MURAT ÇETİN
Seçimleri kazanmak için ne yapılması gerekiyorsa onu yapacak… Bazen kuzu postuna bazen kurt bazen de goril postuna bürünecek! Bu goril postunun aslında hikayesi uzun ve belki de bütün bu olup bitenlerin anlaşılması için bu hikâyenin bilinmesi gerekiyor ama ben bunu ehil kişilere havale ediyorum. Zira bu goril hikayesini anlamadan bu olup bitenleri anlamak mümkün değil. Tabi bu da gören bir göze sahip olma ayrılacağı gerektirir. Konumuza dönelim !
Seçimi kazanmak için her şeyi yapacak… Bir yandan Anadolu insanının yardımseverliğini, zorda kalmış eş dost ve akrabalarını desteğe koşan Anadolu’nun o gönlü geniş insanlarına terörist yaftası ile operasyon yaptıracak, gözaltına aldıracak ve tutuklatacak. Bir yandan da kendine muhalif olan (ve aslında asla tahammül etmediği) gazetecileri programına davet edecek ve bunları yaparken bir yandan da Anadolu’da birçok Kürt gazeteciyi tutuklatacak. Her şeyi yapacak... Binbir Surat Erdoğan diye bir kitap yazılmak istense inanın o kadar malzeme çıkar ki! 15 Temmuz hikayesinden tutun İsrail ilişkilerine kadar oradan ekonomi ile ilgili zikzaklardan Kürt sorununa kadar.
Seçimlerde kaybedeceğini bildiği için yine başörtüsü sorununa sarıldı, kendisine sadık adamları da Türkçe’ye dil uzatmaya başladı. Yarın bakarsınız toplumu germek için Anayasa’nın değişmez ilk üç maddesini bile gündeme getirirler. Öyle anlaşılıyor ki Erdoğan, eğer bu seçimleri yaptıracaksa, sadece seçim sandığını değil aynı zamanda başörtüsünün de içinde olduğu birkaç maddelik Anayasa referandum sandığını da milletin önüne koymaya çalışacak. Ve seçimleri kendisinin oylaması gibi değil başörtüsünün oylaması gibi gösterecek millete. Yapar mı yapar….
Bir yandan bunları yapan AKP genel başkanı Erdoğan’ın temel seçim hedefi Millet İttifakı’nda krizler çıkarmak ve partisini yine alternatifsiz istikrar kaynağı olarak göstermek. AKP’nin seçim çalışmalarının tamamı, muhalefeti parçalama ana stratejisinin yardımcı unsurları. Erdoğan’ın bu hedeflerini gerçekleştirebilmesi ekonominin düzelmesine de bağlı. Zira ekonomik krizin daha da derinleştirme riski Erdoğan’ın uygulamak istediği seçim stratejilerini boşa çıkmasına neden olabilir. Erdoğan’ın için öncelikli konu ekonominin düzelmesi ancak ekonomiyi düzeltme ihtimali yok.
Erdoğan, Türkiye’ye yurtdışından kolay para girişi sağlamaya çalışıyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası verilerine göre Türkiye’ye Ağustos 2022 sonunda 21.5 milyar dolar kimliği belirsiz para girişi oldu. Suudlardan, BAE’den istediği paraya getiremeyen Erdoğan öyle anlaşılıyor ki yurt dışındaki kaynaklarını Türkiye’ye sokmaya başladı. Ancak bu paralar Erdoğan’ın ekonomiyi düzeltmesine yetmiyor ve daha çok paraya ihtiyaç duyuyor. Toplumu etkilemek için şapkadan tavşan çıkarmaya çalışan Erdoğan, yüzbinlerce ucuz ev vaadiyle 250 bin konutluk bir projeyi açıkladı ve 2 yıl içinde teslim öngörülen projenin bitmesi hayal görünüyor. Zira daha 3 yıl önce temelleri atılan projeler henüz bitirilemedi.
Toplumu etkilemenin bir başka yöntemi ise seçimlere kadar kamuya yüzbinlerce memur almak. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca sadece Sağlık Bakanlığı’na 85 bin yeni memur alımı yapılacağını (22 Eylül 2022) açıkladı. Eylül 2022’de 20 bin öğretmen ataması yapan Milli Eğitim Bakanlığı Şubat 2023’de de 10 bin yeni öğretmen ataması yapacak. AKP 4 milyon insanı ilgilendiren Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) yasasını da çıkarmaya hazırlanıyor, zira buna mecbur kaldılar.
