Vincent W.J. van Gerven Oei, Explainin Albania için kaleme aldığı yazıda, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Türkiye hükümetinin, başta Arnavutluk olmak üzere Balkan ülkeleri üzerindeki nüfuzunu değerlendirdi:
“Rama, Avrupa cephesinde ne olursa olsun, Türkiye’nin Arnavutluk için daha güvenilir bir yatırımcı haline gelebileceğini biliyor, hem de pratik olmayan insan hakları ve hukukun üstünlüğü taleplerinde bulunmadan.”
Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, dün gazeteci Ilva Tare’e verdiği röportajında özellikle de bugün AB, Balkanların doğu sınırındaki otokratik rejimlerin etkileri nedeniyle endişeliyken, Arnavutluk ile Türkiye’nin ilişkisini açıkladı. Türkiye ve Rusya’ın bu etkisi, şüphe yok ki bu bölgede genişleme konusundaki düşüncelerinin önemli bir bileşeni.
Bu endişenin bir nedeni Türkiye’nin Arnavutluk’taki giderek artan mali ve dini etkisi. Örneğin, Tiran’da inşa edilen yeni merkez Namazgja Camisi, Türkiye tarafından finanse edildi ve Türk bir şirket tarafından inşa edildi. Buna cevap olarak Başbakan Rama şunları söyledi:
“Türkiye ile ilişkilerimiz hiçbir tehdit arz etmiyor. [...] Eğer Katolikler ve Ortodokslar kendi katedrallerine sahip olabiliyorlarsa, Müslümanlar da aynı derecede değerli kendi ibadethanelerine sahip olmayı hak ediyorlar, ne daha az ne de daha fazla. Bence doğrusu da bu. Finanse edilme noktasına gelirsek, [...] bu finansman Müslüman Türk toplumu tarafından Müslüman Arnavutluk toplumuna verilmiştir. Müslüman Arnavutlar hükümete bağlı değildir, ve finansmanın terör kaynaklarınca yapılmamış olması kâfidir.”
Buradaki asıl mesele tabi ki Müslüman Arnavutların hükümete bağlı olup olmadıkları değil, Müslüman Türk toplumunun hükümete bağlı olması. Türkiye’de din hükümetin sıkı kontrolü altında, dolayısıyla bu da Namazgja Camisi’ne harcanan paranın, tümüyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kontrolünde olan Türk devletinin yatırımı olduğu anlamına geliyor.
Dahası Namazgja Camisi’nin finansmanı, Türkiye’nin Arnavutluk’a ilk “yardımı” değil.
2016’da, İçişleri Bakanı Saimir Tahiri'nin yönettiği Devlet Polisi’nin yeni üniformalarının ihalesi Erdoğan tarafından “kurtarıldı”, Türk hükümetinin üniformaların üretimine verdiği desteğin ne olduğu belirsizliğini koruyor olsa da, Rama kamuoyu önünde Erdoğan’a “desteğinden” ötürü teşekkür etti.
Yakın zamanda Türk devleti açıkça Rama’nın bu yaz için duyurduğu Arnavutluk Havayolları girişimine dahil oldu. Yine, Rama bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür etti. Bu sırada Türk hükümetine yakın bir Türk holdingi, Vlora Havalimanı için “talep edilmemiş” bir teklifte bulundu.
Türk hükümeti de Arnavutluk hükümetine, Gülen hareketinin yönetimindeki okulların kapatılması yönünde baskı yapmayı sürdürüyor, bu baskı şimdiye kadar pek az sonuç aldı. Şu ana kadar sadece Eğitim Bakanlığı, anayasaya aykırı bir hareketle Gülen okullarının Türk bayrağı ve diğer sembolleri kullanmalarını yasakladı. Ama Gülen okullarından altı öğretmenin Kosova’dan Türkiye’ye yasadışı iadesi, Erdoğan’ın bölgedeki nüfuzunu ne kadar genişlettiğini de gösterdi.
Çok daha yakın bir örnek de Arnavutluk Müslüman Cemaati’nin önderi Skënder Bruçaj’a karşı Gülenci olduğu iddiasıyla Türk medyasının saldırısı oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Namazgja Camisi’nin açılına katılmanın koşulu olarak Başbakan Rama’dan Bruçaj’ın görevden alınmasını talep ettiği haberi çok sayıda medyada yer aldı.
Ayrıca Türk hükümeti Maarif Vakfı aracılığıyla Arnavutluk’taki eğitim kurumları üzerindeki etkisini arttırıyor. Türk hükümetine yakın bu vakıf, Gülen hareketinin terör örgütü olarak ilan edilmesinin ardından Gülen okullarının tüm eğitim faaliyetlerini devralmıştı.
Arnavutluk’taki Maarif okullarının açılışı Türk hükümetinin, Gülen hareketi tarafından yönetildiği iddia edilen eğitim kurumlarının kapatılması talebiyle birlikte gerçekleşti. Birçok kaynak Maarif Vakfı'nın aralarında Tiran New York Üniversitesi, Laurasi Üniversitesi ve Kanada Teknoloji Enstitüsü’nün de olduğu Arnavutluk'taki birkaç büyük özel üniversiteyi satın alma sürecinde olduğunu doğruladı.
Erdoğan hükümetinin etkisi polisten, altyapı projelerine ve eğitime kadar uzanıyor. Aynı zamanda Rama ve Erdoğan arasındaki ilişki de çok candan; Rama, Erdoğan’ın kızının düğününde nikah şahidiydi.
Aynı zamanda Rama, diğer Avrupalı ülkelerin aksine, Türk hükümetinin insan haklarını ihlal eden eylemlerini ve uyguladığı şiddeti kınamayı reddetti. Şu bir gerçek ki Erdoğan’ın liderliği Rama’nın kendi otoriteryen eğilimleri için açık bir ilham kaynağı.
Bunu açıktan inkar etmeye devam etse de Başbakan, AB üyelik müzakerelerine ilişkin bahislerini korumaya çalışıyor. Rama, Avrupa cephesinde ne olursa olsun, Türkiye’nin Arnavutluk için daha güvenilir bir yatırımcı haline gelebileceğini biliyor, hem de pratik olmayan insan hakları ve hukukun üstünlüğü taleplerinde bulunmadan.