Almanya'nın Bavyera eyaletinde 9,5 milyon seçmen yeni eyalet parlamentosunu belirlemek için bugün sandık başına gidiyor. Federal Meclis’te Başbakan Angela Merkel’in liderliğindeki Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) ile ortak bir meclis grubu oluşturan ve seçimlere sadece Bavyera’da giren Hristiyan Sosyal Birlik’in (CSU) sandıktan birinci parti olarak çıkması bekleniyor. Ancak 2013 yılında yapılan son eyalet seçimlerinde yüzde 47,7 oy oranıyla 180 sandalyeden 101’ini kazanarak tekrar salt çoğunluğu ele geçiren iktidar partisinin bu kez de benzeri bir sonuç elde etmesi, anketlere göre neredeyse imkansız görünüyor.
Seçim öncesi yapılan son anketler, 1957 yılından bu yana aralıksız olarak iktidarda olan CSU’ya desteğin yüzde 33’e kadar gerilediğini gösteriyor. 2013’te yüzde 8,6 oy alan Yeşiller’in ise, anketlere göre 10 puan artış kaydederek eyalette ikinci parti konumuna yükselmesi bekleniyor. Bu durumda Yeşiller, tek başına iktidarı kaybetmesi durumunda CSU’nun ikili koalisyon kurabileceği muhtemelen tek parti olacak. Ancak Eyalet Başbakanı Markus Söder, Cuma günü yaptığı açıklamada, Yeşiller’in çizgisinin koalisyon kurmaya uygun olmadığını yineledi.
Eyalette Sosyal Demokrat Parti (SPD), Hür Seçmenler partisi ve Almanya İçin Alternatif (AfD) partisinin de yüzde 10 ile 12 arasında oy alarak yeni parlamentoya girmesi bekleniyor. İki hafta sonra yapılacak Hessen eyalet seçimlerinde de parlamentoya girmesine kesin gözüyle bakılan sağ popülist AfD, böylece Almanya’daki tüm eyalet parlamentolarında sandalye sahibi olmuş olacak. 2013’te Bavyera Parlamentosu dışında kalan Hür Demokrat Parti (FDP) ile AfD gibi ilk kez parlamentoya girecek olan Sol Parti’nin ise, yüzde 5’lik barajı aşıp aşmayacakları, son anketlere kadar belirsizliğini korudu. Bu partiler de barajı aştığı takdirde, Bavyera yedi parti meclis grubu ile, Almanya’nın en renkli eyalet parlamentosuna sahip olacak. Matematiksel olarak, eyalette CSU’yu iktidardan düşürecek bir koalisyon hükümeti kurulmasının bile mümkün olabileceğini belirten siyasi gözlemciler, bunun Bavyera’da siyasi bir deprem anlamına geleceğini kaydediyor.
Seehofer ve Söder’in siyasi kaderi seçime bağlı
CSU Parti Genel Başkanı ve Federal İçişleri Bakanı Horst Seehofer ve Bavyera Eyalet Başbakanı Söder’in siyasi geleceği de, bugün sandıktan çıkacak sonuca bağlı. Hem siyasi gözlemciler hem de parti içinden birçok kişi, CSU’da beklenen ciddi oy kaybından federal düzeydeki siyaseti sorumlu tutuyor. Seehofer’in Federal İçişleri Bakanı olarak özellikle mülteciler politikasında büyük koalisyon içinde neden olduğu gerilimin ve “Göç tüm kötülüklerin anasıdır” gibi tartışmalı açıklamaların, partiye destek kaybettirdiği belirtiliyor. Eyalet Başbakanı Söder, anketlerden çıkan kötü sonucu, Berlin’deki büyük koalisyonun poltikalarına bağlamış, Seehofer ise bunu reddetmişti.
CSU Onursal Başkanı ve eski parti lideri Edmund Stoiber ise CSU’ya desteğin azalmasının arkasında, Bavyera’ya artan göçün olduğunu iddia ediyor. “Kaydettigimiz ekonomik başarılar nedeniyle son yıllarda Bavyera’ya benzeri görülmemiş bir göç hareketi oldu, 10 yılda bir milyondan fazla kişi eyaletimize yerleşti” diyen Stoiber, “Herkesin, Bavyera’nın başarısında CSU’nun ne kadar büyük payı olduğunu bilmesine imkan yok” tezini savunuyor.
Berlin'de de gözler Bavyera'da
CSU’da beklenen ciddi oy kaybının etkisinin, sadece eyalet düzeyinde değil, federal hükümette de hissedileceği tahmin ediliyor. Alınacak kötü sonucun faturasının CSU lideri ve Federal İçişleri Bakanı Seehofer’e çıkarılması durumunda, siyasetçinin parti başkanlığı ve bakanlık koltuğunun da sallanacağı belirtiliyor. Seehofer, görevlerinden ayrılmaya niyetli olmadığı mesajını verirken, anketlerde öngörülen kötü sonucun alınması durumunda, parti içinde kendisine genel başkanlığı bırakması yönünde baskının artacağı, bu koltuğu kaybetmesi durumunda Federal İçişleri Bakanlığı görevine devam etmesinin de neredeyse imkansız olacağı tahmin ediliyor. Bunun da büyük koalisyon içinde yeni çalkantılara neden olacağı belirtiliyor.
Berlin’in endişeyle Bavyera’ya bakmasının arkasında, Hristiyan Birlik partilerine desteğin ülke çapında yoğun bir şekilde gerilediğine dair veriler de yatıyor. Hafta sonunda açıklanan son anketlere göre, muhafazakarlara destek yüzde 26 ile tarihin en düşük seviyesine geriledi.
Öte yandan Başbakan Angela Merkel’in CSU’nun sandıkta hezimete uğramasından kazançlı çıkabileceği yorumları da geliyor. Merkel, mülteciler politikası konusunda daha sert bir çizgi izlenmesi yönündeki tartışmalı çıkışlarının CSU’ya oy kaybettirdiğini savunarak, seçim sonucunun kendisinin daha ılımlı poltikalarına dolaylı destek olduğunu öne sürebilir. Ancak siyasi gözlemciler Merkel’in, Bayvera’da ciddi bir yenilgiye uğramış bir CSU ile işinin kolay olmayabileceğine de dikkat çekiyor
SPD Genel Başkanı Andrea Nahles Bavyera ise eyalet seçimlerinden sonra, büyük koalisyon içinde devam eden tartışmaların da bir son bulacağını umduğunu belirtti. Seçim kampanyasının etkilerinin Berlin’deki siyasete de yansıdığını vurgulayan Nahles, CSU’nun son aylarda “seçim telaşıyla panik içinde adımlar atarak” koalisyon hükümeti içinde işbirliğini de etkilediğini kaydetti.