Ankara Organize Suçlar Şubesine ait arabanın çalınması üzerine savcı Serdar Coşkun tarafından terör örgütü iddiası ile açılan davanın ilk duruşması yapıldı. Musa Yeşil’in başkanlığını yaptığı Ankara 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya tutuklu sanık Seyit Akşit’in ifadeleri damga vurdu.
MESLEKTE KALMA SÖZÜ
Gözaltına alındığında Organize Müdürü Erdinç Elpe ile yardımcısı Murat Çelik’in kendisini kandırarak, kanunsuz vaatte bulunduğunu belirtti. Konuyu paralele bağlaması karşılığında meslekte tutulacağını ve tutukluluk süresinin hafifletilmesi için uğraşma sözü verildiğini dile getirdi. Konunun söyledikleri gibi sözde paralel yapılanma ile alakasının olmadığının altını çizdi.
SUÇ ÜZERİME YIKILIYOR
Bir kumpasın içerisine düşürüldüğünü anlatan Akşit, olmayan telsiz çalınma konusunun dahi kendisinin üzerine yıkılmaya çalışıldığını vurguladı. Telsiz çalıp Kadir İnan’a vermesinin söz konusu olmadığını dile getirdi. Polis memuru Ali Dilekli’nin yanlı olarak ifadeler verdiğini kaydetti. Ali Dilekli’nin şüpheli olmasına rağmen şubeye davet edilerek ifadesinin alındığını, arama ve gözaltı işleminin yapılmadığını anlattı.
DOSYA VERİP İFTİRA ATTI
Dilekli’nin davet üzerine geldiğinde elinde şubeye ait soruşturma dosyaları bulunduğunu ve “Bunları bana Seyit Akşit verdi diyerek” iftira attığını kaydetti.Bu dosyaların eline nasıl geçtiğinin araştırılması gerektiğini ifade etti. Kendisinin bu dosyaları vermediğini, şube tarafından dosyaların verilip bu kumpasta kullanıldığını vurguladı.
HUKUKEN HİÇBİR TANIMI OLMAYAN ÖRGÜT MÜ OLUR?
Polislerden İbrahim Şimşek, hukuken hiçbir tanımı yapılmamış bir örgütün nasıl olabileceğini sordu. Kurgu bir yapıya dahil edilmeye çalışıldığını, bununla ilgili olarak sadece Seyit Akşit’in zorla alınan ifadesi ve HTS kayıtlarının olduğunu kaydetti.
HST KAYITLARI ÇARPITILARAK DOSYAYA KONULDU
Kendisine yıllardır kolejden çalıştığı birimlere kadar beraber olduğu arkadaşları, devreleri, meslektaşları ile neden telefon görüşmesi yaptığının sorulduğunu anlattı. Bu görüşmelerin hiçbir şekilde suç ile bağlantısının kurulamadığının altını çizdi. HTS kayıtlarının da çarpıtılarak dosyaya yansıtıldığını belirtti.
TEK BİR SOMUT DELİL YOK
Seyit Akşit’in avukatı da bu konunun paralele bağlanması için hiçbir somut delilinin olmadığının altını çizdi. İfadenin kurgulanarak Seyit Akşit’e zorla söylettirildiğinin açık olduğunu aktardı.
Seyit Akşit ile Cihan Tümbül’ün paralel yapının içinde yer almalarının olağandışı olduğunu, dini bir yapılanma olan Cemaat’in pavyona gidip gelen hayat kadınları ile birlikte olan içki içen kişilerle nasıl alakasının olabileceğini anlaşılmadığını dosyada yer aldı.
HARCIRAH SORMAK SUÇ OLDU
Seyit Akşit tarafından arabanın çalındığı 15 Temmuz tarihinde Durak Yiğit ile olan kısa süreli görüşmesinin de bir bağlantı varmış gibi yansıtıldığı belirtti. O görüşmede evde olduğunu, Durak Yiğit’in de Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde olduğu halde Turgut Özal Hastanesi’ndeymiş gibi gösterildiğini söyledi.
Akşit’in yakalandığı 8 Ağustos’ta Akşit ile yaptığı görüşmede ikisinin de şark tayini çıkmasından dolayı harcırah miktarı ile ilgili görüştüklerini anlattı. Özel hayatına dair yaptığı görüşmeler üzerinden bir örgüt şeması çıkarılmaya çalışıldığını dile getirdi.
'İFADEMİZ DEĞİŞTİRİLDİ'
Cihan Tümbül, ifadesinin sabaha karşı uykusuz bir şekilde alındığını, söylediği çoğu hususun değiştirilerek ifadeye yansıtıldığını anlattı. Paralel konusu ile ilgili hiçbir ifade vermediğinin altını çizdi.
DAVACI VE ŞİKAYETÇİYİM
Müşteki olarak çağrılan Yasin Çakmak da çalındığı iddia edilen telsiz üzerinden daha önce çalıştığı mesai arkadaşlarına kumpas kurulmaya çalışıldığını düşündüğünden bu kumpası kuranlardan davacı ve şikâyetçi olduğunu söyledi.
NEDEN ORGANİZE ŞUBE?
Durak Yiğit de, soruşturmayı Ankara Organize Şube’nin yapmasının doğru olmadığını ifade ederek, organize şubenin bu dosyanın tarafı olduğunu, hırsızlık suçu varsa asayiş terör suçu varsa terör şubesinin yapması gerektiğini dile getirdi.
BUGÜN