Sözcü gazetesinin Almanya bürosuna mülakat veren Alman makamları, "Aile, 2009’da ülkeyi terk etmek zorundaydı. Gönüllü ayrılmaları için tüm süreleri geçirdiler. Son olarak baba, 2017'de ülkeyi gönüllü olarak terk etmeyeceğini söyledi." ifadelerini kullandı.
BİR KEZ SINIRDIŞI EDİLDİ, GERİ DÖNDÜ
Resmi rapor ve açıklamalara göre Mahmut Akyüz daha önce bir kez daha sınır dışı edildi, ancak kaçak olarak Almanya’ya döndü. Bu defa “Kürt’üz. Türkiye’de işkence yaptılar.” diyerek iltica talebinde bulundu.
Akyüz, "Erdoğan'ı sevdiğim için ve bir sığınmacının suratına tükürdüğüm için sınır dışı edildim." iddiasını ileri sürmüştü.
Alman makamların verdiği bilgiye göre Akyüz hakkında hazılanan doktor raporunda kendi kendini yaraladığı da belirtildi.
TEHDİT, ŞANTAJ, DOLANDIRICILIK BENZERİ SABIKALARI VAR
Açıklamada, “Haklarında kesinleşmiş mahkeme kararları var. Aile babası, tehdit- şantaj, dolandırıcılık, huzur bozmaktan sabıkalı.” denildi.
Kassel Valiliği, yaptığı açıklamada, “1996’da sınır dışı edildi. Üç ay sonra kaçak olarak geri geldi ve Türkiye’de işkence gördüğünü belirtip iltica istedi. Ancak doktor raporunda, yaraları kendinin yaptığı belirlendi.” dedi.
Valilik, baba Mahmut Akyüz’ün, “tehdit, şantaj, dolandırıcılık, halkın huzurunu bozmak” ve birçok suçtan sabıkalı olduğunu açıkladı.
EMNİYET SÖZCÜSÜ İDDİAYA GÜLDÜ
Odatv'de yer alan habere göre ise, Werra-Meissen Emniyet Müdürlüğü de bir açıklama yaptı.
Emniyet Müdürlüğü Sözcüsü Alexander Först, “Biz kesinleşen mahkeme kararının gereğini yerine getirdik. Kendilerini Kürt aile olarak tanıtıp iltica istemişler. Bu reddedilmiş ve bize de mahkemenin kararı tebliğ edildi.” diye konuştu. Först, “Aile Erdoğan’ı sevdiği için atıldıklarını iddia ediyor.” sözlerine ise güldü.
1988’de 11 yaşındayken kaçak yollarla Almanya’ya getirilen Mardinli Mahmut Akyüz, 1996’da sınır dışı edildi.
Üç ay sonra kaçak olarak yeniden Almanya’ya gelen Mahmut Akyüz şu anda birlikte olduğu Fatma Akyüz ile yaşamaya başladı. Kayıtlara göre evli değiller. Çiftin 2001, 2002, 2003, 2005 ve 2007’de beş çocukları oldu.
Mahmut Akyüz, öfkesini kontrol edemeyen ve hep sorun çıkaran biri olarak biliniyor, tehdit, şantaj, dolandırıcılık, halkın huzurunu bozma gibi suçlardan ceza aldı.
Aile, ısrarlara rağmen çocuklarına Türkiye kimliği çıkarmıyor ve sürekli geçici müsaade olarak verilen “Duldung” (Müsamaha) ile Almanya’da kaldı.
"ALMANCA ÖĞREN, OTURUM VERELİM" DEDİLER, FAKAT...
Mahmut Akyüz’ün birlikte yaşadığı Fatma Akyüz’e, “Almanca kursuna gönderelim. Biraz Almanca öğren. Oturum vereceğiz.” denildi. Ancak o tarihte Almanya’da 10 yılını dolduran Fatma Hanım Almanca öğrenemedi.
Sonuçta aileye karşı 2009 yılında İdare Mahkemesi’nden sınır dışı kararı çıktı. Karar kesinleşince aile, bu kez “insani nedenlerden” olayı ele alan Hessen Eyaleti Dilekçe Komisyonu’na müracaat etti. Dilekçede Mahmut Akyüz, ağır depresyon ilaçları aldığını belirtti.
Çocuklarının Almanya’ya uyum sağladıklarından söz etmedi.
Aileye önce Türkiye kimliği vermeyi reddeden Frankfurt Başkonsolosluğu, Alman makamlarının talebi üzerine bu kez seyahat belgesi düzenledi. Kedi-fare oyunu 16 Ekim 2020’de sona erdi. Mahkeme sınır dışı kararını tebliğ etti ve 23 Ekim’e kadar eşyalarını, özel evraklarını toplamaları için süre verdi.
Aile bu süreye uymayınca da geçen hafta polis tarafından evinden alınarak Türkiye’ye gönderilmek için uçağa bindirildi.
VALİLİK: ÇOK SAYIDA SUÇ KAYDI VAR, GEÇİMLERİNİ DEVLET SAĞLIYORDU
Ailenin oturduğu bölgenin Kassel Valiliği, Akyüz Ailesi’nin sınırdışı edilmesiyle ilgili şu açıklamayı yaptı: “Akyüz ailesi, 2009’da ülkeyi terk etmek zorundaydı. Gönüllü olarak ayrılmaları için tüm süreleri geçirdiler. Son olarak baba, 2017 yılında gönüllü olarak Almanya’yı terk etmeyeceğini söyledi. Bu sebeple kanuni yollardan sınır dışı işlemi gerçekleştirildi. Kişinin ülkeyi terk etmeyi geciktirmesi, bu işlemi haksız çıkarmaz.
1996’da Türkiye’ye gönderildi. Sonra döndüğünde Türkiye’de işkence gördüğünü öne sürerek iltica istedi. Ancak bir sağlık raporu, kendisini yaraladığını tespit edip bunu yalanladı. Göçmen bürosunun bir çalışanını ölümle tehdit etti. Bunu bir de yayımladı. Bölgeden uzaklaştırma kararı verildi, çok sayıda sözlü ve diğer şekillerde tehditleri oldu. Dolandırıcılık, baskı- tehdit, halkın huzurunu bozmak ve diğer suçlardan hüküm giydi.
Bu sebeple dilekçeleri ve sığınma başvuruları başarısız oldu. 12 Şubat 2009’da sınır dışı kararı kesinleşti. Ailenin ebeveynleri, bugüne kadar uyum için tek bir çaba sarf etmedi. Çünkü Almanca bilmiyorlar ve çocuklarının evde Türkçe öğrenememiş olmaları da gerçek olamaz. Aile, bu süre boyunca geçimini devlet yardımları ile sağladı...”