İzmir'de Özel Yamanlar Eğitim Kurumları'na yönelik polis baskını sırasında hukuki skandallar yaşandığı belirtildi. Arama kararının kapsamında olmamasına rağmen polisler, lojman olarak kullanılan bölüme zorla girdi. Av. İsmail Hakkı Küçük, elinde vekaletname olmasına rağmen polislerin arama yaptığı yere alınmadı. Arama yapan polisler, üzerlerinde anahtarları olduğu halde dolap ve kapıların kilitlerini kırarak okul eşyalarına zarar verdi. Ayrıca "sahte belge" aradıklarını söyleyen polisler, o belgenin gerçeğini gösteremedi.
Yamanlar Eğitim Kurumları'na yapılan polis baskınına tepkiler sürerken Av. Küçük, aramalarda yaşanan hukuksuzluklara değindi. Baskın yapılan okulların, Türk eğitim tarihine adlarını altın harflerle yazdırdığını dile getiren Küçük, "Bu okullar, eğitim alanındaki başarılarını bütün dünyanın takdir ettiği okullardır. Bu okullara yönelik baskınlar, özellikle velileri, çocuklarını bu okullara göndermemeleri konusunda ve çocukları ürkütme konusunda bir amaçla yapılan baskınlardır. Polisin bir suç delili arama baskını değildir. Yanlarına diğer kurumlardan da aldıkları 8-10 tane devlet kurumuyla birlikte ülke genelinde birçok okula baskınlar yapıyorlar. Kamuoyu, bunların gerçekten bir suç delili araştırması olmadığını, bir suç şüphesiyle yapılmadığını biliyor. Veliler, bu okullara yapılan bu algı çalışmasını tepkiyle karşılıyor ve okullarına sahip çıkıyorlar." dedi.
'İLLERDE TERÖR KAMPLARI VAR'
Bir hukukçu olarak, hukuk adına ülkede yaşanan savrulmaya üzüldüğünü söyleyen Av. İsmail Hakkı Küçük, "Şu an ülkemizde birçok ilin ve ilçenin giriş çıkışı terör örgütleri tarafından tutulmuş, kimlik kontrolü yapılıyor. Onlar müsaade etmedikçe de trafiğe açılmıyor. Birçok ilin etrafında, üç beş taneden az olmayan terör kampları var. Devletin güvenlik güçlerine, askerine, polisine buralarda operasyon izni verilmiyor ancak devletin terör polisleri, KOM birimleri ve terör savcılıkları, hakimler, adliyeler, şu an tamamen işi gücü bırakmış, bu eğitim kurumlarına yönelik algı çalışmasıyla uğraşıyorlar. Yani güç sahiplerinin bu yaptığı iş, ülkemiz adına gerçekten çok üzücü, çok utanç verici. Ben çok ahlâksız ve hayasızca buluyorum." diye konuştu.
'SAHTE BELGE ARIYORSAN BELGENİN ASLI ELİNDE OLUR'
Okullarda sahte belge aradıklarını dile getiren Av. Küçük, "Okulda bir sahte belge arıyorlar. Sahte belge arayan bir insanın elinde, o belgenin aslı olur. O belgenin sahtesini aradığını bilir. Bir şey aradıkları izlenimi uyandırmaya çalışıyorlar ama ne aradıklarını hiçbiri bilmiyor. 'Ne arıyorsunuz?' diyorum, 'Ben size çıkarayım, göstereyim.' Çekyatın neredeyse kumaşını, süngerini sökecekler, içinde bir şey var mı diye. Kütüphaneye geliyorlar, kütüphanenin kilitli dolabının içinde kitaplar olduğu görünüyor. Üzerinde anahtarı olmasına rağmen çilingirle açıyorlar, anahtarı kırıyor, dolabı kırıyor, zarar veriyor. Kapıyı açacak, anahtarı var, benden anahtarı istese anahtarı vereceğim, çilingire kapının kilitlerini kırdırıyor. Yaptığı işi yaparken kendisi de suç işliyor. Bu kadar pervasız. Bunlar nasıl bir talimatla nasıl bir gaza getiriliyor, gönderiliyorlar göreve, akıl alır gibi değil." dedi.
'ARAMA KARARI OLMADAN GİRİLDİ'
Özel Bozyaka Yamanlar Ortaokulu'ndaki aramada, arama kapsamında olmamasına rağmen lojman bölgesine girildiğini ifade eden Av. Küçük, şunları söyledi: "Kapalı orası, içeride hiçbir insan yok. Beklemiyorlar, giriyorlar. Orası, arama kararının kapsamı dışında. Savcı talimat veriyor, 'Girin, kapıyı kırın.', ondan sonra ben geliyorum avukat olarak, beni içeriye almıyorlar. Harddisklere el koyuyorlar. Kanunda özel düzenleme var, 'İmaj alın.' diyorum. 'Okulun muhasebe sistemini kilitlemeyin, okula çok büyük ekonomik zarar olur bu.' Merdiven boyu ölçüyorlar. Tabela ölçüyorlar. Oradaki müze şeklinde düzenlenmiş yerin görüntülerini alıyorlar, dışarıya havuz medyasına servis ediyorlar. Kanunsuz girdiler. Lojmana gündüz 13.30'da girdiler, akşam saat 19.00'da arama kararını getirebildiler. Arama kararı olmadan girdiler. Bu arama kararı olmadan giren insanlar, savcının talimatıyla bunu yapıyorlar ama savcı da yanlış yapıyor, arama kararını yanlış şekilde veren hakim de yanlış yapıyor. Hata ediyor ve bunlar yaptıkları hatanın da bilincindeler, bile bile yapıyorlar. Kendileri bu şekilde motive edilmiş, gaz verilmiş, talimat verilmiş iktidar sahipleri tarafından."
'AVUKAT OLARAK ARANAN YERE ALINMADIM'
Vekaletnamesi elinde olduğu halde arama kararı olmadan arama yapılan yere girmesinin polis tarafından hukuksuz olarak engellendiğini söyleyen Av. Küçük, "Avukat olarak beni içeriye almadılar. Ben bu adresin sahibinin vekiliyim diyorum, 'İçeridekine sormam lazım.' diyor. İçeride hukuki iş yapan insan, rahatsız olmaz avukattan. Beni orada 15-20 dakika içeriye almayıp aramayı tamamlayınca, mutlaka gocundukları, hukuktan kaçırmaya çalıştıkları, gizledikleri, hukuka aykırı bir işleri var demektir. Ben buna inanıyorum. Arama yaptıkları sırada okul, eğitim kurumları dışında kalan lojman gibi bir tesisi kapsamadığından avukatlar tarafından itirazlar sürünce savcıya konu iletilmiş, savcının talimatıyla girilmiş, karar alınmadan. Bu esnada ben geldim avukat olarak, vekaletname ibraz etmeme rağmen beni almadılar, 15-20 dakika beklediler. Bitirmişler, artık son odadaki, son bilgisayarın harddiskini sökme aşamasına gelmiş, o esnada biraz zor kullanarak ben girdim. Aramayı yapan ekibin amiri durumunda olan bayan komiser veya başkomiser, 'Arama kararı, müdür beyin odasında. Aşağıya indiğimizde göstereceğim.' dedi. İndik aşağıya, saat 15.30 gibiydi, saat 19.00'da arama kararı adliyeden geldi. Gözümün içine baka baka aramada görevli komiser ya da başkomiser yalan söyleyebiliyor, beni aldattığını zannediyor." dedi.
Av. Küçük, gözaltında bulunan dokuz kişinin ifade alma sürecinin bugün başlayacağını sözlerine ekledi. CİHAN