Babacan, "Bir müsteşar değişse devir teslim olurdu. Şimdi görevi bırakan bakan kime güvenip de gelmiyor devir teslime? Demek ki bu milletin gözünün içine bakacak yüzleri yok" dedi.
Partisinin 2'inci Olağan Kırıkkale İl Kongresi'nde konuşan Babacan, "Bir müsteşar değişse devir teslim olurdu. Şimdi görevi bırakan bakan kime güvenip de gelmiyor devir teslime? Hala 'arkam sağlam' diyor. Demek ki bu milletin gözünün içine bakacak yüzleri yok" ifadelerini kullandı.
Babacan, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'ün, "Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun. Yargı konjonktüre, birilerinin dediğine bakmaz. Yargı dosyaya, vicdanına, hukuka, Anayasa'ya bakar" sözlerini de eleştirdi ve, "Senelerdir yargıya talimat veren bir hükümet yokmuş gibi, ilgili bakan hakimlere "Anayasa'ya bağlı kalın" demiş. İşin en başındaki kendisini Anayasa'yla bağlı hissetmiyor" tepkisini gösterdi.
Babacan'ın açıklamalarının satır başları şöyle:
"Hani 'şahtı, şahbaz oldu' derler ya… Fiili kötü yönetim iki sene evvel bu sisteme geçerek kurumsallaştırıldı. Tek kişinin ağzına bakmak kurumsallaştı. Bakıyorsunuz Adana İl Kültür Müdürü'nü, Cumhurbaşkanı atıyor. Kendi partisine Gençlik Kolları Başkanı'nı Cumhurbaşkanı atıyor. Merkez Bankası'na para politikasını o dikte ediyor. Çay fiyatlarını da o belirliyor. 84 milyonluk Türkiye, tek bir karar merci tarafından yönetilemez. Türkiye o bir kişiden büyüktür.
Bu sistemin adını 'Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi' koydular ama bu sistemde aslında olması beklenen bir Cumhurbaşkanı yok. Anayasa'nın emrettiği tarafsız, milletin birliğini temsil eden, kuvvetler ayrılığını temin eden, Anayasa'nın uygulanmasını gözeten bir Cumhurbaşkanı yok.
Şu an o koltukta oturan kişi, parti genel başkanlığı, belediye başkanlığı, hatta genel müdürlük, daire başkanlığı yapmaktan Cumhurbaşkanlığı yapmaya vakit bulamıyor. Her şeyin doğrudan veya dolaylı başkanı sayılıyor, ama gerçek anlamda Cumhurbaşkanı olamıyor. Çünkü bu sistemde her şey oluyorsunuz ama olması gerektiği gibi bir Cumhurbaşkanı olamıyorsunuz.
Devletin borcunu iki yılda ikiye katlayan bir bakan devir teslime gelmiyor. Devlet geleneğinde ayrılan bakan ile göreve yeni gelen bakan devir teslim yapar. Bu milletin gözünün içine bakacak yüzleri yok. Devlette bir genel müdür, bir müsteşar, bir bakan yardımcısı değiştiğinde devir teslim olur. Bakan değişir, devir teslim olur. Kime güvenip de gelmiyor devir teslime? "Hala arkam sağlam" diyor. Öyle zannediyor. Bu millet sizin yanlışlarınızın, akraba kayırmacılığınızın bedelini ödemek zorunda değil.
Aylardır F-35 ve S-400 kavgası sürüyordu. Milyarlarca dolar harcanmasına rağmen S400'ler de F35'ler de kullanılamıyor. Hem parayı kaybettiler, hem füzeleri kaybettiler, hem savaş uçaklarını kaybettiler. Bu hükûmetin tek bildiği; kaybet-kaybet. Ekonomi politikalarına senelerce müdahale ettiler, F35 ve S400 krizini çıkardılar, beğenmedikleri kararları veren hakimleri görevden aldılar. Şimdi hiçbir sorumlulukları yokmuş gibi davranamazlar.
Senelerdir yargıya talimat veren kendileri değilmiş gibi, Adalet Bakanı da hakimlere "Anayasaya bağlı kalın" dedi. İşin en başındaki kendisini Anayasayla bağlı hissetmiyor. Siz kimi kandırmaya çalışıyorsunuz? Kime aptal muamelesi yapıyorsunuz? Tüm bakanlıklar, tüm kurumlar, il müdürlüklerine dek herkes Külliyedeki tek kişinin ağzının içine bakıyor. Kendiniz kriz çıkarttıktan sonra millete "acı reçeteye razı ol" diyemezsiniz.
Sokak röportajlarında fikirlerini söyleyen insanlar gözaltına alınıyor. İnsanlar sırf Cumhurbaşkanı'nı eleştirdikleri için tutuklanıyor. Fikirlerden, sözlerden, kelimelerden korkuyorlar ama biz korkmuyoruz. İnsanlar fikirlerini ifade etmekten çekinmeyecek, korkmayacak. Türkiye kısık sesle konuşmayacak. Türkiye'de herkes özgürce fikirlerini ifade edebilecek, birbiriyle rahatça tartışabilecek. Kimsenin şüphesi olmasın. Artık korkmak yok, DEVA Partisi var."