlülüğü vardır ve bunu yapmayı reddetmek (hukukun üstünlüğüyle) bağdaşmaz.
Türkiye’nin Mahkeme kararına uyma ve uluslararası yükümlülüklerine saygı gösterme zorunluluğu var. Böyle bir ret, tüm Avrupa Konseyi üyelerinin merkezinde yer alan hukukun üstünlüğü, insan hakları ve demokratik değerlere gölge düşürüyor. Bu nedenle, mevcut istisnai koşullar ışığında AKPM, 2319 (2020) No’lu karar kapsamında artık gerekli adımları atmanın zamanının geldiğine inanmaktadır.
AKPM, Osman Kavala’nın davasına bakan Türk savcı ve hakimlerin, hukukun kötüye kullanılması yoluyla, Kavala’nın hukuka aykırı bir şekilde tutuklanmasını, yargılanmasını ve mahkum edilmesini sağlamada oynadıkları rolü esefle karşılamaktadır. Savcı ve hakimlerin kendilerine verilen yetkileri hukukun üstünlüğü, adalet ve insan haklarına tam riayet ederek kullanmalarını sağlamak Türkiye’nin görevidir.
Bu gerçekten istisnai vaka, bir bütün olarak Sözleşme sisteminin temelini zayıflatmaktadır. Osman Kavala’nın serbest bırakılması ve Türkiye’nin hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına sahip çıkarak Mahkeme’nin iki Kavala kararını uygulamasını sağlamak için bir an önce harekete geçilmesi zorunludur.
Bu nedenle AKPM Türkiye’ye şu çağrıda bulunur:
Avrupa Konseyi Statüsü (ETS No. 1) ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki uluslararası yükümlülüklerine saygı göstermeye
Sözleşme’nin 46(1) maddesi uyarınca, Mahkeme’nin bağlayıcı kararlarına uymaya ve özellikle de Türkiye’de hukuka aykırı bir şekilde tutuklu bulunan insan hakları savunucusu Osman Kavala’yı derhal serbest bırakmaya;
Türkiye’de hukukun üstünlüğüne, yargı bağımsızlığına, insan haklarının korunmasına ve Mahkeme kararlarına uyulmasına ilişkin yasal çerçevenin ve koşulların acilen iyileştirilmesi; böylece yargıçların bağımsızlıklarına müdahale edilmeyeceğine dair yeterli güvencelerle anayasal rollerine uygun hareket edebilmeleri, yargıç ve savcıların hukuku gizli amaçlar için kötüye kullanmalarına imkan verilmemesi veya bu yönde teşvik edilmemeleri ve Avrupa Konseyi’nin ilgili uzmanlığından yararlanılarak Hakimler ve Savcılar Kurulu’nda acil reform yapılması da dahil olmak üzere sistemik başarısızlıkların ele alınmasını sağlanmaya davet eder.
AKPM, Avrupa Konseyi üyesi ve gözlemci Devletler ile Avrupa Birliği’ne aşağıdaki hususlarda çağrıda bulunur:
İnsan hakları savunucusu Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılması için Türk yetkililerle en üst düzeyde temaslarda bulunmaları,
Türkiye’de hukukun üstünlüğü ve insan haklarının korunmasına yönelik iyileştirmeleri desteklemek üzere acil olarak harekete geçmeleri,
Osman Kavala ve Türkiye’deki diğer siyasi tutukluların hukuka aykırı ve keyfi olarak özgürlüklerinden mahrum bırakılmalarına polis memuru, savcı, hâkim, cezaevi görevlisi veya diğer görevliler olarak katkıda bulunan herkese karşı hedefe yönelik yaptırımlar uygulamak üzere “Magnitsky mevzuatını” veya diğer hukuki araçları uygulamaları.
Osman Kavala’nın 1 Ocak 2024 tarihine kadar cezaevinden tahliye edilmemesi halinde, bu AKPM, 2024 yılındaki ilk oturumda Türk delegasyonunun yetki belgelerini sorgulama yetkisini hatırlatır. (Yaptırım olarak, Türk delegasyonu’nun oturuma katılması engellenebilir)