Anayasa mı, Şirket Kriterleri mi?

"Uluslararası kuruluşlar işi ağırdan aldıkça, dikta ve despot idarelerin iştah ve cüretlerini artırıyorlar. AİHM ve benzeri kuruluşların siyasi dengeleri gözetme takıntıları kendilerine olan güveni sarsıyor ve sembolik görüntüden kurtulamıyorlar. Bürokrasiye boğulan işleyiş ile adaleti geciktirme töhmetini aşmaları için Yeni Zenginlerin Şirket Kriterlerini gözden geçirmeleri şart."

SHABER3.COM

Kadir Gürcan - ABD | samanyoluhaber.com
Anayasa mı, Şirket Kriterleri mi?

Para piyasalarındaki hızlı hareketlilik dünyanın en zenginleri listesinin sürekli değişmesine sebep oluyor. Şimdilik birinciliğin, Tesla'nın sahibi çılgın Elon Musk, Amazon'un sahibi Jeff Bozes ve Microsoft'un sahibi Bill Gates arasında döndüğünü takip ediyoruz. Bu sıralamanın her hafta değişebileceği ihtimaline karşı sürekli hazırlıklı olmak lazım. Bir önceki hafta, Elon Musk liste başıydı. Geçtiğimiz hafta bir hatası ile 13 Milyar Dolar zararla, başpehlivanlık kemerini, kendisinden daha yaşlı Bezos'a kaptırdı. 

Zenginlerden şikayetçi değilim. Onlardan bahsetmekten ağzımız yorulsa da, eskiden olduğu gibi, zengin bir zümreye ihtiyacın toplumsal bir zorunluluk olduğunu itiraf etmek durumundayız. Zengin düşmanlığının popülist şehvetleri coşturma kabiliyeti, sadece seçim dönemleri için geçerli. “Paradan bahsetmeyelim!” diyorsanız, şu an dünyadaki gelişmelerin tamamına kapılarınızı kapatıyorsunuz demektir. Ortadoğu'daki sulandırılmış Marksizm'in diktatör ve zalim üretmek dışında bir faydası olmadı. Fakirlik edebiyatının kaynağı İslam değil, kelepire düşen Marksizm.

Fakir ve orta halli ailelerin evlerine gidip, onlarla yer sofrasında görüntü veren ikiyüzlü siyasetçi modeli de artık tarih olmaya yüz tuttu. Öyle olmasa, benzer ailelerin içinden çıkıp Saray'da hükümet eden dikta idarelere mecbur kalmazdık. Ayrıca, hiç köy dolmuşları ile aile ziyaretine giden siyasetçi gördünüz mü? En az beş araç, korumalar, basın mensupları ve danışman ekipler eşliğinde yapılan bu tür siyasi kampanya faaliyetlerinin bir masrafı ve bu masrafları karşılayan bir zengin grubu her zaman var.

Siyasette mesafe alabilmenin ilk temel şartı, güçlü ve devamlı mali destekçiler bulabilmek. 2016 yılında Trump, seçmenlerine “Ben zaten zenginim. Sizden seçim için bağış toplamayacağım!” demişti ama, her zaman olduğu gibi yine doğruyu söylemedi. Geçtiğimiz hafta 87 yaşında ölen Sheldon Adelson, Las Vegas'ta gazino ve kumar piyasasının bilinen isimlerinden. Forbes'in 2020 Dünya Zenginleri listesinde 17. sırada. Son anına kadar Trump'ın en büyük sponsorlarından biri oldu. 

Mercer Ailesi, Trump'ın arkasına para destekleri ile birlikte, faşist eğilimli Steve Bannon'ı takarak, Amerikan Halkına büyük bir iyilik(!) etmiş oldular. Son Kongre baskınında Steve Bannon'ın parmağı olduğu düşünülüyor. Koch Kardeşler (Koch Brothers), Siyahi Başkan Obama'ya sekiz yıl boyunca kan kusturmuş. Tea Party ismi ile kurdurdukları ve destekledikleri ırkçı-faşist eğilim, Obama düşmanlığı üzerine odaklandı ve  daha sonra Trump seviciliğine dönüştü. Kongre Baskını bu desteğin ürünüydü.

Üçüncü Dünya ülkelerinde durum biraz daha gizemli. Rusya'da yirmi yıllık Putin idaresi, mafyavari bir hiyerarşi ile zenginleri kontrol altında tutuyor. Mal varlığını ABD'ye kaçırmak için uğraşan bir Rus zengin, çaresizliğini “Rusya'da zengin kalabilmek için ya mafyanın istediğini yaparsınız ya da kafanıza kurşunu yersiniz!” şeklinde izah ediyor. Türkiye'de devlet yatırımlarına çöreklenen Beşli Çete'nin “Al gülüm, ver gülüm!” tezgahında servet biriktirdiklerini herkes biliyor. Rusya'da Putin, Türkiye'de Saray'ın bu tür keyfe keder icraatlarını kontrol edecek hiçbir kanuni uygulama yok. Anayasalar ne işe yarıyor? Sorduğumuz soruya bakın? Anayasa ve kanunlar dar gelirli ve namuslu vatandaşlar için.

