Aslında bu, geçen haftalardaki çiftçi protestolarıyla karşılaştırıldığında nispeten küçük bir eylemdi, ancak sosyal medyada büyük ses getirdi. Sebebi ise aşırı sağcıların Yeşillere karşı bu protestoyu hem kutlaması hem de kışkırtmasıydı.
Aşırı sağcı kesimin öne çıkan isimlerinden Martin Sellner'in yaptığı gibi. Ocak 2024'te bir medya platformunun yabancıların sınır dışı edilmesine yönelik görüşlerini haberleştirdiğinde manşetlere çıkan Sellner, sığınmacıların ve göçmenlerin Alman vatandaşlığına geçmiş olsalar bile belirli koşullarda sınır dışı edilmesi gerektiğini savunması tartışmalara neden olmuştu.
Sellner, Magdeburg'daki protestoyu da kendi aşırı sağ görüşmeleri için kullanarak Telegram üzerinden "Çiftçiler pes etmeyecek! Benimle tam bir dayanışma içindeler" şeklinde bir paylaşım yaptı. Neo-Nazi görüşleriyle bilinen Michael Brück de çiftçi protestolarının büyük bir halk ayaklanmasına dönüşmesinin hayalini kurduğunu belirterek çiftçilere destek verdi.
Güvenlik makamları tetikte
Alman güvenlik makamları, çiftçilerin protestolarına eşlik eden aşırı sağcıları yakından takip ediyor. Almanya'nın en büyük eyaleti olan Kuzey Ren-Vestfalya'nın İçişleri Bakanlığı sözcüsü, DW'ye yaptığı açıklamada radikal sağcıların taktiklerini şöyle açıkladı:
"Hükümeti eleştiren ve hatta ona düşman olan içerikler yayan aşırılık yanlısı gruplar, orta sınıfın desteğini kazanmak için çiftçi protestolarını kendi amaçları doğrultusunda araçsallaştırmaya çalışıyor."
Almanya'nın ikinci büyük federal eyaleti olan Bavyera'daki Anayasayı Koruma Dairesi de benzer gözlemlerde bulundu. Ancak iç istihbarat örgütü, çiftçilerin oyuna gelmediğini belirterek "Tüm propaganda çabalarına rağmen Bavyeralı çiftçiler, kendilerini aşırı sağcı etkilerden bariz şekilde uzak tutmayı başardı. Aşırılık yanlısı her türlü eylem ve söylemi kesin olarak ve mütemadiyen reddediyorlar" açıklamasını yaptı.
"Söylem, eyleme dönüşür!"
Ancak aşırı sağcı aktivistlerin iktidardaki Yeşiller'e karşı ortamı alevlendirmeye çalışması, Almanya'nın Yeşiller partili Ekonomi Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Robert Habeck'i endişelendiriyor. Habeck de bir süre önce öfkeli çiftçiler tarafından hedef alınmıştı.
Habeck, 27 Şubat'ta Yeşiller Meclis Grubu toplantısında partisine yönelik saldırılara değinerek "Vahşileştirme, popülizmin silahıdır. Ülkenin karşı karşıya olduğu sorunlar o kadar abartılıyor ki, herkes birbirine bağırıyor ve makul bir çözüm imkânsız hale geliyor. Burada nihai amaç, demokrasiye zarar vermektir" dedi.
Sosyal medyadaki nefret söylemlerinin muhtemel sonuçlarına işaret eden Habeck, "Söylem er ya da geç eyleme dönüşür" uyarısında bulundu. Habeck, bu sözüyle 2019 yılında Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) siyasetçisi Walter Lübcke'nin öldürülmesine atıfta bulundu. Kassel Bölge Valisi Lübcke, dönemin Başbakanı Angela Merkel'in iltica politikasını desteklediği için aşırı sağcı bir kişi tarafından vurularak öldürülmüştü. Fail daha önce internet üzerinden valiyi tehdit etmişti.
Habeck: Yeşillerin başarıları kışkırtıyor
Peki aşırı sağcılar neden özellikle Yeşilleri hedef alıyor? Habeck bunu şöyle açıklıyor:
"Popülistler için asıl meydan okuma, diğer popülistlerle değil, uzlaşmacılarla mücadele etmektir. Yeşiller, son yıllarda ülkeyi daha özgür ve ilerici hale getirdi. Bu başarılar, muhalifleri kışkırtıyor."