Terkoğlu, İranlı uyuşturucu kaçakçısı Naci Şerifi Zindaşti ile eski AKP Milletvekili Burhan Kuzu'yu tanıştırdığını söyleyen Aliye Uzun'un, Zindaşti ile olan dava dosyalarındaki ilişkisini anlattı.
Konuya dair Zindaşti'nin ifadelerine yer veren Terkoğlu, "Türkiye’nin ünlü “kuleleri”nden birinde, haftada 1-2 yaşanan partide, hangi siyasetçiler hangi zavallı kadınlar vardı bilmiyoruz. Ancak tüm parçalar yan yana gelince, “iş takipçileri”nin olağanüstü ricaları için Cumhurbaşkanlığı hattını bile kullanan Burhan Kuzu’nun, içinde bulunduğu şartları daha iyi anlıyoruz." diye belirtti.
Terkoğlu'nun yazısının ilgili bölümü şöyle:
Peki Burhan Kuzu, bu illetin pençesine nasıl düştü? Onu da öğrendik. Zehra Özdilek’in haberi, “Naci bana kumpas kurdu” diyen Burhan Kuzu’nun özel hayatına dair bir kaset çekildiğini ve kendisine bununla şantaj yapıldığını ortaya çıkarıyordu. Görüntüler, polisin operasyonuyla Zindaşti’nin telefonundan çıkmıştı.
ZİNDAŞTİ’NİN KUCAĞINDAKİ FOTOĞRAF
Neden mi? Sebebi o gün yaşanan bir silahlı çatışma.
Uzun ile Zindaşti, al-verli ilişki kurarken, o günlerde sahiden birbirine düştü. Zindaşti, taahhüt ettiği parayı vermeyince, Aliye Uzun ondan ilginç bir şekilde intikam aldı. Zindaşti, iki gün sonra, 28 Mart 2016 günü, polise verdiği ifadede kopuşlarını şöyle anlattı:
“Yeğenime Aliye Uzun’u arattım. Kimliğin henüz çıkmadığını, kimlik çıkmadan da herhangi bir ödeme yapmayacağımızı söylettim. Aliye Uzun da kucağıma oturduğu fotoğrafı internete koyacağını söyledi. Bir süre sonra yeğenim olan Emel D. aradı. ‘Dayı Aliye senin uygunsuz fotoğraflarını yayımlamış’ dedi. Aliye’yi arattım. Aliye ‘Beni ve partimi karşınıza almayın, benim dergimin vergisini ödeyin’ dedi.”
Zindaşti’nin yeğeni de bunu doğruladı. Yalan söylüyorlar diyebilirsiniz. Ancak Aliye Uzun tarafı da hikâyeyi doğruluyor. Uzun ile aynı gün ifade veren, “iş arkadaşı” Ömer Erdal Akkartal da şantaj olayını şöyle anlatıyor:
“Aliye Uzun aradı. Telefonu açtığımda Aliye ağlıyordu. İranlı olduğunu bildiğim Naci (Zindaşti) isimli şahsın kendisini aradığını, Naci ile çekilmiş fotoğrafını Twitter’da paylaştığı için hakaretler ettiğini, tehdit ettiğini söyledi. Bunun üzerine Naci’nin kullandığı telefonu aradım.”
Aliye Uzun’un kucak fotoğrafıyla Zindaşti’ye şantaj yapmasının ardından, telefonda iki erkek kavga etti. Ardından Sarıyer’de silahlı çatışmaya girdiler. İşte Aliye Uzun’un “Zindaşti’den şikâyetçi oldum” dediği hadise buydu. Yani artık olmak zorundaydı!
KUZU’NUN ŞÜPHELİ ÖLÜMÜNÜN KAYNAĞI VE FATMA MAVİ!
Ölümünüzdeki şüphenin kaynağı genellikle yaşamınızdaki şüphedir. Şüpheli bir hayat süren Kuzu’nun “ecel saati”ne doğal olarak kimse inanmadı. Hele Kuzu ile neredeyse aynı gün, onunla fotoğraflarıyla gündeme gelen Fatma Mavi isminde bir kadın öldürülüp cinayete yangın süsü verilince, işler daha da karmaşıklaştı.
Bir zamanlar putlara savaş açtıklarını söyledikleri bir “dava”ları vardı. İktidarda olmak, o davanın yerine; gücün, paranın, makamın putlarını koydu. Kaçınılmaz; “dava” denilen içi boşalmış hikâye, artık “gardırop Erdoğancılığı”na dönüştü. “Mana”; yerini Aliye Uzun’un başkan pankartına, masasındaki AKP logolu bardağa, anahtarlığındaki maskota bıraktı. Tapılan “Reisçilik putu”, “maneviyat” dedikleri değerlerin çekici oldu. “CeHaPe zihniyeti reisimizi öldürmeye çalışıyor” diyen Aliye Uzun’un çekici de videosundaki “Arabama binip Ankara’ya gidiyorum, bakanlıklara giriyorum” diyen sözlerinin içinde, devletin zirvesindeki fotoğraflarının ucundaydı.