2011 seçimlerine ne damga vuracak derseniz siyasi TV reklamları derim.
Yıllar sonra
kanun değişti ve önce
CHP, şimdi
AK Parti TV reklamına başladı. Kısa süre sonra ise MHP reklama başlayacak.
AK Parti'nin geçtiğimiz hafta yayına giren "
Bolu Dağı hayaldi, AK Parti ile gerçek oldu" temalı reklamında bir kamyoncu yıllar sonra
Bolu Dağı Tüneli'ni bitiren AK Parti'yi kutluyor. Reklamın sonunda da pack-shot'ta
Başbakan Erdoğan'ı görüyoruz.
AK Parti'nin çalışkan, iş bitirici, farklı bir parti olduğunu, bilinen örneklerden yola çıkarak anlatmak doğru ama Erdoğan'ı pack-shot'a saklayarak AK Parti reklamı yapmak doğru bir yaklaşım değil. Erdoğan gibi sürükleyici bir lider AK Parti reklamlarında daha kapsayıcı olmalıydı.
İkinci hata ise genel
kampanya sloganı olan "İstikrar Sürsün
Türkiye Büyüsün"ün reklamın sonunda da olmaması. Olsaydı konsepte "cuk" otururdu. Bakalım yeni reklamlarda AK Parti bu hataları düzeltecek mi?
CHP'den çürütücü video
CHP, AK Parti reklamı yayına girdikten bir gün sonra youtube.com'a çürütücü bir argüman videosu koydu. Açıkçası CHP'nin bu kadar örgütlü bir
iletişim çabası içinde oluşunu ilk kez takdir ettim.
"CHP'den Gerçekler:
Kamyon Şoförünün Gerçekleri" isimli videoda bu kez başka bir kamyoncu "Tamam yaptın da iş nerede" diye soruyor. "
Ekmek paramız gerçekti, hayal oldu" diyerek de AK Parti argümanına
parazit yapıyor.
Bu video "Kamyoncu tünelin ucunda ışık görünmüyor" ifadesiyle CHP'nin sitesinde paylaşılıyor.
Yedigün'de de ünlü fiyaskosu
Doğru ünlüyü seçmeyi, anlaşmayı biliyoruz ama ünlüleri reklamda başarılı bir şekilde kullanmayı becerdiğimizi söyleyemeyeceğim. Sondan bir önceki örnek Pepsi'nin
Kenan İmirzalıoğlu kampanyası idi. İşin içine
Hülya Avşar'ı soktular kampanya şahtı şahbaz oldu! Kenan İmirzalıoğlu'nun hiç olmazsa zararı yoktu, Hülya Avşar tüketiciye üstüne bir de negatif elektrik saçmaya başladı.
Son örnek ise
Kıvanç Tatlıtuğ'un oynadığı Yedigün reklamı... Güzelim adam ancak bu kadar çirkin kullanılabilir. Oysa Kıvanç Tatlıtuğ'un en önemli özelliği Tanrı vergisi yakışıklılığı. Ama reklamda çok daha yakışıklı olması gerekirken kalkmışlar karşımıza sünepe bir Kıvanç çıkarmışlar. Reklamın samimiyetini bozan diğer bir unsur da onu görünce samimi olmayan bir şekilde çığlık atan
genç kızlar!..
Hani adamın normal haline erkek olmasam ben bile bayılacağım. Ama Yedigün bize bırakın adamın normal halini en anormal halini sunuyor. Hem de çok klişe bir "axe etkisi"yle. Ne Kıvanç Tatlıtuğ ne hayranları ne de Yedigün böyle bir ünlü kullanımını hak ediyor. En önemlisi de ünlüye verilen paranın hakkı verilmiyor. Lütfen biraz daha dikkat!
Reklametre (1-7
Mayıs 2011)
TV İlk Beş
1. Tren (Smart TV)
2. 3D (
Vestel)
3. Ben Bilirim (
Akbank)
4. Düello (Defacto)
5. Anneler (
Arçelik)
Gazete İlk Beş
1. Trinity (Cartier)
2. Let's Dance (Pirelli)
3. Lagün (Sinpaş GYO)
4. Güzelliğin
Sırrı (Louis Vuitton)
5. Mojito (Havanaclub)
İnternet İlk Beş
1.
Garanti Bankası-
Anneler Günü
http://twitter.com/garanti
2. Profilo-O Tabak Bitecek
TV reklamının yayılımı
3. Mentos-Kim Gitsin?
http://www.facebook.com/mentostr
4. GittiGidiyor-Anneler Günü
http://apps.facebook.com/ggannelergunu
5. Desa-Anneler Günü
http://www.facebook.com/desafashion
Özgür Karaçak'tan Özgürce
Allah rahmet eylesin!
212'li hatlarla internete bağlanmaya çalıştığım günleri dün gibi hatırlıyorum. Sonra 822'li hatlarla
servis verilmeye başlandı. Daha hızlı, daha kapsamlı veya teknolojik değildi ama daha ucuzdu. Yani bizler için bir devrimdi.
Sosyal medya diye bir şey yoktu. Ama şu anda sosyal medya üzerinde dönen tüm içeriği emailler ile birbirimize ulaştırıyorduk. Tehlike o günlerde virüslerdeydi!
Sonra bir gün chat (sohbet) programlarıyla tanıştık. İnsanlar birbiri ile anında yazışarak iletişim kurabilmeye başladılar. Değişik bir deneyimdi. Dönemin en popüler cümlesi "Konuştuğun kişinin kız olduğuna emin misin"ken, en korkulu rüyası "Ya bizim çocuk da chat yapıp sapık biriyle konuşursa"ydı.
Günler geçti teknoloji ilerledi. Artık internet hızlı olacak ve çok daha az para ödeyeceksiniz dediler. Sevindik,
Telekom merkezlerinde sıraya girdik. Anlamadığımız bir şekilde
ADSL denen bu yeni teknolojiden faydalanabilmek için
telefon hattı da almaya zorlandık. Dönemin en popüler cümlesi "S.çıcam vereceğiniz hizmete! Japonya'da bu paraya 100 kat daha hızlı internet veriyorlarmış" olurken, en korkulu rüyası "Aman kotayı aşmayayım" oluyordu. Ama iyi kötü internet üzerinde video izlemeye başlayabilmiştik.
İşte bu noktadan sonra herkes ortak bir korkuya daha sahip oldu. "Ya bizim çocuk internette uygunsuz sitelere giriyorsa, porno izliyorsa" diye tüm ebeveynler paniğe kapıldı. Hâlâ da bu korkuları devam ediyor veya devam ediyor gibi gösteriliyor.
BTK 22 Ağustos'ta yürürlüğe girecek bir kararla filtreli internet dönemini başlatacağını açıkladı. Bu sorunları ortadan kaldırmak için en iyi yolmuş. Veya başka bir değişle kapalı
toplum yaratmak için atılan en büyük adım. Çin'de de her şey aynen böyle başlamıştı, bugün geldikleri durum ortada. Yani bu alınan karar bir nevi internetin idam fermanı. Konunun detaylarıyla sizi çok boğmayayım.
Özetle, ilk günden beri hep "korkularıyla" yaşadığımız/yaşatıldığımız internet yakında ölecek. Tüm Türkiye'nin başı sağ olsun!