Olayın ardından Araz’ın ailesi, çocuklarının kollarından bağlandığını gösteren izler ve vücudunun farklı yerlerinde darp izleri olduğunu belirterek, Babaeski Cumhuriyet Savcılığı’na şikâyette bulundu. Soruşturma devam ederken, dosyaya Araz tarafından yazıldığı iddia edilen bir intihar notu eklendi.
Askeri yetkililer tarafından yapılan açıklamada, Araz’ın 11 Mayıs’ta rahatsızlanması üzerine hastaneye kaldırıldığı, hastaneye gittikten sonra kendisinden haber alınamadığı ve bir gün sonra ise metruk bir alışveriş merkezinde intihar ettiği ileri sürüldü.
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü notun Araz’a ait olduğuna karar verdi. Aile avukatı ise söz konusu rapora itiraz etti. Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu İstanbul Morg İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan otopsi raporu, Babaeski Cumhuriyet Savcılığı’nca yürütülen soruşturma dosyasına girdi.
Otopsi raporunda Araz’ın vücudunun iç ve dış yüzey ve organlarının birçok yerinde yaralanma ve tahribatlar tespit edilirken, ölüm nedenini açıklayacak değerlendirme yer almadı.
Aile avukatı Cesim Parlak ise raporun eksik hazırlandığını belirterek itiraz etti.
Alkol ve uyuşturucu madde bulunmadı
Raporda, “her iki bilekte bir birine paralel, yüzeysel cilt kesiklerin” olduğu bilgisi kaydedildi. Araz’dan alınan kan, idrar, burun sürüntüsü ve kapalı akciğerde yapılan incelemelerde herhangi bir alkol ve uyuşturucu maddenin bulunmadığına da yer verildi.
Raporun sonuç kısmında ise Araz’ın “beden travmasına bağlı kafatası, klavikula ve kot kırıklarıyla birlikte beyin kanaması, iç organ yaralanmasından gelişen iç kanama ve pnömotoraks sonucu yaşamını yitirdiği” belirtilirken, bunların hangi gerekçeyle yaşandığına dair ise bilgiye yer verilmedi.
Savcılığa itiraz verildi
Aile avukatı Cesim Parlak, “şüpheli bir şekilde ölü bulunan bir kimsenin ölümünün değerlendirilmesi için son derece yetersiz” olarak tanımladığı rapora itiraz etti. Parlak, rapora ilişkin eksiklikleri sıralayarak, eksikliklerin giderilmesi için hazırladığı raporu Babaeski Cumhuriyet Savcılığı’na sundu.
Parlak, itirazda Araz’ın ölüm anından önce herhangi bir boğuşma yaşayıp yaşamadığına ilişkin değerlendirme yapılmadığını belirterek, “Ayrıca her ne kadar Mustafa Araz’ın ‘genel beden travmasına bağlı kafatası, klavikula ve kot kırıklaıyla birlikte beyin kanaması, iç organ yaralanmasından gelişen iç kanama sonucu’ yaşamını kaybettiği belirtilmiş ise vücudundaki iç kanamanın veya kafatası kanamasının bir darbeye bağlı mı, yoksa yüksekten düşme nedeniyle mi meydana geldiği de tespit edilememiştir” ifadesine yer verdi.
Parlak, itiraz raporunda otopsinin amacının ölen kişinin ölüm nedenini ve ölüm mekanizmasını saptamak, ölüm orjinini aydınlatabilecek faktörleri araştırmak, ölüme etkili olabilecek faktörleri araştırmak için gerekli teknik ve laboratuvar incelemesini yapmak ya da yapılabilmesi için örneklemek olarak sıraladı. Söz konusu raporun eksiklikleri olduğunun altını çizdi.
Parlak itiraz dilekçesinin devamında şunları belirtti:
“Dış muayene lokalizasyonları, boyutları ve özellikleri tanımlanmalı, akabinde yaraların özellikleri ve vücut boşluklarına uzanan trajeleri bozulmadan diseksiyon sırasında dikkatlice bu trajeler takip edilmeli, hangi alet darbelerinin hangi organlarda ne tür lezyonlar meydana getirmiş olduğu da ayrıntılı bir şekilde belirtmelidir. 30 Eylül 2020 tarihli Adli Tıp Kurumu’nun raporunda Araz’ın özellikle bileklerindeki kesiklerin hangi alet veya aletlerle yapılabileceği dahi belirtilmemiştir.”
“Oğlumu öldürdüler”
Baba Hasan Araz ise, raporun açıklanması ile birlikte oğlunun öldürüldüğü ve olayın üstünün örtülmeye çalışıldığı yönündeki şüphelerinin daha da arttığını söyledi.
Araz, daha önce askeriyenin kendisine ‘Oğlun intihar etti’ dediğini hatırlatarak, “Otopsi raporunda bilinçli olarak oğlumun nasıl öldüğü belirtilmemiş. Oysaki otopsi raporlarında bu durum belirtilmelidir. Aynı zamanda oğlumu morgda gördüğümde iki elinde bağlanma izleri vardı, bunları daha önce de söylemiştim. Otopsi raporunda da ellerinde paralel bir şekilde izler olduğu belirtiliyor ama bunun nasıl olduğu belirtilmiyor. Bu oğlumun işkence ile öldürüldüğünü kanıtlıyor ama bunun dışında raporda yer alan ifadeler üstün körü geçiliyor. Bu şekilde olayın üstünü örtmeye çalışıyorlar. Daha önce de oğluma ait olmayan, bir intihar notu ile olaya intihar süsü vermek istediler. Ancak intihar notu da el yazısı da oğluma ait değil. Açık bir şekilde oğlumu öldürdüler ve şimdi de üzerini örtmeye çalışıyorlar. Sorumlular yargılansın istiyorum” diye konuştu.