Nasıl her insan için asla ödenmeyecek olan hak anne hakkı ise, her toplum için de en büyük sorumluluk annelere mutlu bir dünya hazırlamak olabilir. Çünkü toplumun temel taşı ailenin annesidir. Buna rağmen bugün ülkede binlerce masum anne, hukuksuz bir şekilde cezaevlerine atılmış durumda. Evlatlarından koparılmış olmaları bir yana çok sayıda hasta anne, kötü koşullarda adeta ölüme terk edildi.
-Üç Çocuk Annesi Kadın, Akli Dengesini Kaybetti-
Üç çocuk annesi öğretmen T.Y. ocak ayında eşi K.Y. ile birlikte Tekirdağ’da gözaltına alındı. Emniyette gözaltında tutulduğu süre içerisinde farklı suçlardan insanlarla bir arada tutulan öğretmen, ifade esnasında yapılan baskı ve işkenceden dolayı konuşamaz ve yemek yiyemez hale geldi. Yirmi dört gün gözaltında tutulduktan sonra tutuklandı.
14 yaşında erkek, 11 ve 10 yaşında kız çocukları bulunan anne, gözaltında yaşadığı şoku cezaevinde de atlamadı, psikolojik sıkıntılar yaşamaya başladı. Arkadaşlarının desteğiyle ayakta kalmaya çalışan kadın, zehirleneceği korkusuyla hiç bir şey yeyip içemiyordu. Cezaevi yönetimi de bu duruma kayıtsız kaldı.
İddiaya göre T.Y. uzun süredir görmediği çocuklarıyla karşılaşacağı görüş gününde, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine sevk edildi. Çocuklarıyla görüşmesine engel olundu. Hastanede bir süre tedavi gören üç çocuk annesi kadın, tekrar cezaevine gönderildi. Gördüğü tedaviye ait raporları adli makamlara iletilmiş olmasına rağmen tahliye edilmedi.
-“Ben Burada Hergün Mezara Gidiyorum”-
Diğer bir elim hadise de İzmir’de yaşandı. Edinilen bilgiye göre, Ö.K. ve A.K. çifti, 4 yaşındaki çocuklarıyla birlikte havaalanında beklerken gözaltına alındı. Kalp rahatsızlığı bulunan iki çocuk annesi A.K. emniyette fiziki ve psikolojik baskıya maruz kaldı. 4 yaşındaki oğlu da yanından alınarak başka bir odaya kondu. Daha sonra A.K. çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Genç anne yaşadıklarını “o günü hatırlamak bile istemiyorum” diye ifade ediyor.
Genç annenin kalp rahatsızlığı cezaevinde günden güne artmaya başladı. Sürekli olarak acil servislere kaldırılmaya başladı. Yapılan doktor tetkikinde, kalp kapakçığının değişmesi gerektiği ifade edildi.
Sabah erkenden arama yapma bahanesiyle koğuşlara giren gardiyanların ellerindeki copları etrafa vurmalarından dolayı A.K.’nın birçok kez bayıldığı ifade edildi. Koğuşun hijyenik olmaması ve sağlıklı beslenememesi nedeniyle, iki çocuk annesi kadının rahatsızlığı günden güne arttı ve ciddi kilo kaybı yaşadı. Sonunda da cezaevinde kalp krizi geçirdi.
Geçirdiği kalp krizinden sonra dilekçe yazan ve raporlarını adli mercilere ibraz eden A.K. tahliye edilmedi. Genç anne şimdi cezaevinde “ben burada hergün mezara gidiyorum” diyerek ağlıyor. Yakınları ise feryatlarına kulak verecek yetkili bir merci arıyor.
-86 yaşındaki annesine bakıyordu, tutuklandı, annesi de dayanamayarak vefat etti-
86 yaşındaki annesi Fahriye Asrak felç nedeniyle yatalak ve ağır kalp hastasıydı. Kendisine bakan kızının gözaltına alınmasının ardından 83 yaşındaki kocası ve iki küçük torunuyla yanlız kaldı.
