Kemal
Anadol başta olmak üzere, hemen bütün
CHP’liler değil miydi, “
türban siyasi simgedir” diye çığırtkanlık yapan?
Belki kamuoyu unuttu ama CHP lideri Sayın
Baykal değil miydi; “Türban Kur'an-ı Kerim'in emri değil. 1400 yıllık
İslam tarihinde türbanın yeri yok. Yerli değil, dışarıdan
ithal" diyen?
CHP ve hemen bütün CHP’lilerin gazetesi olması özelliğini hâlen koruyan
Cumhuriyet değil miydi, kara çarşaflı bir bayanın fotografıyla birlikte “Tehlikenin farkında mısınız?” diye reklamlar yapan?
Düzenlenen “Cumhuriyet Mitingleri”nde, ismi anılan gazetenin sloganlarıyla, sloganlar atanlar da CHP’liler ve partiye oy verenler değil miydi?
Bir önceki seçimlere gidilirken,
propaganda amacıyla ilan panolarını süsleyen bir afişte, başörtülü kadının görüntüsünü kullanan CHP, şimdi de birden bire ortaya çıkan başörtülü bayanlarla gündemde.
Örtülü bayanlar, CHP liderinin toplantılarına katılarak yeniden gündeme girdi. CHP lideri Baykal da, onlara taktığı parti
rozetleriyle…
Daha önce CHP’nin toplantılarına başörtülü kadınlar gidiyordu da biz mi görmüyorduk acaba?
Neden CHP toplantılarında birden bire gözüken örtülü bayanların sayısında bu kadar artış meydana geldi?
Kim planladı bunu? Amaçlanan ne?
Daha önce CHP, başörtüsünü savunuyordu da birileri mahsus mu karşı açıklamalar yaptı acaba?
Daha önce CHP kılık
kıyafet özgürlüğünü savunuyordu da biz mi göremiyor, duyamıyor, bilemiyorduk acaba?
Kapısı aşındırılan Ana
yasa Mahkemesi’ne koşa koşa giden CHP’liler değildi de birileri acaba CHP’yi kötülemek amacıyla mı bu başvuruyu yapmıştı?
Yoksa iptal ettirilen yasa
Türkiye’de değil de Muz Sosyalist Cumhuriyeti’nde miydi?
Neden şimdi Sayın Baykal? Neden?
“Bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adamlar” diye hakaretler yağdırılan vatandaşı enayi mi sandınız?
Seçimlere yaklaşılırken oynadığınız bu samimiyetsiz oyunun farkına varamayacak kadar aptal mı sandınız insanımızı?
Çıkmalı insanların karşısına ve demeli değil misiniz; “Bu bir iki yüzlülük ama biz herkesten oy bekliyoruz” diye?
Tıpkı, oruç tutmadan, namaz kılmadan, dini vecibelerini yerine getirmeden, dini bütün
Kürt kardeşlerimizin sözcülüğünü yapmaya kalkanların samimiyetsizliği gibi…
Tıpkı,
insan hakları adı altında, asıl amaçlarını saklayarak hareket eden Marksist, Leninist, Sosyalist düşüncelilerin yaptığı gibi…
Tıpkı o tiplere inanmadığımız gibi, Size de inanmıyoruz Sayın Baykal.
Dedenizin,
Antalya’da
dindarlığı, şeyhliği, mübarekliği, samimiliği, kılı kırk yararcasına yaşanmış hayatıyla, örnek alınacak bir şahsiyet olduğunu biliyoruz.
Ama şu yaptığınız nedir Sayın Baykal?
Bu nasıl siyasettir?
Bu nasıl çelişkidir?
Bu nasıl ikiyüzlülüktür?
Dindar insanlar, örtülü insanlar Sizin partinize oy da verebilirler, üye de olabilirler. Bu ayrı bir konu. Kimse kimseye karışamaz…
Ama Sizin tavrınızı nereye oturtmak lazım Sayın Baykal?
Şimdi Sayın
Kemal Anadol ne diyecek acaba rozet taktığınız çarşaflı kadınlara?
Sayın
Önder Sav ne söyleyecek, nasıl tepki verecek acaba başörtüleriyle toplantılarınızı güzelleştiren hanımlara?
Unutmayın Sayın Baykal, artık televizyonlar, gazeteler, radyolar ve internet var Türkiye’de. Kimin ne yaptığı çok net görülüyor ve değerlendiriliyor.
Kimin ne planladığı, ne hinlikler peşinde olduğu da biliniyor.
Çünkü milletin sesi olan kurumlar var artık…
Sizin siyasete girdiğiniz fî tarihindeki insanlar yok artık bu ülkede.
Toplumun nasıl değiştiğini ve neye değer verdiğini görün artık ve “gerçekten”
halkın partisi olun.
Mesela çıkın,
Manisa’da, oğullarının, kardeşlerinin, eşlerinin
yemin merasimlerini seyredemeyen, 40 yaş altındaki örtülü bayanlara reva görülen insanlık dışı davranışı kınayın…
Mesela çıkın,
Genelkurmay’ın düzenlediği hiçbir toplantıya alınmayan, yokmuş farz edilen, Türkiye’nin en çok satan gazetesi Zaman’a, en çok seyredilen kanallarından biri olan Samanyolu’na ve diğer dindar bilinen medya kuruluşlarına uygulanan
akreditasyon ucubeliğinin sebebini sorun...
Yapabilir misiniz?
Var mısınız, harbiden, “halk”ın değerleriyle hareket etmeye?
www.asimyildirim.com.tr