Yüksek Mahkeme'nin okullarda ırksal entegrasyon amaçlı pozitif ayrımcılığı sona erdiren kararına başta
siyah hakları örgütleri olmak üzere birçok
sivil kuruluş sert tepki gösterdi.
Kararın lehinde oy kullanan üyeler ise ırka dayalı
kotanın da
ırkçılık olduğunu savunuyor. Yasayı destekleyenler, "siyahîlere ayrı kota uygulamayı öngören" yasanın kabul edildiği 1954'ten bu yana ABD'de çok şeyin değiştiğini belirtiyorlar. Şimdi
ülkedeki her 15 okuldan birinin, okula giriş şartlarını değiştireceği tahmin ediliyor.
Öte yandan Demokrat Parti'nin 2008
başkan adayı olmak için yarışan adayların katıldığı üçüncü açık oturumuna da Yüksek Mahkemenin söz konusu kararı damgasını vurdu. Demokratlar, yasayı savunan ve Başkan George
Bush tarafından atanmış
mahkeme başkanını ve diğer yetkililerini eleştirdi.
Amerikan Federal Yüksek Mahkemesi, "Brown vs. the Board of Education"
davası sebebiyle 1954 yılında aldığı içtihattan beri kamu okullarındaki en radikal kararını alarak, okullarda siyahlara kota uygulanamayacağına hükmedince sert eleştirilere uğradı. 1954 yılından önce ülkede, Yüksek Mahkemenin "ayrı ama eşit" içtihadı sebebiyle, siyah ve beyaz öğrenciler farklı okullarda ya da farklı
sınıflarda eğitim görüyorlardı.
1951 yılında
Kansas eyaletinin Topeka şehrinde okula giden 9 yaşındaki Linda Brown adlı siyahî öğrencinin babası Oliver Brown'ın, bu ayrımcılığa karşı eyalet eğitim kuruluna yönelik açtığı dava, 1954 yılında Federal Yüksek Mahkemenin önüne gelmişti. Mahkeme, 60 yıllık "ayrı ama eşit" içtihadını bozarak, siyah ve beyazların aynı okullarda okumasına hükmetmiş, siyahî öğrencileri koruma amacıyla da bu tarihten itibaren okullarda siyahî öğrenciler için ayrı kota uygulanmaya başlanmıştı.
Yüksek Mahkemenin söz konusu kararı, ülke tarihinde günlük hayatı en çok etkileyen ve en önemli karar olarak kabul ediliyordu. Ancak Yüksek Mahkeme, 53 yıl sonra bu kez Lousville ve Seattle'dan iki beyaz öğrencinin ailelerinin açtığı davada, kamu okullarında ırka dayalı kota uygulanamayacağı içtihadına vardı. 4 üyenin karşı çıktığı karar, 5 üyenin oylarıyla alındı.
Kararın lehinde oy kullanan üyeler, ırka dayalı kotanın da ırkçılık olduğunu savunuyor. Ancak, diğer 4 üye gerekçelerinde, söz konusu içtihatla, ülkede yeniden siyah ve beyazların ayrı okullarda okumaya başlayacağını savunuyor. Karara sert eleştirilerde bulunan çevreler de, okulların siyahî öğrenci alma zorunluluğunun kaldırılmasının, ülkedeki birçok okul bölgesinde, ırksal ayrışmayla sonuçlanacağını ifade ediyorlar.
DEMOKRAT ADAYLAR IRK AYRIMCILIĞINI KONUŞTU
Amerika'da Demokrat Parti'nin 2008 başkan adayı olmak için yarışan adaylar da üçüncü açık oturumlarında siyahî oylar için münazara yaptılar.
Başkent Washington'da siyahîlerin tarihî eğitim kurumlarından biri olan Howard Üniversitesinde açık oturuma katılan adayların ana gündemi, ırk ayrımcılığı oldu.
Başkan adaylarının eleştirilerinin ana hedefi ise, kamu okullarında siyahlara pozitif ayrımcılık yapmayı yasaklayan Yüksek Mahkeme içtihadıydı. Yüksek Mahkemenin ABD Başkanı
George Bush tarafından atanan üyeleri olan mahkeme başkanı John Roberts ve hâkim Samuel Alito, mahkemeyi siyasîleştirmekle suçlandılar. Bush'un mahkemenin yapısını değiştirdiğini savunan Demokrat adaylar, yeni başkanın önceliğinin mahkemeye yeniden şekil vermek olması gerektiğini söylediler. Demokrat adaylar, ülkede ırkçı ayrımcılığın hala bulunduğu konusunda görüş birliği içinde oldular.
Tüm anketlerde yarışı önde götüren
New York Senatörü
Hillary Clinton,
AIDS ile mücadelenin ırksal eğilimler nedeniyle ciddiye alınmadığını ileri sürdü. Ülkede AIDS'ten en çok etkilenenlerin siyahî kadınlar olduğuna işaret eden Clinton, "Eğer AIDS en çok 24-35 yaş arası beyaz kadınları etkileseydi, ülke gündeminin başında yer alırdı" dedi.
Ülkenin, ırk ayrımcılığını aşma konusunda önemli aşamalar kaydettiğini belirten
Barack Obama ise, alınan mesafeye rağmen, olunması gereken noktada bulunulmadığını vurguladı. Obama, Yüksek Mahkeme kararını da 1955 kararına karşı bir çıkış olarak niteledi.
Siyahîler ve Hispanikleri ilgilendiren iç
politika konularına yoğunlaşan adayların gündemindeki bir başka başlık da
vergilerdi. Demokrat adaylar, orta ve alt sınıf üzerindeki vergi yükünün azaltılmasını isterken, zenginlere yönelik vergi kesintilerine de son verilmesi gerektiğini ifade ettiler. Hispanik ve siyahî gazetecilerin düzenlediği ve Tavis Smiley'in yönettiği açık oturuma Demokrat adaylardan sekizi katıldı.