AKP ve Erdoğan yönetimi, insan kaçırma gibi bir terör faaliyetiyle tüm Amerikan medyasının gündeminde. Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden bakanların, para karşılığı desteğini aldıkları Trump’ın eski Milli Güvenlik Danışmanı General Flynn gibi itibarsız ve İslam dinine ‘kanser’ diyen bir isimle oturup Fethullah Gülen Hocaefendi’yi yasadışı yollardan nasıl kaçıracaklarını planladıkları ortaya çıktı.
Ülkemizin imajı ve itibarı adına bu olayın büyük bir facia olduğuna kuşku yok. Suriye’ye kanunsuz olarak sevk edilen silahlar, Reza Zarrab üzerinden İran’a ambargonun delinmesi ve Erdoğan taraftarı bir gazetecinin Pensilvanya’nın bombalanmasını önermesi gibi skandallar da buna eklenince, ortaya çıkan tablo Türkiye’nin hızla uluslararası hukuk ve ilkeleri tanımayan haydut devlet (rogue state) kategorisine kaymakta olduğunu işaret ediyor. Ülkemiz için çok büyük talihsizlik.
Bakanların giriş çıkışı bile artık kolay olmayacak
İş bununla da sınırlı değil. Türk ve Amerikan yasalarına göre suç olan adam kaçırma gibi bir terör eylemine teşebbüs eden Türk bakanlar Mevlüt Çavuşoğlu ve Berat Albayrak için olduğu kadar, Amerikalı suç ortakları Flynn için de bu olayın ağır hukuki sonuçları olacak. Belki bakanların ülkeye giriş çıkışları eskisi kadar kolay olmayacak.
Yaşanan bu hadisenin ortaya koyduğu daha üzücü gerçek ise şu: Demokratik dünyada Türkiye’nin itibarı maalesef yerlerde. Hollanda’dan bir bakanın sınırdışı edilmesi, Dışişleri Bakanının ülkeye sokulmaması, Avrupa’daki Türk imamların casuslukla suçlanması, Suriye konusunda görüşlerimizin müttefikler tarafından bile ciddiye alınmaması, THY’nin ambargolu şirketler arasına sokulması gibi peş peşe yaşanan fiyaskolar dış politikada büyük iflasa işaret ediyor.
Son olay ayrıca ülke içinde demokrasi ve hukuk sınırlarını çoktan aşan Erdoğan rejimi için dünyada da hukuksuzluk dışında yol kalmadığını gösteriyor. Bu da Türkiye halkının da tüm dünyanın da üzerine düşünmesi gereken büyük bir problem.