Bir kaç on yıl, zenginler listesinde ilk sıraları dolduranlar, her gün isimlerini duyduğumuz firma ve CEO'lar; Google, Twitter'in sahibi Jack Dorsey, Apple'in tepe yöneticisi Tim Cook ve diğerleri. Medya'nın bütün dikkatlerini üzerlerine çeken bu yeni zengin profilleri, alışılagelen aile ve hanedan şirket modellerine uymuyorlar. iPhone'in mucidi Steve Jobs'ı da sayarsak, Musk, Bezos ve Gates ellerindeki servete kendi gayret ve çabaları ile ulaşmışlar. Hükümet ve devlet ileri gelenlerine karşı pervasızlık ve eyvallahsızlıkları bu yüzden. Her birinin diğerinden farklı başarı hikayeleri, günümüz gençlerinin azimlerini kamçılıyor. Her on gençten en az sekizi, Jeff Bezos'un Amazon macerasına evinin garajında başlaması hikayesini bilir. 

Amerika'daki Kongre Baskınından sonra, Sosyal Medya'nın önde gelen isimleri, bu tür olayların önüne geçme konusunda dikkatli tedbirler almaya başladı. Facebook'un genel sorumlularından olan (Chief Operating Officer, COO) Sherly Sandberg, Başkentte meydana gelen olaylarda kendi kurumlarının birinci dereceden sorumlu olmadığını, ancak olayın hemen ardından Qanon, Proud Boys, Stop the Steal ismi altında faaliyet gösteren bütün oluşumların hesaplarını dondurduklarını ifade etti. Ayrıca Sandberg, “Başkan da olsa, Facebook Şirket Kriterlerine uymak zorundadır, dokunulmaz değildir!” demeyi ihmal etmedi. 

6 Ocak'ın ardından, Trump'a en ağır gelen ceza Twitter hesabının kapatılması oldu. Başkan o günden sonra bir kaç gün kendini toparlayamadı. Amerikan Tarihi'nin en kötü günlerinden birinin teşvikçisi durumundaki Başkan, üç gün sonra, kameralar karşısına geçti, beş ya da altı cümle kurarak olay ile alakalı kanaatlerini söyledi. Oysa, her gece yatmadan önce tek yaptığı şey, sosyal medya hesabından etrafa tehditler savurmaktı. Twitter'i diğer Sosyal Paylaşım siteleri izledi. Hiç beklenmedik bir şekilde eli kolu bağlanan Trump, kendisine ait bir Sosyal Platform kurmaya karar verdiğini duyurdu. 

Anayasa teminatı altındaki Başkanlık kudretinin, Twitter'in Şirket Kriterlerine takılması gerçekten ilginç oldu ve herkesten çok demokrasiyi içine hazmedemeyen çevrelerde tepki uyardı. Anti-demokratik hükümetlerin olur-olmaz, Sosyal Medya ya da bütünüyle iletişim vasıtalarını sansürleme veya tamamı ile iptal etme girişimlerinde anlaşma yolunu tercih eden dünya çapındaki platformlar anti-demokratik reflekslere karşı oldukça duyarlı davranıyorlar. Trump'ın nefret söylemine verdikleri tepki de buydu. Alınacak, kızılacak bir tarafı yok!

Despot idareler, altına imza attıkları anayasa hükümlerini ihlal ederek, iktidar ve hükümet olmaya devam ediyorlar. İdareyi ele geçirdikten sonra oluşturulan dokunulmazlık zırhı hiçbir kanuni müeyyide ile değiştirilemiyor. Twitter'in, Başkan Trump tecrübesinde gösterdiği hızlı icraat, uluslararası en güvenilir kuruluşlardan çok daha tesirli oldu. ABD Başkanı bile olsa, Twitter'in Şirket Kriterleri konusundaki tutarlılığı takdire şayan. Gelen tepkilere, Jack Dorsay'ın tepkisi de gayet medeni “Beğenmiyorsanız, başka platformları kullanabilirsiniz!”

Uluslararası kuruluşlar işi ağırdan aldıkça, dikta ve despot idarelerin iştah ve cüretlerini artırıyorlar. AİHM ve benzeri kuruluşların siyasi dengeleri gözetme takıntıları kendilerine olan güveni sarsıyor ve sembolik görüntüden kurtulamıyorlar. Bürokrasiye boğulan işleyiş ile adaleti geciktirme töhmetini aşmaları için Yeni Zenginlerin Şirket Kriterlerini gözden geçirmeleri şart.

Rusya ve Türkiye'de olduğu gibi mafyavari devlet sisteminin taşeronlığını yapan oligark yapılar yerine, uluslararası kaliteleri yakalamış ve şimdiye kadar demokratik çizgide kalmayı başarmış zenginler listesini takip etmek daha heyecan verici. Aradan bir hafta geçti, Başkan Trump ve seçmenleri Jack Dorsey'e bir şey yapamadılar. Çin'de kaybolan Alibaba CEO'sunun akibetinden haber alan var mı?

<< Önceki Haber Anayasa mı, Şirket Kriterleri mi? Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER