Almanya'da yaklaşık 900 camide Açık Kapı Günü düzenlendi. Müslüman olmayanlara İslam’ı anlatmak ve diyaloğu geliştirmek amacıyla yapılan etkinliklere on binlerce ziyaretçinin katıldığı bildirildi. Her yıl 3 Ekim tarihinde yapılan etkinlikler bu sene “Dini inanç: Bireysel, doğal, normal” başlığı altında düzenlendi.

Almanya çapındaki ana etkinlik, Köln kentinde Diyanet İşleri Türk-İslam Birliği’ne (DİTİB) bağlı olan ve resmi açılışı geçen Cumartesi günü Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılan Merkez Camii'nde yapıldı. Etkinliğe katılan Kuzey Ren-Vestfalya Uyum Bakanı Joachim Stamp, caminin açılış töreni nedeniyle DİTİB'i eleştirdi. Hür Demokrat Parti (FDP) üyesi bakan, kendisinin ve caminin binlerce destekçisinin, açılışın "Alman bir İslam'ın sembolü” olmasını dilediğini, ancak "Türkiye Cumhurbaşkanı tarafından yapılan açılışın başka bir sembol oluşturduğunu” belirtti. "Bu birçok kişiyi hayal kırıklığına uğrattı ve incitti” diyen Stamp, Müslümanlar ve devlet arasındaki diyaloğun yine de kopmaması gerektiğini vurguladı.

Açık Kapı Günü, ilk kez 1997 yılında Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi tarafından hayata geçirildi. Müslümanlarla Almanlar arasındaki bağa dikkat çekmek isteyen Konsey, camilerin Açık Kapı Günü etkinliği için Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesinin kutlandığı 3 Ekim tarihini seçti. Açık Kapı Günü, 2007 yılından beri de Almanya’daki Müslümanlara ait büyük örgütleri çatısı altında toplayan Müslümanlar Koordinasyon Merkezi tarafından düzenleniyor.

Berlin'de kadın ve erkeklerin birlikte ibadet ettiği İbn-i Rüşd-Goethe Camii'nin kurucularından imam ve avukat Seyran Ateş, Açık Kapı Günü'nün tarihini eleştirdi. Deutschlandfunk radyosuna konuşan Ateş, etkinliklerin 3 Ekim'de düzenlenmesini "saygısızca ve kibirli” olarak nitelendirdi ve İbn-i Rüşd-Goethe Camii'nin etkinliklere katılmayarak kapalı kalacağını belirtti. Camilerde Açık Kapı Günü etkinliklerini düzenleyenler için "kendi dinleri ve dinlerini Almanya'ya yerleştirmenin”, görünüşe göre "Berlin Duvarı'nın yıkılmasından bu yana ülkeyi yakından ilgilendiren gelişmelerden” daha önemli olduğunu söyleyen Ateş, bu nedenle etkinlikleri "topluma açılma sinyalleri yerine daha çok bir provokasyon” olarak değerlendirdi.