Erdoğan bu süreç içinde Kürt seçmeni mutlaka bölmek istiyor ve bunun için her şeyi mübah görüyor. Diyarbakır’da HDP eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın Kürt olmadığını dahi ileri sürdü. Kürt sorunu olmadığını eğer varsa bile kendilerinin çözecekleri söyledi. HDP eski eş genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Erdoğan’a verdiği “hırsız” cevabını okudunuz sanırım ama eğer okumadınız ise Demirtaş’ın Kürt sorununu anlatan son makalesini ısrarla tavsiye ediyorum. Bilal’e anlatır gibi yazmış Demirtaş. Erdoğan, Demirtaş ve hakkında kapatma davası bulunan HDP ile uğraşmak zorunda. Zira hem Demirtaş hem de HDP’nin Kürt seçmen üzerinde baskın bir etkisi bulunuyor. HDP’nin oyu son anketlerde yüzde 13’lere kadar tırmandı. Bu Erdoğan için ürkütücü bir rakam. Erdoğan, PKK lideri Abdullah Öcalan ile Selahattin Demirtaş arasında ikilik çıkarmayı ya da Öcalan’ı kullanarak Kürt seçmeni tarafsız kalmaya itmeyi denedi ama sonuç alamadı. AKP’nin Kürt seçmeni Millet İttifakı’nın adayından uzak tutmanın yeni stratejisi; İyi Parti’yi, HDP aleyhine açıklama yapmaya zorlayacak pozisyonlar oluşturmak. Örneğin Eylül ayı başında CHP’li Gürsel Tekin’in HDP’ye bakanlık verileceği açıklamasını AKP, İyi Parti üzerine baskı kurmak için kullandı ve İyi Partililer, HDP’ye yönelik sert söylemler kullanmak durumunda kaldılar.
Metropoll Araştırma’nın (12 Ağustos 2022) anketine göre AKP seçmeninin yüzde 55’i kendisini dindar muhafazakar, yüzde 25’i modern muhafazakar olarak tanımlıyor. İslami Cemaat ve tarikatların büyük oranda desteklediği Erdoğan, “Kaybedersek beraber kaybederiz” korkusu ile bu kitleleri yanında tutmaya çalışıyor. Savaş alanlarındaki başarı hikayeleri, yerli silah sanayinin devrim yaptığı bilgileri milliyetçi kesime sürekli anlatılıyor. Youtube’da savunma sanayi alanında yayın yapan fenomenler var. Bunlara ücretli içerik ürettirilerek, AKP’nin Türk savunma sanayindeki başarıları anlattırılıyor.
AKP oy kaybettikçe muhalif kesimde Erdoğan’a yönelik yıpratıcı eleştirinin dozu artıyor. Geçmişte gazetecileri kitlesel olarak tutuklayan AKP, kurduğu korku atmosferini devam ettirebilmek ve etkili eleştirileri susturabilmeyi de bir strateji olarak sürdürüyor. İktidara yönelik en etkili kişilerden biri Sedat Peker. Peker’i baskı altına alabilmek için BAE yönetimi ile ilişkiler geliştirildi. Peker’in basın danışmanı Emre Olur geçtiğimiz hafta BAE nezdinde girişimler sonucu Arnavutluk’a deport ettirildi ve oradan Türkiye’ye iadesi sağlandı. Emre Olur, Peker ile gazeteciler arasında ilişki kuran kişiydi. Olur ile irtibatta olup Peker’den aldıkları bilgilerle etkili haber yapan gazetecilerin hepsi “suç örgütü üyesi” olmaktan yargılanma korkusu taşıyorlar. Ayrıca Olur’un iadesinden sonra BEA yönetimi Peker’i görüşmeye çağırarak, tweet atmaması konusunda uyardı. Peker, seçimden iki ay önce videolar yayınlayacağını ve Erdoğan’a asıl savaşını başlatacağını açıklamıştı. Bu olacak mı göreceğiz…
Erdoğan’ın bir diğer hedefi de yurt dışından yayın yapan gazeteciler. Bu gazetecileri susturabilmek için itibarsızlaştırma süreci başladı. Cevheri Güven’den Can Dündar’a, Adem Yavuz Arslan’dan Ahmet Nesin’e, Abdullah Bozkurt’tan Cenk Acarer’e kadar bütün sürgün gazeteciler Erdoğan’ın hedefi durumunda. Bu gazetecileri etkisizleştirilmek için yetkilendirilen kurum ise Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT). İşte ondan dedim “Binbir Surat Erdoğan!” diye. Türkiye’de bir yandan muhalif gazetecileri programına davet ederken bir yandan da yurtdışında Erdoğan’ın bütün hamlelerini boşa çıkaran sürgün gazetecilere operasyon yapmak için aportta bekliyor! Aman dikkat!