Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda “Emniyet'te ve cezaevlerinde çıplak arama var.” sözleri ile ifşa ettiği insanlık dışı uygulama karşısında Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) grup başkanvekilleri Özlem Zengin ile Cahit Özkan, "Türkiye'de çıplak arama yok." demekle yetinmişti.
Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) verdiği son karar çıplak aramanın Türkiye'de rutin bir uygulamaya dönüştüğünü gözler önüne serdi.
AYM kararında, Rüya Ağdaş Sönmez'in maruz kaldığı hak ihlalinin ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma başlatılmasını istendi.
POLİS MERKEZİNİN ÇAY OCAĞINDA ÇIPLAK ARAMA
Kararda, “Polis merkezindeki çay ocağında tutulma sırasında kolluk görevlileri tarafından yapılan kötü muamele iddialarına yönelik etkili soruşturma yapılmaması sebebiyle anayasanın 17'nci maddesinin üçüncü fıkrasının usul boyutuyla ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. Kötü muamele yasağının usul boyutuna yönelik ihlalin Cumhuriyet Başsavcılığı’nın işlemlerinden kaynaklandığı anlaşılmıştır.” denildi.
Mahkeme kararındaki bilgilere göre Sönmez, 9 Ağustos 2016 tarihinde İstanbul Yenikapı’da bulunan Marmaray hızlı tren istasyonunun ana girişindeki polis arama noktasından geçerken, çantasını aramak isteyen kadın polis memuru Y.T. ile tartıştı.
Sönmez daha sonra kadın polis memurları Y.T. ve S.K. tarafından İstanbul Fatih İlçe Emniyet Müdürlüğü Aksaray Şehit Vedat Ulusoy Polis Merkezi’ne götürüldü.
"BENİ ÇIRILÇIPLAK SOYUP ÇÖKÜP KALKMAMI İSTEDİLER"
Memurlar Sönmez’i polis merkezindeki çay ocağına götürüp burada bir müddet tuttu. Aynı polisler, adli muayene raporu almak için Sönmez’i Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürdü.
Doktor muayenesi esnasında yanında kadın polislerden biri olduğu için kötü muameleye maruz kaldığını ve çıplak aramaya tabi tutulduğunu söyleyemeyen Sönmez, daha sonra Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu.
Sönmez başvurusunda şunları dile getirdi: “Daha sonra polis merkezine bu polislerle beraber geldik. Burada çay ocağında üst aramamı yapmak için, Y.T. ve S.K. isimli polisler, beni polis merkezinin çay ocağına soktular. Kapıyı kilitlediler, beni aralarına aldılar. Y.T. isimli polis memuru beni saçımdan çekip yere düşürdü. ‘Şimdi bakalım ne yapacaksın, vatan haini’ diyerek bana hakaret etti. Sonra beni Y.T. ayağa kaldırdı, S.K. isimli polis memuruna ‘Ben tuttum’ diyerek ‘Vur hadi’ dedi. Bunun üzerine S.K. bana vurmadı, fakat Y.T. isimli polis tutmuş olduğu kollarımı bırakarak, yüzüme tokat attı. Daha sonra hıncını alamayıp, ‘Üstünü arayacağız’ diyerek, benim çırılçıplak soyunmamı istedi. Ben de soyundum."
"BACAKLARIM TUTMAZ HÂLE GELDİ"
Dilekçede, "Daha sonra iki kadın polis çırılçıplak vaziyette çöküp kakmamı istediler, bunu bana seri halde yaptırdılar. Benim bu olaydan sonra bacaklarım tutmaz hâle geldi. Bana ikisi de ‘Hadi bakalım sporunu da yapıyorsun’ dediler. Bu sırada ben çay ocağında çığlık atarken dışarıdan sesini duyduğum bir polis memuru, Y.T.’ye, ‘İşin ne zaman bitecek?’ dedi. Daha sonra bu kadınlar beni doktor raporu için Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürdüler. Burada Y.T. isimli kadın tek başına doktora muayene oldu, buna rağmen ben S.K. isimli polis memuru ile muayeneye girdim ve bu polis yanımda olduğu için de tekrar başıma bir şey gelir korkusu ile bir şey anlatmadım." denildi.
Dilekçede şunlar dile getirildi: "Daha sonra da gerekli ifade için polis merkezine getirildim. Burada telefonla görüşmeme de bu iki kadın polis müsaade etmedi. Ben tekrar kendim için adli rapor almak istiyorum. Ben bu olayla ilgili olarak bana hakaret eden, şiddet uygulayan Y.T. ve S.K. isimli polislerden davacı ve şikâyetçiyim. Uzlaşmak istemiyorum.”
SAVCILIK "YETERLİ DELİL YOK" DEDİ
Cumhuriyet Başsavcılığı, Sönmez’in şikâyeti üzerine soruşturma başlattı. Savcılık şüpheli polisler Y.T. ve S.K. hakkında, “çantasını ve üzerini aratmayan müştekiye orantılı güç kullanılıp, polis merkezine getirilip aramasının yapıldığı, zor kullanma yetki sınırını aşmadıkları, arama sırasında müştekiyi soyarak eziyet ettikleri, hakaret ve tehditte bulunduklarına dair kamu davasının açılmasına yeterli delel elde edilemediğinden, şüpheliler hakkında atılı suçlardan kovuşturmaya yer olmadığı” kararını verdi.
Savcılığın kararından sonra Rüya Ağdaş Sönmez, avukatı aracılığı ile AYM’ye müracaat etti. AYM Birinci Bölümü, polis merkezindeki çay ocağında tutulma sırasında kolluk görevlileri tarafından yapılan kötü muamele iddialarına yönelik etkili soruşturma yapılmaması sebebiyle anayasanın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının usul boyutuyla ihlal edildiğine hükmetti.