Yabancı bir özel ismin Osmanlıca yazılışını okuyamamıştım. Edebiyat dersimizde hocamız merhum Fuat Edip Baksı, Alman Milli Eğitimi ile ilgili bir anekdot anlatıyordu:
“Bir gün meşhur Alman devlet adamı Hindenburg bir yerden dönerken bir köy ilk okulunu ziyaret etmiş. Fakat öğretmen, bildiği ve tanıdığı halde, hiç oralı olmamış, ciddi bir şekilde dersine devam etmiş. Ders bitip öğrenciler sınıfı boşaltınca, öğretmen her türlü saygıyı gösterip kendisini selamlayınca, Hindenburg niçin böyle davrandığını soruyor.
Öğretmen‚
‘Efendim, biz öğrencilere; -En büyük Tanrı, sonra da öğretmendir, diye telkin ediyoruz. Eğer onların yanında ben sizin önünüzde eğilseydim. Bu telkine ters düşmüş olurdum. Kusura bakmayın‘ demiş.”
Fuat Edip Bey bunu söyleyince, “Hocam, bu Alman Devlet adamının ismini tahtaya yazar mısınız? ” diye istirham ettim. O da yazdı. Benim problemim çözülmüş oldu. Ama buradan ben Almanlar o dönemde eğitimi, dinî ve ahlâkî anlayışlarla bağdaştırarak verdiklerini de anlamış oldum.
Şimdi de arkadaşımız Eyüp Bey'den, meselenin yeni bir boyutunu öğrendim. Almanya’da demokrasinin ve insan haklarının yerleşmesinde, teknik ve teknolojik gelişmelerin sağlanmasında çok büyük önemi olan “Talebe Evleri” meselesi…
Şimdi bu hususu okuyalım, bizim için de bu çeşit evlerin ne kadar önemli olduğunu anlamaya çalışalım.
Eyüp Bey diyor ki:
Almanya demokrasi tarihinin başlangıcının en önemli olaylarının başında tartışmasız 18.10.1817 tarihinde Almanya genelinden gelen 500 Üniversite talebe birlikleri temsilcileri katılımıyla gerçekleşen ve Wartburgfest olarak tarihe geçen Wartburg toplantılarıdır.
Parçalanmış olan Alman devletlerinin birleşmesini isteyen talebeler, her bir grubun farklı renklerde armaları olmasına rağmen, hep beraber birliğin renkleri olarak daha sonra Alman bayrağının da renkleri olan siyah-kırmızı-sarı renklerinden oluşan kuşaklar ve bayraklarla birlik mesajları verdiler.
1848 tarihinde Frankfurt‘ta kurulan ilk Meclisin Meclis Başkanı olan Heinrich von Gagern Wartburg görüşmelerinin de gerçekleşmesini sağlayan önemli aktörlerinden biriydi.
Toplantı mekanının Wartburg olması da manidardır. Bu olaydan 300 sene önce aynı yerde Martin Luther İncil’i ilk defa Almanca’ya çevirmiş ve talebelerinin deyimine göre, Almanca’ya birleştirici bir kimlik kazandırıp, yabancı hakimiyetlere karşı bir sembol haline gelmişti.
Meşrutiyet isteğini de içeren 35 maddelik Wartburg deklerasyonun akabinde olan gelişmelerin neticesinde 1848 yılında Frankfurt'ta ilk Meclis kuruldu ve 1871 yılında Bismarck’ın öncülüğünde meşrutiyet olarak Alman İmparatorluğu kuruldu.
Bismarck da zamanında bir talebe birliği mensubuydu ve vefatına kadar da bağlı bulunduğu “Corps Hannovera Göttingen” Talebe Birliği'ni her yönüyle desteklemiştir.
Bu tarz evlerin kurulduğu dönemlerde, Almanya’nın farklı bölgelerinden Heidelberg gibi üniversite şehirlerine talebeler gönderilirmiş. Her bölgeden insanlar himmetleri ve yardımlarıyla kendi bölgelerinden gelen talebeler için evler tutar, o evlerde de ders verecek hocaların ücretlerini karşılarlarmış. Bu sebeple evlere genelde gelen talebelerin bölgelerinin isimleri verilirmiş.
Mesela Karlsruhe’den gelenlerin evi “Karlsruhensia” veya Thüringen eyaletinden gelenlerinki “Thuringia” gibi.
