SEVİNÇ ÖZARSLAN - BOLD MEDYA
Anayasa Mahkemesi (AYM), tutuklandıktan 40 gün sonra tek kişilik hücrede kalp krizi geçirerek öldüğü iddia edilen eski Ankara İstihbarat Şube Müdürü Zeki Güven’in yaşam hakkının ihlal edilmediğine hükmetti. Güven’in ailesinin yaptığı başvuruyu “Kabul edilemez” buldu.
22 Nisan 2021 tarihli kararda “Anayasa’da öngörülen güvencelerin yerine getirilmemesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, din ve vicdan özgürlüğünün, Emniyet güçlerinde işkence ve kötü muamele yapılması yönünden kötü muamele yasağının ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddialarının kişi bakımından yetkisizlik, kalp krizi sırasında müdahalede bulunulmaması yönünden yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasının başvuru yollarının tüketilmemesi, tuzlu yemekler verilmesi, ölenin sağlığını koruması için kurum hekiminin belirleyeceği besinlerin temin edilmemesi ve etkili ceza soruşturması yürütülmemesi yönünden yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verildi.” denildi.
3 YIL ÖNCE HAYATA VEDA ETTİ
22 Mayıs 2018’de eşi Sevda Güven ile birlikte Ankara’da gözaltına alınan yüksek tansiyon hastası Zeki Güven üç yıl önce, 1 Temmuz 2018’de Ankara Sincan Cezaevinde hayatını kaybetti. Güven tutuklandığında eski emniyet müdürü Hanefi Avcı “Çok kritik adamdır, umarım iyi sorgulanır. Konuşursa birçok şeyi aydınlatır.” demişti. İddiaya göre Zeki Güven, cezaevindeyken sorgulanmak üzere hapisten çıkarıldı, Emniyet’e götürüldü ve işkence gördü.
Geçirdiği öne sürülen kalp krizi esnasında müdahalede bulunulmadığı, ihmali olanlar için soruşturma açılmadığı, ilaçlarının geç temin edildiği, uzun süre diyet yemeği verilmediği yönündeki iddiaları inceleyen Anayasa Mahkemesi Güven’in ölümünde hak ihlali ya da şüpheli bir durum görmedi.
“HAKKIMDAKİ YALAN HABERLERİ TEKZİP ETMEKTEN BIKTIM”
Zeki Güven, aynı dönemde Samsun Cezaevinde tutuklu olan hakim eşi Sevda Güven’e yazdığı mektupta, yemeklerini yüksek tuz oranından dolayı yıkayarak yediğini tansiyon ilaçlarının ve gözlüklerinin verilmediğini söylemişti.
Bold Medya’nın ulaştığı mektuplarda Zeki Güven hakkındaki iddialara da cevap veriyor.
Güven, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile MHP’li eski yöneticilerin özel hayatlarına ilişkin görüntülerin internet ortamında yayımlanmasıyla ilgili Ankara 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde 171 kişinin yargılandığı davanın sanıkları arasında bulunuyordu. Güven mektubunda hakkındaki suçlamaların doğru olmadığını söylüyor:
“Beni o gece önce (22 Mayıs) Çarşı Karakolu nezaretine koyacaklardı. Sonra fikir değiştirmişler. TEM’in nezaretini açtılar. İftar sonrası nezarete koydular. Teravih kılıp yatmıştım ki görevli gelip uyandırdı. TEM’e çıktık. TEM Müdürü gelmiş. Onunla mülakat yaptık. Elinde hakkımda çıkmış yalan haberlerden oluşan bir koçan. Güldüm. ‘Ya ben bunları tekzip etmekten bıktım, artık yetişemiyorum da…’ dedim. Senin de bildiğin abuk sabuk yalan haberler. Güzelce izah ettim. Oradan buradan derken, TEM müdürüyle ortak tanıdıklar çıktı. Bizim Hayati ile çalışmış. Ayşegül’ün vefatını duymamış. Hayati abiden ‘Terörist olmaz’ dedi. ‘Bizden olur mu?’ dedim. ’22 yıl bu devletin terör ve istihbarat biriminde çalışmışım. İnsanları işte böyle karalıyorlar.’ dedim.”
İktidar medyası, Zekin Güven gözaltına alındığında ve öldüğünde ‘kasetçi’ başlıklarıyla haber yapmıştı. Baykal’ın uygunsuz görüntülerinin olduğu kaset olayında Zeki Güven’e ilişkin suç isnadı bulunmuyor. Çok sanıklı birden fazla usulsüz dinleme iddiası dosyası tek dosya altında birleştirildiğinden, bu torba davanın sanıkları ile birlikte aynı dosyada yargılandı. Dolayısıyla kaset olayında Güven’in ismi hiçbir yerde geçmiyor. Ona ilişkin bir isnat ve iddia da