"Alternatif basın organlarına çok ciddi boyutlarda sansür uygulanıyor"


HDP Mersin Milletvekili Çilem Küçükkeleş, insanların haber alma özgürlüğü için mücadele eden, gerçekleri haberleştirmek isteyen gazetecilerin hapse atıldığını, kimi gazetecilerin darp edildiğini, başlarına silah dayandığını, gazetelerin hedef gösterildiğini, saldırılara uğradığını, haber ajanlarına, dergilere baskınlar düzenlendiğini, alternatif basın organlarına çok ciddi boyutlarda sansür uygulandığını söyledi.

Çilem Küçükkeleş, yerel medya kuruluşlarının ve gazetecelerin sorunlarına ilişkin Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'ın yazılı olarak cevaplaması istemiyle Meclis Başkanlığına soru önergesi verdi.

Türkiye'nin ifade ve basın özgürlüğü açısından içinde bulunduğu feci durumun artık tüm dünyada gündeme geldiğini, yayınlanan raporlarda Türkiye'nin en alt sıralarda yer aldığını ve bu durumun kınama ve uyarılara konu olduğunu dile getiren Küçükkeleş, "İnsanların haber alma özgürlüğü için mücadele eden, gerçekleri haberleştirmek isteyen gazeteciler hapse atılmakta, kimi gazeteciler darp edilmekte, başlarına silah dayanmakta, gazeteler hedef gösterilmekte saldırılara uğramakta, haber ajanlarına, dergilere baskınlar düzenlenmekte, alternatif basın organlarına çok ciddi boyutlarda sansür uygulanmaktadır. Bunların yanı sıra, kamu reklamlarının eşitsiz dağıtılması gibi yöntemlerle medya kuruluşları arasında ayrımcılık yapılmakta, kimi medya kuruluşları devlet kaynaklarıyla desteklenirken kimileri desteklenmemektedir. Söz konusu baskılara ve eşitsizliklere rağmen gazetecilik mesleğini icra etmeye çalışanlar ise kötü çalışma koşulları altında, yetersiz ve giderek daha da sınırlı hale getirilen haklarla varlıklarını sürdürme mücadelesi vermektedirler." dedi.

Küçükkeleş, şu soruları yöneltti:

"Ulusal medya kuruluşları bazında 2014 ve 2015 yılları içerisinde en çok kamu reklamı yapan gazeteler ve televizyon ve radyo kanalları hangileridir? Kamu reklamları için bu kanalların seçilme kriterleri nelerdir?

Birçok basın kuruluşu maddi kaynakların kısıtlılığı nedeniyle bünyesinde çalıştırdığı gazeteciyi 5953 sayılı Basın İş Yasasına göre değil 4857 sayılı İş Kanununa tabi olarak çalıştırmak zorunda kalmaktadır. Böylelikle birçok gazeteci Basın İş Yasasının getirdiği özlük haklarından yararlanamamaktadır. Yerel ve ulusal basın kuruluşlarında 4857 sayılı kanuna göre çalışan gazeteci sayısı kaçtır?

Yeni Basın Kartı Yönetmeliğine göre TRT ve Anadolu Ajansı çalışanlarına Basın İş Yasasına göre çalışıyor olma şartı aranmadan basın kartı verilebiliyor olması, özel basın kuruluşlarında 4857 sayılı Yasaya göre çalışmakta olan gazetecilere haksızlık ve hak gasbıdır. Bu haksızlığın giderilmesi yönünde herhangi bir çalışma mevcut mudur? Mevcut değilse olmamasının gerekçeleri nelerdir?

Mevcut düzenlemeye göre yıpranma hakkı sadece basın kartı sahibi gazetecilerle sınırlandırılmıştır. 5953 sayılı yasa kapsamında olmayan ancak gazetecilik mesleğini icra edenler bu haktan yararlanamamaktadır. Basın kartı olmadığı için yıpranma hakkı gasp edilen gazeteci sayısı kaçtır? Bu hak gasbının giderilmesi yönünde bir çalışma mevcut mudur?

Üye sayısı arttırılan ancak basın meslek örgütlerinin temsil eden üyelerinin sayısı dolayısıyla gazeteci temsiliyeti azaltılan tartışmalı Basın Kartı Komisyonunca verilen Sarı Basın Kartlarını sadece Basın İş Yasası kapsamında çalışan gazeteciler alabilmektedir. 4857 sayılı kanuna göre çalışan çok fazla sayıda gazeteci olduğu göz önüne alındığında gazetecilerin tümüne basın kartı verilerek ya da basın kartı uygulaması tamamen kaldırılıp, kartın getirdiği ücretsiz ya da indirimli toplu taşıma gibi ayrıcalıklar bütün gazetecilere tanınarak bu ayrımcılığın kaldırılması yönünde bir çalışma mevcut mudur?" CİHAN
<< Önceki Haber "Alternatif basın organlarına çok ciddi boyutlarda sansür... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER