Semih Ardıç / Tr724
Merkez Bankası (TCMB) bankaların ağırlıklı fonlama maliyetini (geç likidite penceresi/GLP) yüzde 12,75’ten yüzde 13,50’ye çıkardı. Hal böyle iken ‘faizler çok yüksek, düşmeli’ nakaratını tekrarlayan Saray ve iktidardan faizin artırılmasına tek kelime edilmedi.
Nitekim iktidar cenahında takat kalmadı. Kasa tam takır kuru bakır… Döviz arttıkça ekonominin makyajı dökülüyor.
Deniz tükenince böyle oluyor. Faize karşı olduğunu beyan eden siyasetçilerin bile nutku tutuluveriyor.
FAİZ ARTIŞI DAHA GEÇ HİSSEDİLİYOR
Seçime 60 gün kaldı. Doların artmasını anında hissediyor vatandaş. Akaryakıt zammı dakika sekmiyor.
Faizin hanelerin bütçelerini nasıl delik deşik ettiği daha geç hissediliyor. Doların sokağa inme sürati 10 ise faizde 6-7 civarında.
24 Haziran 2018 Pazar günü baskın seçim olacak. İktidar, iktisadi buhranı seçimi müteakip tarihlere taşıma telaşında. O tarihe kadar sıcak paraya daha bol faiz vererek ortamı sakinleştirme taktiği benimsendi.
Ucuz ve pörsümüş taktiğin ipuçları günler evvel verildi.
GÜNEY AFRİKA YÜZDE 8, TÜRKİYE YÜZDE 12,3 İLE BORÇLANIYOR
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ile Maliye Bakanı Naci Ağbal işi gücü bıraktı, faiz lobisini ikna turuna çıktı. Biri dahilde, diğeri okyanus ötesinde ‘istediğiniz faiz olsun, bizde ondan bol ne var!’ şeklinde bol kepçe vaatte bulundu.
Ne de olsa muadili ekonomiler içinde en fazla faizi Türkiye ödüyor. Yaptıkları yapacaklarını teminatı sayılır…
Hazine’nin 10 yıllık vade ile aldığı borç için ödediği faiz oranı yüzde 12,3. Aynı vadede borç için Brezilya yüzde 9, Güney Afrika yüzde 8, Meksika yüzde 7, İngiltere yüzde 1, Hollanda yüzde 0.77 ve Almanya yüzde 0.06 faiz ödüyor.
İktidarın ifadesi ile ‘Almanya bizi çekemiyor’ deyip onu geçelim.
Pekâlâ Türkiye’nin Güney Afrika’ya nazaran yüzde 4’ten fazla faiz ödemesini nasıl izah edeceğiz?
Millî gelir (GSYH) yüzde 7,4 artıyorsa borçlanma maliyeti niye düşmüyor?
BÜYÜYORSAK YABANCI YATIRIMCI NİYE GELMİYOR?
Bir başka ifadeyle büyümeden pay almak isteyen yabancı firmaların yatırım için Türkiye’nin kapısında sıraya girmesi icap etmez miydi?
Doğrudan yatırımlar da istihdamı artırmalı, cari açığı daraltmalıydı değil mi?
Bunların hiçbiri tahakkuk etmiyor. Bilakis sermaye Türkiye’yi terk ediyor. Sıcak para ise kalmak için daha fazla faiz talep ediyor.
Böyle bir denklemde seçime gidiyorsanız kızdığı kimselere parmak sallamakla meşhur Recep Tayyip Erdoğan da olsanız faiz artışına sesinizi çıkarmazsınız, çıkaramazsınız.
TCMB Başkanı Murat Çetinkaya ile Para Politikası Kurulu’nun diğer üyeleri seçmen davranışı-döviz fiyatları münasebetini doğru tahlil etti.
Bu yüzden geç kalmakla beraber isabetli bir karar verildi.
Mevcut şartlarda Erdoğan’ın başkanlığında bile yapılsa o toplantıda faiz indirimi ya da sabit tutma gibi bir karar alınamazdı.
