11 Eylül’de 24 ayrı avukat işyeri adresinde arama yapılacağının kendilerine bildirildiğini aktaran Ankara Barosu, bunun üzerine Avukat Hakları Merkezi’nden avukatlar görevlendirildiğini kaydetti.
BARO TEMSİLCİSİ VEYA SAVCI GELMEDEN GAZETECİLER GELDİ
Arama ve el koyma işlemleri sırasında hukuka aykırılıklar tespit edildiğini belirten Ankara Barosu, bu ihlalleri şöyle sıraladı:
-Arama ve el koyma işlemlerinde Avukatlık Kanunu ve CMK’nın ilgili kuralları ihlal edildi.
-Şüpheli avukatların ev aramaları baro temsilcisi çağrılmadan yapıldı. Saat 05.15 sularında başlayan ev aramalarında şüpheli avukatların müdafilerine ya da Avukat Hakları Merkezi’ne ulaşmasına izin verilmeden telefonlarına el konuldu.
-3 eve henüz baro temsilcisi ya da savcı gelmeden basın geldi. Şüphelilerin karşı çıkmasına rağmen basının görüntü almasına göz yumularak lekelenmeme hakkı ihlal edildi.
-Delil poşetleme gelişigüzel gerçekleştirildi.
-Dijital veri, bilgisayar, hard disk ve flash bellek imajlarına mahallinde alınabilecekken doğrudan el konuldu. İçeriği tetkik edilip suçlama ile ilgisinin tespiti halinde el koyma işlemi yapılması gerekirken, bu tespit yapılmaksızın el koyma işlemi gerçekleştirildi.
-El konulan eşyalar itibariyle müvekkil-avukat gizliliği ve kişisel veriler noktasında suç, suçlama ya da soruşturma ile hiç ilgisi olmayan 3. kişilerin de hakları ihlal edildi.
‘AVUKATLAR MÜVEKKİLLERİYLE ÖZDEŞLEŞTİRİLİYOR’
Hukuka aykırı işlemlerle ilgili gerekli başvuruları yapacağını duyuran Ankara Barosu, ayrıca şunları belirtti:
“İfade alımında şüpheli avukatlara yöneltilen bazı sorulardan avukatların görevlerini icra etmeleri nedeniyle müvekkilleri ile özdeşleştirildikleri anlaşılmaktadır. Havana kuralları başta olmak üzere avukatlık mesleğinin gereği gibi yürütülebilmesi ve bağımsızlığı amacıyla benimsenen ulusal ve uluslararası mevzuat ve AİHM içtihatları ile güvence altına alınan ‘avukatın müvekkili ile özdeşleştirilmesi yasağı’nı yok saymak son derece vahim olup, vatandaşın savunma hakkını yok saymak, hukuk devletini yok saymak demektir. Adil yargılanma ilkesinin en önemli teminatını işlevsiz hale getirmek demektir. Avukatın mesleki faaliyetinin sorgulanması için gözaltına alınması gibi hukuk devletinde tartışmasının dahi yapılamayacağı hukuk dışı ve suç teşkil eden bir uygulamanın konuşuluyor olması dahi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına hiç zaman geçirmeksizin dosyadaki gizlilik kararını kaldırmak, şeffaf şekilde yürüteceği soruşturmayı hızla sonuçlandırmak, hak ihlallerine hemen son vermek ve süreçte sorumluluğu bulunanlara ilgili resen işlem yapmak ve kamuoyunu aydınlatmak sorumluluğu yüklemektedir.”