Almanya’da yayımlanan gazetelerde yer alan yorumlarda, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın halkın istemesi halinde idam cezasını onaylayacağı şeklindeki sözleri ile Cumhuriyet Gazetesi’ne yönelik operasyonda 13 kişinin gözaltına alınması konu ediliyor.
Düsseldorf’da yayımlanan Handelsblatt gazetesinde, Türkiye’de idam cezasının geri getirilmesi halinde Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye yaptırım uygulaması gerektiğine işaret ediliyor.
"Türkiye'de muhalif medyaya yönelik son baskılar ve idam cezası planları ile Cumhurbaşkanı Erdoğan ne kadar ileriye gidebileceğini görmeye çalışıyor. Erdoğan, mülteci krizinin aşılması için Avrupa Birliği’nin (AB) kendisine ihtiyacı olmasına güveniyor. Olabilir. Ama bu ona açık çek vermiyor. İdam cezasının geri getirilmesi kırmızı çizginin aşılması olur. Bu durumda zaten artık durağan bir hale gelen AB üyelik müzakerelerinin dondurulması veya Türkiye’yi Avrupa Konseyi’nden atmak yeterli olmaz. Rusya’ya yaptırımlar uygulayan AB’nin bu yöntemi gerektiğinde Türkiye’ye karşı kullanmak için cesaret göstermesi gerekiyor.”
Berliner Zeitung'da ise Türkiye‘de idam cezasını geri getirme planlarına ilişkin olarak şu satırlar göze çarpıyor:
"En geç Türkiye’de idam cezasının yeniden uygulanmaya başlanması halinde Almanya ve Avrupa artık seyirci kalamayacak. Zira idam cezasının geri getirilmesi, AB ile Türkiye arasındaki üyelik müzakerelerinin kaçınılmaz bir şekilde sonu olmasının – ki bu Erdoğan'ı pek zor durumda bırakmaz- yanı sıra Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nden atılmasına yol açar. Ancak bu da Erdoğan’ı pek etkilemez. Türkiye’de Erdoğan yüzünden demokrasinin, hukuk devletinin ve sivil halkın yok edilmesi konusunda Avrupa daha dikkatli bir tutum izlemesi gerektiğini anladığında ise artık çok geç olacak.”
Straubinger Tagblatt ile Landshuter Zeitung'da yer alan yorumda ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "frenlenmesi” gerektiği savunuluyor.
"Avrupa kaygı verici bu tutuma daha ne kadar seyirci kalacak? Aralarında Berlin’in de dahil olduğu hükümetler, AB kurumları bugüne kadar eleştiri yapmakta tereddüt etti. Peki ne zaman tavır koyacaklar? Büyük olasılıkla uzun süre bekleyemeyecekler. Zira Erdoğan Ege’deki sınırları sorgulayarak, 1923 yılında Yunanistan’a verilen adalarda hak iddia etmeye başladı. Erdoğan, mutlak iktidara sahip olma hayalleri ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e benzemeye başladı. Türkiye bir diktatörlüğe dönüşmeden önce, artık birilerinin onu frenlemesinin zamanı geldi.”
Kassel'da yayımlanan Hessische Niedersächsische Allgemeine gazetesinde yer alan yorumda ise Türkiye'de Cumhuriyet Gazetesi yöneticilerinin gözaltına alınması karşında Avrupa'dan gelen tepkinin yetersiz olduğu savunuluyor:
"Batılı demokrasilerin gereken tepkiyi göstermesi çok önemliydi. Ama ne oldu? Avrupa Parlamentosu’nun Başkanı Martin Schulz, Erdoğan’ın kırmızı çizgiyi aştığından şikayet etti, ama ne yapılması gerektiğini söylemedi. Alman federal hükümeti ise Türkiye’de basın özgürlüğünden duyulan kaygıya ilişkin kısa bir açıklama yapmakla yetindi. Ama sadece kaygılardan değil yaptırımlardan da söz etmek gerekiyor. Avrupa mülteci krizinin aşılmasında Erdoğan’a muhtaç olabilir, ama Türkiye’deki demokratların da bizim dayanışmamıza ihtiyacı var. Aksi takdirde Avrupa bir değerler topluluğu olarak başarısızlığa uğramış olur.”
DW TÜRKÇE