Yazar Vehbi Şahin TR724.com'daki yazısında Türkiye'nin dış politikadaki savrulmalarını analiz etti.. İsrail , Rusya, İran ve ABD ile son 5 yıl içerisinde büyük gerilimler yaşandığına dikkat çeken Şahin Erdoğan'ın bütün krizlerde geri adım atan taraf olduğunu söyledi. Şahin son olarak Erdoğan'ın yakın zamanda Esed ile de aynı masaya oturacağını söyledi
Abdülkadir Selvi Hürriyet gazetesi yazarlarından…
Daha önce Siyasal İslamcıların kalesi Yeni Şafak’ta yazıyordu.
Yazıları kendi içinde tutarsız olsa da “üst aklın” ne düşündüğünü görmek açısından okunmaya değer…
Satır aralarını okuyabilenler için epey malzeme veriyor Selvi…
Pazartesi günü yayınlanan yazısında (http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/zarrab-operasyonunun-bilinmeyenleri-40650918) Selvi’yi “bilgi notuyla enforme edenler” Amerikan yönetimine önemli bir mesaj gönderdi bana göre…
Yazının, “Türkiye ne yapacak?” arabaşlığıyla verilen bölümünü buraya aynen iktibas ediyorum.
-“Türkiye’nin önünde iki yol görünüyor.”
-“İran’ın Zarrab ve Zencani’yi yargılayıp, faturayı eski yönetime keserek elini yıkamasına benzer bir yolu tercih etmedik. Ancak Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın da savunduğu gibi, olayı ambargoyu delen bir işadamı ve onun etrafında dönen bir para ve altın trafiği olarak görüp, seviyesini düşürebiliriz.”
-“Ya da diplomaside ‘kol bükme’ olarak isimlendirilen önemli bir kozu karşısına koyup, Zarrab dosyasının rafa kalkmasını sağlayabiliriz.”
444 GÜN SÜREN REHİNE KRİZİ
Bu satırları Amerikalı bir diplomat nasıl okur sizce?
1979’da Humeyni’nin gerçekleştirdiği devrimden sonra İran’daki büyükelçiliği basılan ve içindeki çalışanları 444 gün rehin tutulan Amerikan devlet hafızasını harekete geçirecek nitelikte Selvi’nin kol bükme önerisi…
Nereden mi çıkarıyorum?
Erdoğan rejimi uzun süredir “rehine diplomasisi” yürütüyor da ondan…
Cemaat mensubu kişileri yurt içinde ve dışında kaçırıyor, rehin alıyor, işkence ediyor.
Türkiye’de gözaltına alıp tutukladığı yabancılar üzerinden ilgili ülkelerle “rehine pazarlığı” yapıyor.
Buna yakından tanıklık eden ülkelerin başında da Almanya ve ABD geliyor.
Washington, Erdoğan rejiminin New York’taki mahkeme başlamadan önce Reza Zarrab’ı kurtarmak için bir süredir Amerika’nın kolunu bükmeye çalıştığını biliyor zaten…
Ne yapıyor Erdoğan?
Amerikan vatandaşı rahip Brunson’u, Beyaz Saray’ın “salıverin” baskısına rağmen bir seneyi aşkın süredir hapiste tutuyor.
İstanbul’daki konsolosluğunda çalışan bir Türk personeli tutukluyor.
“İncirlik’i kapatacağım, Rusya’dan S-400 alacağım” diyor.
ZARRAB’A DAVA AÇANLARA SORUŞTURMA
Beş gün önce de yeni bir hamle yaptı Erdoğan rejimi…
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Reza Zarrab davasının eski ve yeni savcıları hakkında soruşturma başlattı.
Amerikalı bir diplomat olsanız, Selvi’nin yazısındaki “kol bükme” mesajından sonra ne düşünürsünüz?
“Erdoğan rejimi, bu yaptıklarının ötesinde neyi planlayabilir acaba” diye fikir egzersizi yapmaz mısınız?