ARTIK DOLARDA 4 TL’NİN ALTINI UNUTUN
Faiz artışına rağmen doların 4 TL’nin altına düşmemesi yeni seviyenin 4 TL üzerinde şekilleneceğini gösteriyor. Her sıcak haber doları 4 TL’nin üzerinde yeni seviyelere çıkaracak.
Haricî şartlar da Türk Lirası’nı Mayıs ayında artçı şoklara maruz bırakabilir. ABD’nin 10 yıllık tahvil faizi yüzde 3 eşiğini aştı ki bu TL için hiç iyi haber değil. Keza Borsa İstanbul için de satış habercisi.
ABD tahvillerinin Ocak 2014’te görülen yüzde 3,04 seviyesini aşması halinde yükseliş hızlanacak. Yani dolara talep katlanacak.
Yatırımcı ABD tahvil getirisinin artmasını, merkez bankalarının da faizleri artıracağı şeklinde tevil edecektir. Böyle bir iklimde ne faiz düşer ne de dolar/TL kuru.
230 milyar dolar döviz mükellefiyeti olan şirketlerin borçlanma maliyetleri her halükârda artacak.
BORSA CAZİBESİNİ KAYBEDECEK
Patronlar maliyeti bir yerden çıkarmak için de maaş zamlarında daha cimri davranacak. Tenkisata kadar gidecek gider azaltıcı tedbirler…
Temettü (kâr payı) dağıtmak yerine öz sermaye ihtiyacı karşılanacak. Dolayısıyla büyük fonlar için borsalar cazibesini giderek kaybedecek.
Dolar endeksi dün 91.22 ile son dört ayın yüksek seviyesine yükseldi. Euro da dolar karşısında 1.21’e geriledi. Doların küresel bazda dört ayın en yüksek noktasını görmesine paralel gelişmekte olan ekonomilerin para birimleri dolar karşısında eridi.
2018 HERKES İÇİN ZOR BİR SENE OLACAK
Türkiye’nin dahil olduğu gelişen borsalar son 10 haftanın en düşük seviyesine indi. Morgan Stanley ABD hisse senetleri stratejisti Michael Wilson, “2018’in beklediğimiz gibi zor bir sene olacağı ispatlandı” diyor.
Financial Times’ın ‘Erdoğan’ın ekonomi daha da kötüye gitmeden seçim kararı aldığına’ dair yaptığı yorumun mürekkebi kurumadan Goldman Sachs faiz artışının seçim şartlarında alındığını kaydetti.
Goldman, TCMB’nin kararının satır aralarındaki derin endişeyi ıskalamamış. Zira Merkez Bankası dövizdeki artış sebebiyle enflasyonun yükseleceğini ifade etti.
Yatırımcıların akıl hocası, Türkiye’de faizlerin 2018 senesi içinde en az yüzde 1.5 artacağını belirtiyor ki bu tahmin mevcut şartların daha elverişsiz hale gelmemesi ile yakından alakalı.
DÜNYADA DEĞİŞEN ŞARTLAR DA TÜRKİYE’NİN ALEYHİNE
Türkiye’de her şey hal-i hazırdaki gibi kalsa bile biriken işsizlik, cari açık, borçluluk oranı ve bütçe açığı gibi iktisadî meselelere çare bulmak hiç kolay olmayacak.
Olağanüstü Hal (OHAL) ile idare edilen bir ekonomide hukuk güvenliğinin kalmaması başta olmak üzere nice endişe de fırsat maliyeti olarak 81 milyonun omuzuna biniyor.
Dünyada değişen siyasî ve iktisadî şartlar maalesef 464 milyar dolar döviz borçları altında kıvranan Türkiye’nin aleyhine.
Merkez Bankası son iki senede ilk defa isabetli bir karar verdi. Amma velakin TL’yi kurtarmak için artık çok geç.
Sıcak para bu kadar faizle bile iştahı kesilmeyecek kadar asabileşti.
Yüksek faiz, dolayısıyla yüksek kur tüneline girdik.
Geçmiş olsun.