“Gerekçeli kararı görelim” açıklaması yapan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a da tepki gösterilen açıklamada, TİP milletvekili Atalay için “düşman ceza hukukunun uygulandığı” vurgulandı. Dilekçede, mahkemenin anayasaya uyarak, Atalay’ın derhal tahliyesine karar vermesi talep edildi.
Gezi davasında 18 yıl hapse mahkûm edilen ancak AYM’nin milletvekili seçilmesi nedeniyle hakkındaki yargılamanın durdurularak tahliyesine karar verilmesi gerektiğine hükmettiği Atalay’la ilgili belirsizlik sürüyor.
Yerel mahkeme ve Yargıtay’ın kararını uygulamaması üzerine AYM, geçen hafta, Atalay’la ilgili olarak ikinci kez hak ihlali kararı verdi ve gereğinin yapılması için dosyayı Gezi davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Mahkeme, şu ana kadar dosyayı görüşmedi. Atalay’ın avukatları Fikret İlkiz, Akçay Taşçı ve Deniz Özen, haftasonu mahkemeye yeni bir tahliye dilekçesi gönderdi.
"Yeniden başvuruyoruz, belki yararı olur"
Bu talebe itibar etmeyen Mahkemeye bir kez daha başvuruyoruz. Belki yararı olur. Bu başvurumuzda yeni hiçbir şey söylemeyeceğiz. Ama yine de hukuka olan bağlılığımız yüzünden başvuruyoruz. Belki de nafile gözüken çabalarımıza bir yenisini daha eklemiş olacağız. Bu defa uzun yazacağız. Çünkü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi kısa kararları uygulamıyor ve kısa yazılan dilekçelerdeki talepleri yerine getirmiyor.
"Uzun yazalım, belki tahliye edilir"
30. 03.2021 kabul tarihli 6126 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun Madde 50 gereğince; temel haklardan birinin ihlal edildiği iddiasıyla yapılan bireysel başvuru nedeniyle AYM tarafından esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir.
Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir.
"Mahkeme, kanunu uygulamıyor"
"Antetli kağıda büyük harfle yazıldı"
“Anayasa mahkemesinin kısa kararı nedir? İçtüzük hükümlerine göre; Anayasa Mahkemesinin İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen “kısa kararı” Anayasa mahkemesi Başkanı ve tüm üyeleri tarafından imzalanmıştır. Kararlar, Anayasa mahkemesinin amblemini taşıyan kâğıtların bir yüzüne yazılır ve her sahifesi Mahkemenin mührüyle damgalanır. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi kısa karardaki imzaları tanımıyor, dikkate almıyor. Karşı oy görüşü veya farklı ya da ek gerekçeleri olan üyeler 15 gün içinde görüşlerini sunarlar. Başvurucu avukatları olarak değerlendirmemize göre; “OYBİRLİĞİ” ile karar verilmiş olduğu çok açıktır ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmıştır. AYM kısa kararı dikkat çekici bir okumaya sahiptir ve herkes tarafından hemen görülebilecek özelliklere sahip olarak kaleme alınmıştır. Anayasa Mahkemesi amblemini taşıyan kâğıda yazılmış ve Genel Kurul üyeleri tarafından imzalanmıştır. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi BÜYÜK HARFLERLE yazılı OYBİRLİĞİ kararını yok sayıyor. Kararın gerekçesini beklediğini açıklıyor. Böylece Anayasa Mahkemesinin “kısa kararını” dikkate almayacağını ifade etmiş oluyor.
“Mahkeme suç işliyor”
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi böylece Anayasa Mahkemesinin kısa kararını uygulamayacağını ve gerekçeli AYM kararının bekleneceğini kamuoyuna açıklamış oluyor. Açıkladığı gibi oluyor anlaşılan; Mahkeme karar vermiyor. Mesai saati sonunda kapılarını kapatıyor... Açıkça İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi hakimleri suç işliyor. Açıkça Can Atalay cezaevinde ne kadar kalırsa ne kadar daha “tutulan” / “tutsak” olarak tutulabilirse “o kadar iyidir” anlayışıyla infaz sürdürülüyor.
“Düşman ceza hukuku”
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi yargıçları Anayasa Mahkemesinin 21.12.2023 tarihli kararı aynı gün Mahkemeye gönderildiği halde, Tarafımıza 21.12.2023 günü Anayasa Mahkemesinden telefonla Anayasa Mahkeme tarafından kararın Mahkemesine gönderildiği bildirildiği halde 21.12.2023 tarihinde Saat 15.30’dan sonra İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi AYM kararını uygulamıyor, karar vermiyor ve böylece milletvekilinin hapishanede kalmasının sürdürülmesine neden olunmasını hiç gözetmiyor! Anayasa Mahkemesi kararına rağmen hak ihlali sürüyor.
“Bekletilmesi suçtur”
Anayasa Mahkemesi kararını yorumla hak ve yetkisi yoktur. Kısacası, hukuka aykırı önceki kararı ile neden olduğu ikinci hak ihlalinden (aslında) doğrudan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ve Mahkemenin hakimleri sorumludur. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi 25 Ekim 2023 tarihinden beri suç işlemeye devam etmektedirler. Daha önemlisi 21.12.2023 tarihinde Can Atalay hakkında karar vermemek suretiyle, Anayasa Mahkemesi kararını uygulamamakta ve dolayısıyla; kişi özgürlüğü ve güvenliğini ihlal etmeye devam etmektedir. Sadece İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi mi?
“Savcılık da sorumlu”
İstanbul C. Başsavcılığı tıpkı Yargıtay 3. Ceza Dairesinin kararı gibi “görüş” bildirecektir.
“HSK’ya da gönderildi”
Anayasa Mahkemesi bütün bu nedenlerle ikinci hak ihlali kararında kararın bir örneğini Hakimler Savcılar Kuruluna gönderme gereği duymuş ve bu yönde karar vermiştir.
Umarız İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi üye hakimleri hakkında Hakimler ve Savcılar Kurulu herhangi bir başvuru beklemeden “re’sen” harekete geçer ve soruşturma açar! Hukuk, adalet ve kanun böyle söylüyor. Ama HSK böyle bir soruşturma açmayacaktır.
Kamuoyuna kendilerinin açıkladığı ve HSK web sayfalarında yer alan hakimlerin etik ilkelerine aykırı davranacaktır. Sözümüz; söyleyecek sözleri kalmayan yargının ve yürütmenin hukuka dönmesi ve hukukun üstünlüğünün var olduğunu kanıtlaması ve sadece göstermesini beklemekten ibarettir ve aslında bu sözlerimiz saflıktan ibarettir. Suya yazılan yazılardan ibaret olmadığını bildiğimiz “hukukun üstünlüğü” kavramının anlamı adalet ve vicdanın üstünlüğüne inanan laik, sosyal ve demokratik hukuk devletinin temelidir. Bu temel çürürse ve çürütülürse çöker ve hepimiz altında kalırız!"