Muhtemelen Amerikan yönetimi bizim bilmediğimiz başka ihtimalleri de dikkate alarak, Erdoğan ve ekibinin daha ne kadar ileri gidebileceğini hesap ediyordur muhakkak…
ÖP İSRAİL’İN ELİNİ
Benim dikkatimi çeken bir diğer nokta ise bu satırları yazan Selvi’nin de ona bilgi notu hazırlayanların da şu gerçekleri ıskalaması…
Erdoğan ne zaman kol bükmeye kalksa sonu hep hüsranla bitti.
Bükemediği eli sonra öpmek zorunda kaldı.
Misal mi?
İşte birkaç örnek…
1) Erdoğan, İsrail’in kolunu bükmek için Mavi Marmara gemisini gönderdi.
İsrail, 9 Türk vatandaşını açık denizde katletti.
Savcılar, katliam emrini verenlere ve bu emri uygulayanlara dava açtı.
Sonra…
Erdoğan, bükemediği eli öptü. İsrail’le anlaştı. Davalar düşürüldü.
2) General Sisi, Mısır’da askeri darbe yaptı. Erdoğan esti gürledi. Meydanlarda Rabia işareti yaptı.
Sonra?
Mısır’la el altından anlaşmaya çalıştı.
Esma’yı unuttu, Rabia işaretini de AKP sloganı haline getirdi.
3) Başika’daki askeri üs konusunda Irak’a meydan okudu.
Başbakan İbadi’ye “Sen, benim kalitemde değilsin” dedi.
Kuzey Irak’taki referandumdan sonra yelkenleri suya indirdi.
“Dostum İbadi” diyerek bükemediği elle tokalaştı.
PUTİN REST ÇEKTİ
4) Rusya, “Türkiye IŞİD’den petrol alıyor” dedi, Erdoğan Putin’e meydan okudu.
Rus savaş uçağını düşürdü.
Putin, reste restle karşılık verdi.
Ekonomik ve siyasi ambargo uyguladı.
Erdoğan daha fazla dayanamadı, sonunda Putin’e teslim oldu.
Şimdi yılda 4-5 kez bir araya gelerek neredeyse Rus liderin sözünden hiç çıkmıyor.
5) Suriye’de iç savaş çıkınca Erdoğan, Beşşar Esed’i devirmek için kolları sıvadı.
“İki ayda Esed yönetimi yıkılacak” dedi.
Cuma namazını Emevi Camii’nde kılma sözü verdi.
Aradan 7 yıl geçti.
Erdoğan, ne Esed’i devirebildi ne de cuma namazı kılabildi!
Aksine Şam’daki rejim Rusya’nın yardımıyla savaşı kazandı.
Esed, Putin’e teşekkür etmek için Soçi’ye gidip gelirken, Erdoğan’ın izniyle Türk hava sahasını kullandı.
PUTİN YARDIM EDER Mİ?
Kısacası…
Erdoğan, pek akıllanmış görünmüyor.
Putin’e güvenip Amerika’nın kolunu bükmeye çalışıyor şimdi…
Benden tavsiye…
Hiç tevessül etmesin.
1) Putin, Erdoğan için ABD ile savaşmaz.
2) Erdoğan’ın arkasına saklanıp ABD’nin kolunu bükmesine de yardımcı olmaz.
Ne mi yapar?
Bükülmek istenen eli öpmesi için Erdoğan’ı ikna eder!
Tıpkı Esed konusunda olduğu gibi…
Yakında Selvi’den öğreniriz nasılsa…
“Nereden kaldın dostum Esed… Uzun zaman oldu. Özledik…” şeklinde uzayıp giden “üst akıl” yönlendirmeli yazılar yazınca…
Ne demiş atalarımız…
Bükemediğin eli öpeceksin.
Sen öpmek istemesen de öptürüyorlar zaten…