Nejla Akdağ ve kocası Milli Eğitim Bakanlığı'ndan ihraç edilen iki öğretmendi. Nejla Akdağ, ağır ekonomik problemlerle boğuşurken, bir taraftan da üç çocuklarına ve bakıma muhtaç anne babasına destek oluyordu.
86 yaşındaki annesi Fahriye Asrak felç nedeniyle yatalak ve ağır kalp hastası. 83 yaşındaki baba Talat Asrak ise ağır tansiyon ve kalp hastası. Yatalak anneye, zor yürüyen babaya ve üç çocuğa bakan Nejla Akdağ, açığa alındıktan sonra 30 Ağustos 2015’te evi basılmış ve gözaltına alınmıştı. Kamudan ihraç edilmesinin ardından serbest bırakıldı.
Aradan 5 ay geçtikten sonra 27 Ocak cuma akşam saat 17.00’de polisler tekrar Edirne'deki evlerine geldiler. Arama ve gözaltı kararı olduğunu söyleyerek, daha önce aranmış evi baştan sona tekrar aradılar.
Ardından, 90’a merdiven dayamış yaşlı yatalak annesi babası ve 3 çocuğunun gözü önünde kelepçeleyip götürdüler.
3 gün nezarethanede kaldıktan sonra Sulh Ceza Hakimi, doktorların verdiği “yatalak felçli evde bakım yapılan hastaya bakıyor raporuna” rağmen 3 çocuklu Nejla Akdağ’ı tutuklayıp cezaevine gönderdi...
Nejla Akdağ, kocasıyla birlikte kamudan ihraç edildiklerini, kocasının iş bulabilmek için başka şehre gittiğini anlatsa da polis, aslında Nejla Akdağ’ın rehin alındığını itiraf eden o cümleyi kurdu: Kocan gelirse seni bırakırız
Küçük çocukları ve yaşlı babasının bakmaya çalıştığı yatalak annesiyle ilgili ise acı haberse Aksak cezaevindeyken geldi.
Felç ve ağır kalp hastalığı nedeniyle yatalak olan 86 yaşındaki Fahriye Asrak da geçtiğimiz aylarda hayatını kaybetti.
-Eşleri Cezaevinde Olan Kadınları Tutuklattı-
Zulüm ve işkence uygulamalarını icra eden diğer bir savcının Aksaray savcılarından Osman Kara olduğu iddia edildi. Geçtiğimiz haftalarda Osman Kara’nın talimatlarıyla yürütülen bir soruşturmayla aralarında cezaevindeki kocalarını ziyarete giden, kanser hastası, küçük bebek sahibi ve daha önce de gözaltına alınıp adli kontrolle serbest kalan kadınların da bulunduğu beş kadın gözaltına alındı. Tutuklamaya sevk edilen beş kadından üçü tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Söz konusu savcının bu şekilde yaptığı hukuksuz tutuklamalarla kadınların cezaevinde yatmakta olan eşlerinin üzerinde baskı kurmak istediği ve onları işlemedikleri suçları kabul ettirmeye zorladığı öne sürüldü.
Hakim: “Bebeğine Acımıyorum”
Arşı titretecek zulümlerin bir diğer sorumlusunun ise tutuklamalara karar veren bir sulh ceza hakimi olduğu belirtildi. Bu hakimin geçtiğimiz haftalarda tutuklanan ve 5 aylık bir bebeği olan bir anneye “Bebeğine acımadın, ‘itiraf’ etmedin. Ben de bebeğine acımıyorum” dediği iddia edildi. Darbeyle veya terörle ilgisi olmayan masum annelere cebren ve adaletsiz bir biçimde yapılan bu skandal ithamlar yeni Türkiye’de adaletin sıfırlandığının göstergesi oldu.