ALMANYA iç istihbarat servisi Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV) ‘demokrasinin erken uyarı sistemi’ olarak tanınıyor. Demokratik özgürlükçü sistemi hedef alan anayasa düşmanı oluşum, parti veya gruplara karşı harekete geçmek zorunda. AB ve Euro karşıtı parti olarak kurulan Almanya için Alternatif (AfD), 2015’te mülteci akınını siyasi malzeme yaparak, İslam ve mülteci düşmanlığıyla patlama yaptı. Tüm eyalet meclislerine girmeyi başaran AfD, 2017 genel seçimlerinde yüzde 13.3 oranında oy alarak, üçüncü güçlü parti olarak Federal Meclis’e girdi. Partinin lideri Alexander Gauland, seçim kampanyasında Uyum Bakanı Aydan Özoğuz için “Onu Anadolu’da imha edeceğiz” sözleriyle, aşırı milliyetçi kanadın lideri Björn Höcke ise yabancıları hedef alan çıkışlarla kamuoyunda deprem etkisi yarattı.
MERCEK ALTINA ALDI
Toplumu kutuplaştıran bu gelişmeleri mercek altına alan BfV, AfD’yi ülke çapında ‘inceleme vakası’ olarak sınıflandırdırdı. Bu karar, AfD yöneticilerinin tüm konuşmalarının, açıklamalarının ve söylemlerinin, bağışların, haberlerin, istihbarat tarafından mercek altına alınması anlamına geliyor. AfD yöneticileri bundan böyle her sözüne dikkat etmek zorunda. İç istihbarat servisi ayrıca partinin aşırı milliyetçi kanadı Björn Höcke’nin başını çektiği ‘Der Flügel’ ve gençlik teşkilatı ‘Genç Alternatifler’i (JA) ise bir üst basamak olan ‘Şüpheli Vaka’ ilan etti. Bu aşırı milliyetçi kanat istihbarat araçlarıyla daha yakından takip edilecek.
İŞTE BfV’NİN ‘GÖZETİM’ SEBEPLERİ
BfV uzmanları, hazırladığı 436 sayfalık bilirkişi raporu üzerine AfD’yi takibe alma kararı verdi. Kamuoyuna sızan rapora göre izleme gerekçelerinin bazıları şöyle;
* Björn Höcke ve Andreas Kalbitz’in başını çektiği aşırı milliyetçi kanat ve gençlik teşkilatı, kan bağına dayalı ‘etnik milliyetçi bir ideoloji’ izliyor. AfD’nin bu milliyetçi kanadına göre halk her şey, birey hiçbir şey. Alman kanı taşımayanlar Höcke için ‘yabancı madde’, uyumu mümkün değil, dışlanmak zorunda.
* Höcke’nin 2016’daki Erfurt konuşmasında, “Alman olmak isteyen bu insanlardan biz uyum sağlamalarını değil, asimile olmalarını istiyoruz” sözleri anayasa düşmanı olarak sınıflandırılıyor. Bu sözlerin zor kullanmayı içerdiğine, Müslümanların inançlarını bırakması gerektiğine, bunun da Alman anayasasının din ve inanç özgürlüğünü güvence altına alan maddesine ters düştüğüne vurgu yapılıyor.
* Höcke ile Kalbitz, Müslümanları ve mültecileri ‘hukuk dışı kılmak istiyor’. Kalbitz, siyasi rakiplerin üzerine ateş ve körükle gidiyor, gerekirse onlara karşı iç savaşın kaçınılmaz olduğunu savunuyor.
* Höcke, Kalbitz ve çevresi, insan onuru ve hukuk devletini hedef alıyor. Höcke, “Halkın ölümü” gibi sözcüklerle aşırı milliyetçi NPD dilini kullanıyor. Kalbitz, istihbaratın takibindeki neonazi kuruluşlarla bağlantı içinde.
* Raporda bu kanattan Hans Thomas Tillschneider’in, “Bizim tüm düşüncelerimiz, sözlerimiz ve tüm dünya görüşümüz Alman. Bir Alman düşünce, çalışma, giyim, aile ve müzik tarzı var. Bu tarz bizi tüm öteki halklardan ayrı kılıyor” sözlerine yer veriliyor. Bu sözlerin başka etnik kökenli insanları aşağıladığı, dışladığına dikkat çekiliyor.
* Bu kanat kendi ideolojilerine ters gelen demokratik kararları kabul etmek istemiyor. Kendileri dışındaki siyasi partiler başka görüşe sahip birer rakip değil, temelden yenilenmesi gereken ‘kokuşmuş’ bir sistem.
* Raporda AfD Eş Başkanı ve Grup Başkanı Alexander Gauland’ın da ‘etnik milliyetçi bir toplum’ hedeflediği, bu grubun parçası olmayanları dışladığı belirtiliyor. Böylece anayasanın 3. maddesindeki ayrımcılık yasasına aykırı düştüğü belirtiliyor. Gauland’ın 2018’de AfD’nin Bavyera Teşkilatı kurultayındaki konuşmasından alıntı yapılıyor. Gauland’ın sözleri şöyle: “Bizim halk ve ulus olarak erimemiz isteniyor. Biz insanlık olmak istemiyoruz. Biz Alman kalmak istiyoruz.”