Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Yalçınkaya/Türkiye davasında Türkiye için büyük önem taşıyan bir karara imza attı. Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6.,7. Ve 11. maddesinde yer alan hakların ihlal edildiğini teyit ederek, Bylock kullanmış, Bank Asya'ya para yatırmış, dernek ya da sendika üyesi olmuş, sohbetlere gitmiş gibi isnatlarla kişilere terör suçlamasında bulunulmasının açık bir hukuksuzluk olduğunu belirterek son noktayı koydu.

Bu karar, sıradan yasal faaliyetlerin terör suçu olarak değerlendirilemeyeceği tespitini yaparak önemli bir sorunun çözümü konusunda net bir adım atmış oldu. Türkiye'de terör suçlamalarının keyfi ve haksız bir şekilde uygulanması, milyonlarca masum vatandaşı pençesine almış ve özellikle Cumhuriyet'in yüzüncü yılına yaklaşırken, Türkiye tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir sosyal ve hukuki krize yol açmıştır. Karar, bu hukuksuzluklardan bir an önce dönülmesi açısından da önemli tespitler içermektedir.

Karar, içerisinde yer alan değerlendirmelere bakıldığında yaşlılar, engelliler, kadınlar ve çocuklar da dahil olmak üzere çok geniş bir kitleyi hedef alan ve yaklaşık on yıldır devam eden masum kişilere yönelik cadı avının sona ermesi gerektiğini hukuki bir dille ortaya koymuştur. 

Toplumumuzda açılan derin yaraların sarılması, eşit vatandaşlık ilkesine geri dönülmesi, hukuk güvenliğinin yeniden tesis edilmesi ve toplumsal barışın güçlendirilmesi açısından önemli bir kazanım olan bu kararla ilgili olarak AİHM net bir dille hukuka dönülmesi çağrısı yapmış oldu.