Alim ve Tüccar Birlikteliği

Birisi bilgiye, diğeri ise mala sahip olan iki insan. Bu yazımda, bu kişilerin sahip oldukları imkanları insanların yararına kullandıkları zaman elde edecekleri üstün ahlaki değerleri dile getirmeye çalışacağım.

Doğrusu, istek, çaba ve gayret açısından hayata dair kazanımları birbirine benzemesine rağmen, elde ettikleri değerler farklıdır. Bu iki değerin birbirine ihtiyaçlı olmaları, onların farklı olmadıkları anlamına gelmez.

Bir insanda bütün güzel vasıfları ve ardından bütün imkanları bir araya getirmek yerine, hizmet hareketi, bunları cemaat olarak şahsi manevi hale getirerek, kısa zamanda asırlarca ancak yapılmaları mümkün olanları yarım asır gibi bir zamanda muvaffak oldu. Bu da alimin ilmini ve tüccarın imkanlarını birleştirmek suretiyle gerçekleşti.

Buna, ulumu diniye ile fünunu medeniyenin birleşmesi de diyebiliriz. Çünkü bu hareketten yepyeni bir nesil doğdu. Bu nesil, doğuyu ve batıyı kendinde birleştiren bir nesil oldu. Değerleri ve bilimi birleşerek insanlığa hizmet veriyordu, çünkü bu hareket insanı ve insanlığı merkeze almıştı.

Kısa zamanda muvaffakiyetindeki sırlardan biri sürekli kendini güncellemesiydi. Çağın zorlayıcı şartlarına karşı esnek olmasıydı. Her şeyden önemlisi niyetindeki hulusiyeti idi.

Bu hareket, sadece kendini güncellemekle kalmayıp aynı zamanda özveriyle çalışması da dikkatleri çekiyordu. Her engel karşısında azimle durması ve hedeflerine doğru kararlı adımlarla ilerlemesi, onun başarısında etkili olan diğer faktörlerdi.

Alim ve tüccarın imkanlarını birleştirmek, toplum için bir dizi olumlu sonuçlar doğurdu. Bu, şimdiye kadar görülmemiş birliktelik olarak bilgi ve ticarete güçlü bir sinerji oluşturmasını örnekleyerek kendinden bir hareket olarak sağladı. Örneğin, alimlerin bilgi birikimini tüc