Ankara'da meydana gelen terör saldırısında hayatını kaybeden vatandaşlar için Artvin'de yürüyüş düzenlenerek 'Her şeye rağmen barış' sesleri yükseldi.
Ankara'da, 10 Ekim'de 'Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi' sırasında meydana gelen terör saldırısına tepkiler devam ediyor. Artvin Demokrasi Platformu adı altında toplanan kalabalık, Ankara'daki bombalı terör saldırısını lanetledi. Çok katlı otopark önünde gerçekleşen basın açıklamasına katılım yüksek oldu. İnönü ve Cumhuriyet caddeleri üzerinden slogan atarak yürüyüş gerçekleştirildi. Yürüyüş esnasında akşam ezanının okunması sırasında grup yürüyüşe ve slogan atmaya ara verdi, ezan okunmasının ardından yürüyüşe tekrar devam edildi. Daha sonra yeniden çok katlı otopark önüne gelen grup, burada basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasından önce Ankara'daki terör saldırısında hayatını kaybedenler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Eğitim Sen Şube Başkanı Köksal Gümü,ş platform adına basın açıklamasını okudu. Gümüş, şunları ifade etti: "Yoksul çocuklara asker elbisesi polis elbisesi giydirip öldürüyorlar. Şimdi ise barış isteyenleri öldürmeye başladılar. Üzgünüz, öfkeliyiz, yastayız ve isyandayız. Katliamı ve katilleri asla unutmayacağız. 10 Ekim'de Ankara'da Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi için toplanmıştık. Saray'ın saltanatı uğruna aylardır dökülen kanlara dur demek, savaşa karşı, barışı savunmak için yollara düştük. Kamu emekçilerinin, işçilerin, halkların özlemlerini haykırmak, umutlarını yaşatmak için, kandan ve savaştan beslenenlere karşı 'Savaşa İnat, Barış Hemen Şimdi' demek için gelmiştik. Türkiye'nin dört bir yanından, emek, barış ve demokrasi taleplerimizi haykırmak için gelmiş, kadını erkeği, genci yaşlısı, barış türküleriyle birlikte halaya durmuştuk. Türkiye'nin göbeğinde, Ankara Garı'nın önünde, binlerce polisin gözü önünde patlattılar bombalarını. 100'ün üzerinde canımızı aldılar aramızdan. Canımızdan can gitti, yüreklerimiz dağlandı. Annelerimizi, babalarımızı, kardeşlerimizi, arkadaşlarımızı, yoldaşlarımızı kaybettik. Dört gündür yüreğimiz yanıyor, içimiz kanıyor. Üzgünüz, öfkeliyiz, yastayız ve isyan ediyoruz. Bizler patlama sonrasında canlarımızı kurtarmaya çalışırken, polislerini gaz bombaları ile üzerimize salanlar, yüzümüze sırıtarak 'güvenlik zafiyeti' yok diyorlar. Hukuk devleti olduğumuzu iddia eden Başbakan'a soruyoruz; eğer hukuk devletiysek neden olay yeri koruma altına alınmamıştır? Neden olay yeri inceleme ekibi olay yerine 1,5 saat sonra gelmiştir? Neden Ankara Başsavcı vekili olay yerine 2,5 saat sonra gelmiştir? Neden avukatlar olay yerinden uzaklaştırılmış sadece 3 avukata izin verilmiştir? Neden delillerin hiçbir güvenliği alınmamış, üstelik cenaze araçları delillerin üzerinde gezinmiştir? Neden patlamanın ardından alana doğru göz yaşartıcı bomba atılmış plastik mermi kullanılmıştır? Neden ambulans yolu polis araçlarınca kapatılmış havaya ateş açılmıştır? Neden yaralılara müdahale gecikmiştir? Neden avukatlar polisler tarafından darp edilmiştir. Neden, neden, neden. Sıralanıp gidiyor nedenler... Hiç kimse bize bu katliamın faili meçhul olduğunu söylemesin. Ankara'nın orta yerinde göz göre göre bombaları patlatanları, yakın tarihimizin en vahşi saldırısına göz yumanları biliyor, katillerin hepsini tanıyoruz. Katiller; diktatörlük hevesleri 7 Haziran seçimlerinde kursaklarında kaldığı için, ülkeyi kan gölüne çevirip, yaşanan ölümler üzerinden oy avcılığı yapanlardır. Katiller; yarattıkları şiddet, korku ve katliam atmosferinde tek başına iktidar olmak için ülkeyi ateşe atıp, kendilerini kurtarmaya çalışanlardır. Emek, barış ve demokrasi mitingimizi kana bulayanlara ve katliama seyirci kalanlara sesleniyoruz: Bütün vahşetinize, bütün şiddetinize, bütün katliamlarınıza rağmen eşit, özgür, demokratik bir ülkede bir arada yaşamı ve barışı savunmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Bizi korkutmaya, yıldırmaya, sindirmeye çalışanlara sesleniyoruz: Ne kadar saldırırsanız saldırın, korkmayacağız, yılmayacağız, unutmayacağız ve asla affetmeyeceğiz. Hepiniz döktüğünüz kanda boğulacaksınız. Kanlı ellerinizle işlediğiniz bütün suçlardan yargılanacak ve hesap vereceksiniz. DİSK, KESK, TMMOB ve TTB olarak katliamda kaybettiğimiz arkadaşlarımızı anmak, faşist katliamı protesto etmek için dört gündür yastayız. Dün ve bugün bütün Türkiye'de grevdeyiz. Acımız büyük, yaralarımız derindir. Katiller ve arkasındaki güçler bulunana kadar bize rahat yok. Katliamın sorumluları hesap verene kadar susmayacağız, yılmayacağız ve asla affetmeyeceğiz. Hepimizin başı sağ olsun."
Basın açıklamasını ardından Ankara'da meydana gelen patlama anında olaya tanık olan Dursun Ali Koyuncu, Onur Dede ve Nurcan Ay Katırcı duygularını ifade ettiler. Bu arada alanda bulunanlardan bazıları gözyaşlarını tutamadı. Basın açıklamasının sona ermesinin ardından grup sessiz bir şekilde dağıldı. CİHAN