Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Davut Çetin, ekonomide işlerin iyi gitmediğini söyledi. Piyasalarda durgunluk hakim olduğunu belirten Çetin, "İhracat geriliyor, turizmde düşüşler yaşanıyor. Bu sorunlara son dönemde bir de seçimlerin yarattığı belirsizlik eklenmiş durumda. Dövizdeki dalgalanma ve belirsizlik yüzünden piyasada para dönmüyor. Dolayısıyla seçimlere ve hatta yeni hükümet kurulana kadar ekonomide durgunluk devam edebilir." dedi.
ATSO'nun nisan ayı meclis toplantısında konuşan Başkan Davut Çetin, ATSO Yönetim Kurulu'nun bir aylık faaliyetleri hakkında bilgi verdikten sonra ülke ve il gündemine ilişkin konuştu. Piyasaların durgunluk yaşadığını ve bu durumun herkesi etkilediğini ifade eden Çetin, mart ayında KDV tahsilatının geçen yıla göre yüzde 2,5 düştüğünü belirterek, "Bu da tüketimin iyice kısıldığını gösteriyor. Bunun dışında, ihracatta düşüş oldu ve bazı sektörler olumsuz etkilendi, özel sektör yatırımlarında da durgunluk oldu." diye konuştu.
"TURİZMDE GERİLEME VAR"
Antalya'da genel makro ekonomik durgunluk dışında turizmde gerileme nedeniyle de sorun yaşandığına işaret eden Çetin, şunları söyledi: "Turizmde 3,5 aylık dönem olarak aldığımızda geçen yıla göre kayıp -4 ama nisan ayı rakamlarına baktığımızda günlük olarak -7, -9 gibi sayılar da görüyoruz. 3 aylık dönemde şirket kuruluşlarında, yatırım belgesi hacminde yüzde 40'a yakın düşüşler görüyoruz. İhracatımızda da yüzde 7'ye yakın oranda düşüş var."
"HÜKÜMET TURİZMİ SEÇİME BIRAKMAMALI"
Antalya ekonomisinin en önemli konusunun turizmdeki gelişme olduğunu vurgulayan Çetin, ildeki birçok sektörün doğrudan veya dolaylı olarak turizme bağlantılı olduğuna işaret ederek, "Turizm iyi gitmediği takdirde sıkıntılı bir dönem geçirebiliriz." dedi. Hükümetin bazı ülkeler için uçak desteği vermesi, Rus turistlere sınırlı pasaport esnekliği getirilmesi gibi uygulamaların mayıs sonuna izlenmesi ve yeterli olup olmadıklarının ele alınması gerektiğini kaydeden Çetin. "Bu konu seçim gündeminde kaybolmamalıdır. Gerekirse mayıs ayı başında hükümet turizmdeki durumu ele almalıdır." değerlendirmesinde bulundu.
"ALMANYA İLE ARAMIZDAKİ FARK"
Geçen hafta Almanya'da katıldıkları Hannover Fuarı sebebiyle iki ülkenin işverenleri ve esnafları arasındaki farkı daha iyi görme imkanı bulduklarına dile getiren Davut Çetin, "Ticarette esnaf ve işveren sayımız Almanya'nın iki katı, ulaştırmada 3 katı ama bilimsel-teknik konularda bizim 4 katımızdalar. Sağlık ve sosyal hizmetlerde 40 kat daha fazlalar. Eğitimde 10 kat, sanat ve eğlence sektöründe 6-7 kat daha fazla girişimci var. Biz halen şoförlük, büfecilik, pazarcılık yapıyoruz. Gençler devlet memuru olmaya can atıyor." şeklinde konuştu.
Davut Çetin konuşmasına şöyle devam etti: "Türkiye'de sanayici, gerçek girişimci, KOBİ, reel sektör hevesini, azmini kaybetmek üzeredir. Sermaye az, ortaklık kültürü yok, aynı alanda çok firma olunca, bir de kayıt dışı firmalar da olunca kar marjı yetmiyor. Bunun üzerine vergiyle, SGK'yla, TSE'si ile bakanlıklarla, haksız rekabetle mücadele etmek geliyor. Dolayısıyla sanayi üretimini teşvik etmek, yeniliği teşvik etmek, KOBİ'lerin sermaye bakımından güçlenmesini teşvik etmek gerekiyor."
"İNSANIMIZ YA DAVALI YA DAVACI"
Türkiye'nin adalet ve güvenlik sistemini de eleştiren Çetin, Adalet Bakanlığı verilerine göre, ceza mahkemelerinde her yıl yaklaşık 1,5 milyon dava açıldığı ve 2,5 milyon civarında kişinin sanık olarak yargılandığı bilgisini paylaştı. Çetin, hukuk mahkemelerinde açılan dava sayısının ise 1,8 milyonu aştığını dikkat çekti. 2006 yılında 35 bin olan hükümlü sayısının 2015'te 141 bine yükseldiğini, bunların 30 bininin cinayet, 20 bininin yaralama, 20 bininin gasp, 35 bininin hırsızlık, 13 bininin ise cinsel suçlar nedeniyle hüküm giydiğini belirten Davut Çetin, şöyle devam etti:
"Mahkemelerde milyonlarca dava var, milyonlarca sanık var. Özellikle ceza mahkemelerinde cezalar ertelenmese cezaevi yetmez. Meslek komitesi kararlarımızın üçte biri mahkemelerdeki iş davaları ile ilgili. Türkiye, insana güvenin en az olduğu ülkelerden birisi. Anketlerde her 10 kişiden sadece biri diğer insanlara güvenilebileceğini söylüyor. Oysa Danimarka'da 10 kişiden 7'si diğer insanlara güvenilebileceğini söylüyor. Türkiye helalleşme kültürünü unutmuş durumda. Herkes sadece kendisinin kazanmasını istiyor. Bu kültür siyasetten başlayıp topluma yayılıyor. Dolayısıyla gerçekten siyasetten başlayarak her yerde diyalog, uzlaşma, güven ve saygı kültürünü geliştirmemiz, adalet sistemini de bunu destekleyecek biçimde güçlendirmemiz gerekiyor."
CİHAN