Bu talebeler bazı zamanlar saldırılara ve gaspa maruz kaldıklarından, genelde eskrim talim etme aralarında bir adet haline gelmiş. Bugün bile bazı evlerde kalabilmenin bir şartı eskrim öğrenmek ve eskrim imtihanından geçmektir. Eskrim talimi sırasında bazen eskrimin yüze isabet etmesinden dolayı oluşan yara izi talebeler arasında bir onur işareti sayılmaktadır.
Mesela Allianz sigorta şirketi eski genel müdürü Henning Schulte-Noelle’nin sol yanağındaki büyük yara izi böyle bir talim sırasında oluşmuştur. Fakat bunun yanında eskrimi şiddet aleti olarak gören ve evde kalmak için gerekli görmeyen evler de var.
Her bölgenin ve her siyasi ve dini görüşün Almanya genelinde birçok evleri bulunmakta. Bütün evlerin ortak özelliği ise, kurucuların sahip oldukları değerlere bağlılık ve bu değerler doğrultusunda hizmet etmeye hazır olmak bu evlerde kalmanın önşartı.
Alman tarihine bakıldığında, tanınmış birçok kişi bu tarz talebe birliklerinde ve talebe evlerinde yetişmiştir. Bunların bazıları şunlar:
- Prens Bismarck
- Ferdinand Porsche (Porsche arabalarının kurucusu)
- Kai Diekmann (Bild gazetesi GYY)
- Henning Schulte-Noelle (Allianz Sigortası eski genel müdürü)
- Eberhard Diepgen (Berlin eski belediye başkanı)
- Friedrich Nietzsche (Alman filozof)
- Carl Bosch (Nobel ödüllü alman kimyacı, mühendis ve Bosch şirketinin kurucusu)
- Gustav Stresemann (Weimar Cumhuriyeti döneminde Alman imparatorluk şansölyesi)
- Winfried Kretschmann (Baden-Württemberg eyalet başbakanı)
- Papa 16. Benedikt
- Edmund Steuber (Bavyera eski başbakanı)
- Jürgen Rüttgers (NRW eski başbakanı)
- Roland Koch (Hessen eski başbakanı)
- Armin Laschet (NRW başbakanı)
- Thomas Gottschalk (Televizyon program yapımcısı)
- Konrad Adenauer (Almanya eski Başbakanı)
- Prof. Alois Alzheimer (Nörolog, Alzheimer hastalığının kaşifi)
- Friedrich Naumann (eski Alman politikacı)
- Helmut Schmidt (Almanya eski Başbakanı)
- Eduard Schnitzer Emin Paşa (Osmanlı’nın ordusunda doktor ve sonrasında Sudan valisi)
Bunlar ve bunların yanında birçok ünlü insanları yetiştiren talebe evlerinin birinden bir sunum yapmak üzere davet edildim.
Bu ev şu an Heidelberg’de bulunan 29 talebe evinden biri. Evin “büyüğü” veya “abisi” diyebileceğimiz “Senior”u olan kişi ile yaptığım öngörüşmede, senede bir kere bu evden mezun olan “Altherren” dedikleri eski abiler toplandıklarını ve bu sene İslam hakkında bir sunum istediklerini söyledi.
Bu arada evin işleyişi ile ilgili bazı bilgiler verdi.
Evin tarihçesi 1882 yılına dayanıyor. O zamandan beri ”Verein Deutscher Studenten” talebe birliğinin Heidelberg temsilciliği olarak talebe yetiştirmekte. Bu ev daha çok liberal ve evrensel insanî değerlere bağlılıklarından dolayı, talebelerinin arasında farklı din ve milletten insanları da bulunmakta.
Evde haftalık istişareler yapılmakta. İstişareler neticesinde ev sakinlerinin vazife paylaşımı kararlaştırılmakta. Talebelik süresince devam eden eve bağlı vazifeler, mezuniyetten sonra sona ermemekte. Mezunlar yaşlılar diye tercüme edebileceğimiz “Altherren” diye anılmakta. Genelde ölene kadar eve bağlılıkları ve maddi destekleri devam etmekte. Bu şekilde evin ve talebelerin ihtiyaçları giderilmekte.
Bu ev sadece erkeklerin oturduğu bir ev. Senior’un anlattığına göre, şu an Heidelberg’de 25 erkek evi, 3 tane de bayan evi bulunmakta.
ABDULLAH AYMAZ