Allah, bu zâlimleri, fâsıkları, hainleri neden bize musallat etti?

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Pazartesi, Şubat 26 2018
Başımıza gelen her şeyde, kendi içimize dönüp kalb saffetini arama mecburiyetindeyiz....

Fethullah Gülen Hocaefendi, Herkul.org internet sitesinde yayınlanan haftanın Bamteli sohbetinde önemli açıklamalarda bulundu... 



Başımıza gelen her şeyde, kendi içimize dönüp kalb saffetini arama mecburiyetindeyiz. Dupduru olabilecek şekilde bir kalb saffeti… Hayalimizin ucuna -ortasına değil, hepsine değil, ucuna- bulaşan bir hor bakış, bir çirkin söz, bir çirkin mesmûâta kulak verme, bir gıybet sahnesinde olup onu dinleme, bir iftiraya baş sallama “Olabilir, ihtimal!” deme… Bunlar, ciddî ruh kirlenmesine, duygu-düşünce kirlenmesine sebebiyet verir; bu kirlenme de bela ve musibete çağrıdır, davetiyedir; böyle bir çağrıya bini birden iştirak eder bela ve musibetlerin.

   Peygamber Efendimiz bazen bir mecliste yetmiş ya da yüz defa istiğfar ederdi; biz de hiç olmazsa günde yedi veya on defa gönülden bağışlanma dilesek; kendimizle yüzleşip kalb saffeti arayışına girsek!..

Bu açıdan, başa gelen her şeyde, “Allah’ım! Bizi günahlarımızla azaba maruz bırakma! Yarlığa bizi yâ Gaffâr!.. Ört ayıplarımızı yâ Settâr!.. Affet bizi yâ Afüvv (celle celâluhu)!..” demelidir. Bu istiğfar beyanlarını ve mülahazalarını, onların tepesine balyoz gibi indirmeli ve bir daha hortlamalarına meydan vermeme cehdiyle vurmalıdır. Unutmamak lazım; elli defa onlar balyoz yeseler, elli defa nakavt etseniz ve onları yere serseniz de öyle bir hortlama istidadı vardır ki onlarda, ölürler, yine dirilirler; ölürler, yine dirilirler; ölürler, yine dirilirler!..

Onun için Hazreti Rûh u Seyyidi’l-Enâm, günde yetmiş -bazen yüz defa- “Estağfirullah!” diyordu; “hiç olmaz”lara seralar oluşturuyor, surlar çekiyordu. Anlayanlara ders… Anlamayanlara,

Bu haberler de ilginizi çekebilir